Hmş: Başınız sağ olsun!
Adın: NEE! NEDEMEK BUUU!!
Hmş: Hastayı kaybettik.
Hemşire bunu söyleyince ağlamaya başlamıştım. Yoğun bakımın içine girdim. Jiminin yanına doğru gittim. Ve elini tuttum. Ama doktorlar beni çekiyorlardı.
Dktr: Hanımefendi lütfen dışarı çıkın!
Beni kolumdan tutup dışarı çıkarttılar. Ve yere dizimin üstüne oturarak bağırmaya başladım.
Adın: JİMİNNNNN! HAYIRR!!
Adın: ÖYLECE BENİ BIRAKIP GİDEMESSİN!
Hemşire geldi. Beni sakinleştirmeye çalıştı.
Hmş: Hanımefendi lütfen sakin olun!
Hmş: O ARTIK YOK!
Diyip hemşire gitmişti. Hemşirenin son sözüne dahada ağlamaya başlamıştım.
1 SAAT SONRA
1 saattir ağlıyordum. Gözlerim kan çanağı olmuş ve altı şişmişti. Artık onun olmayacağına inanmıştım. Ve kendimi toparlayıp dışarı çıktım. Dışarıda el ele tutuşmuş çiftler gördükçe kalbim dahada sızlıyordu. Hemen arabaya binip eve gittim. İçeri girince jiminin hırkasını gördüm. Hemen alıp koklamaya başladım. Ve bir yandan da ağlıyordum. Telefonumun çaldığını fark ettim. Arayan Kang-Tao idi. Açmadım ve telefonu kanepenin üstüne attım. Ayağa kalkıp üstümü değiştirmek için yukarı çıktım.