Küçük çocuk, sessizce odanın içinde dolaşıyordu. Ancak, ürpertim hala geçmemişti.
- Senin yaşında bir çocuğun bunlarla uğraşmaması gerekir. Çok garip.
-Hah, ne demeye çalışıyorsun? Siz insanlar aptalın tekisiniz.
-Ne?
-Hala farkında değilsin değil mi? Ölen insanlar , paranormal olaylar, katiller, cinayetler, hepsi bir tesadüf mü sanıyorsun? Siz sefil insanlar, hiçbir şey anlamıyorsunuz. Yakında herkes yok olacak. Sen onları göremiyorsun ancak onlar her zaman senin yanında! Haha, unutma küçük kız, şeytan ayrıntıda gizlidir.
Çocuğun sesi okadar boğuktu ki, kalbim daha hızlı çarpmaya başlamıştı.
-N-neden bahsediyorsun?
-Dan, korkunç bir sesle gülerken, kollarındaki kesik izlerini fark etmiştim. Bileklerinden, omuzlarına kadar kesilmiş izler fark edilecek kadar ürkütücü görünüyordu. Sanırım bunlar bir tür jilet izleriydi. Suratımı ekşitmenin ardından, Dan'in kollarına ne olduğunu sordum. Fakat çocuk, tepkisizlikle kutsanmış suratını çevirmiyordu bile. Masada duran kadın fotoğrafını gözlerime tutmuştu. Çocuğun gizemli bakışlarını kavramaya çabalarken, dudaklarını aralamıştı.
- Bak, bu kadını tanıdın mı ?
-Ah, h-hayır.?
-Tanımazsın tabi.
-Buda kim?
-Maria Jones. Paranormal olaylar ile ilgilenen dedektif kadın. Hayatımda dikkatimi çeken tek seksi kadındı. Fakat BAK , O ŞİMDİ ÖLÜ.
Çocuğun, tavırları usulca korkmama sebep oluyordu. Maria Jones'i hatırlıyordum. Fakat öldürüldüğüne inanamamıştım.
-Ama katili kim!?
-Katili mi kim , Aptal kız .
-Ş-şey...
-Lanetli ruhlar onu çekemiyordu. Rahatsız oluyorlardı. Çünkü aptal insanlar onları rahat bırakmıyordu.
-Anlamıyorum Dan! Neden bahsediyorsun ?
-Siz insanlar hiçbir şey anlamayacaksınız. Şimdi, git buradan ve işime burnunu sokma .
-Da...
-GİT !Anlamsız sorunların ardından, merdivenlerden inerken aklıma takılıyordu. Gerçekten, ruhlar gerçek miydi? ve gerçekten Maria Jones'un ölümüne sebep olan lanetli ruhlar mıydı?
Bayan Voorhes, cam kenarında kahvesini yudumlarken, başını hışımla suratıma çevirmişti.
-Ahh, Sidney, nasıl gitti?
-Bayan Voorhes, size söylemem gereken bir sorun var.
-Sorun ne Sidney ?
-Dan... çok garip davranıyor .
-Ahh...Bayan Voorhes'in iç çekişleri beni boğuyordu. Sanırım ne hissettiğimi hissedebiliyordu, ve Dan'in durumunu biliyordu. Yaşlı ellerini masaya koyarak, gözlerime bakıyordu.
-Dan... garip davrandığını biliyorum Sidney. İnanmayacaksın ama ...
-Ama ne?
-Dan, dış dünya ile iletişime geçmeye çalışıyor Sid.Bayan Voorhes 'in korku kaynayan bakışlarını hissederken, neler olduğunu yavaş yavaş çözümleyebiliyordum. Dan, ruhlarla iletişime geçiyordu.
Saatler süren konuşmanın ardından, yukarıdan gelen sesler ile kafamı kaldırmıştım. Eşya kırılması sesleri duyabiliyordum. Sanki herşey parçalanıyordu. Hışımla merdivenlerden yukarı çıkarken, kalp atışlarıma hakim olamıyordum. Hızla Dan'in odasına girerken, içerisinin oldukça düzgün olduğuna şahit olabiliyordum. Ancak o sesler nereden gelmişti !
Camın kenarında, arkasını dönmüş soluk çocuk tablosunu fark ederken yanına koşmuştum . Çocuğun suratı KAN İÇİNDEYDİ .
Neler olmuştu! Dolmuş gözlerimi çocuğun suratına yönlendirirken , "NE" dermişçesine gözlerini konuşturuyordu .
-DAN! SURATINA NE OLDU!?
-Sanane ...
-DAN!Yanda duran peçete paçavraları ile çocuğun suratınındaki kan izlerini siliyordum.
-DAN! LÜTFEN ANLAT! NASIL OLDU BU?
Dan''in sırıtışlarına göz devirerek, çocuğun yanağındaki kesikleri yeniden gördüm.
-Yine o kesikler , peki , jileti nereye sakladın ufaklık!
-Sakın bana birdaha ufaklık deme ...
- Nerede o lanet olası jilet !
-Ben aptal değilim. Zira, sadece aptallar jilet kullanırlar.
-Benimle oyun oynamayı bırak küçük çocuk !