O gün gelmişti. Seçmelere gireceğim. Geleceğime atacağım ilk hareketi yapacağım gündü. Güne uyandığımda, kahverengi, dalgalı saçlarım yüzüme düştüğü için gözümü bir kaç kere kırpıştırmak zorunda kaldım. Gözlerimi açtığımda odama süzülen solgun ilk gün ışıklarını ve odamın dağınıklığını gördüm. Odamı toplamayı pek sevmezdim. Yavaşça doğrulup ayağımı yataktan yeri sıyıracak kadar sarkıttım. Dijital saatime baktığımda saatin 07:47 olduğunu gördüm. Her gün olduğu gibi duygularımı bastıramıyordum. Bu yüzden bir deneme amaçlı bugün ne yapacağımı düşünerek dağıtmaya çalıştım. Ama pek becerebildiğimi sanmıyorum. O anlık dalgınlığımı sanki aşağı kattan geliyormuşçasına, bir yandan hafif ama bir yandan da sesli bir bağırış kulağıma geldi. Aşağıdan geldiğini düşünerek 1-2 dakika bekledim. Gittikçe şiddetlenerek devam eden kavga da sadece bir kadın ve bir erkeğin kavgası olduğunu anlamıştım. Bağırışlar, kapının son hız kapanması ile sona ermişti. O an sesin dışarıdan değil bizim evden geldiğini farketmiştim. 1 dakika sonra cama baktığım da babamın hırçın adımlarla yokuş aşağı hızlı hızlı yürüdüğünü görmüştüm. Neredeyse koşacak gibiydi. Biraz şaşırmadığımı söyleyemezdim. Çünkü 5-10 gündür böyle bir ses duymamıştım. Artık kavga, bağırışın olmayacağını düşünmüsken.
Yaklaşık 10 dakika sonra halen pencereden babamın gittiği yokuşa baktığımı farkettim. 5 katlı binada oturuyorduk. Tabii biz 3'teydik. Aşağısı o kadar kötü gözükmüyordu. Apartmanın girişi çiçeklerle süslüydü. Dalmak kolay oluyordu. Hem evimizi ve odamı seviyordum.
Odamdan çıktım, annemin sesimi duymamasını istediğim için parmak ucunda lavaboya girdim. Yavaşça musluğu kaldırdım ve yüzüme biraz su vurdum. Ne kadar karanlıkta aynadan kendimi göremesemde rahatladığımı hissettim. Oturma odasından boğuk bir ağlama sesi geliyordu. Annem olduğunu tahmşn etmiştim. İlk kapının ucundan baktım. Annemin odada tek olmadığını görünce fevri ve hızlı bir hareketle geri çekildim. O 3 saniyelik görüntüyü aklıma getirdim. Bir adam vardı. Biraz sakal bırakmıştı. Saçları ise dağınıktı. Annemin oturduğu koltukta oturmuştu. Annem ise yüzünü avucunun içine almıştı. Boynu eğikti ve saçları öne doğru düşmüştü. Ve birden boğuk bir sesle "Ben yanlış duymadım ve siz de eşek şakası filen yapmıyorsunuz değil mi?Ve ayrıca duyduklarım da doğru değil mi? Eve haciz geliyor ve bu belge de bunun kanıtı." demişti.Bu sesin annemin sesi olduğunu anlamıştım. Fakat son cümlesi beynimde yankılandıkça yankılanıyordu. Ve bu oldukça başım dönüyordu. Afallamıştım ki neredeyse yere yapışıyordum son anda ayaklarım tuttu. Aklımda bir sürü soru vardı. Haciz varsa borcumuzun olması lazımdı. Kim ödenemeyecek kadar borç yapabilirdiki? Ayrıca kime ve ne için borcumuz vardı? Bunların kokusu yakında çıkacaktı. Bana söylemek zorundalardı.
O adamın haciz memuru olduğunu düşünüyordum. Tuhaf bir tipti. Yeni gelmiş olmalıydı. Filmlerde haberi verip giden tiplerdi haciz memurları. O anda kalın ve sıkılmış, gitmek için bahane arayan birinin söyleyeceği şekilde " Kusuruma bakmayın. Benim gitmem lazım. Bilirsiniz işler. Sizi böyle bırakmak istemezdim tabii. Geçmiş olsun." dedi. Ve koltuk gıcırtılarından sonra ben ayağı kalktıklarını anlamıştım. Ve kağıt sesleri gelmişti. Memur toplanmıştı. Ben de buraya geldiklerini düşünerek lavaboya girdim. Işığı açtım ve ses çıkması için musluğu açtım ve şarıl şarıl su sesi çıkmıştı. Bunu 5-10 saniye yaptıktan sonra musluk ve ışığı kapatıp çıktım. Annem beni görmüştü. Ağladığını, gözlerinden anlamıştım. Ne kadar silmeye çalışsa da görmüştüm. Ve yaklaşık bir saat boyunca oturduk. Onu teselli etmeye çalışıyordum. Babamla normal kavga ettiklerini düşünüyormuş gibi gösteriyordum.Çünkü haciz meselesini bildiğimi öğrenirseler daha çok üzüleceklerdi. Bir zaman boyunca sessizlik boy gösterdi. Sonra annem sessizliği bozdu,"Tatlım, hadi sen sporunu yap ve duşunu al bende kahvaltını hazırlıyayım." demişti. Haşa sesinden üzüntü okunuyordu ama aldırış etmedim. Odama çıkıp hazırlandım. Sonra kapıyı kapatıp dışarı çıktım.
Uzun bir spordan sonra eve geldim. Çok yormamıştım. Kendimi yormak istememiştim. Duşa girdim. Ve duşta aldığım kararı seçmeden sonraki güne kadar uygulayacaktım. Bütün düşüncelerimi bir kenara bırakıp bir sonraki güne bırakmaktı.
Duştan çıkıp mutfağa girdim. Güzel ve hızlı bir kahvaltı yaptıktan sonra odama çıktım. Kıyafetlerimi çantama koydum ve çantamı takıp oturma odasına indim. Anneme" Bence sahaya gidelim. Belki rahatlarım. Hem kafam dağılmış olur." dedim ve annem anlayışla karşılayıp başını salladı. O da benim kadar heyecanlıydı ama gözünde hala sabahın üzüntüsü okunuyordu. Hazırlanmak için yerinden kalktı. 20 dakika sonra geldi ve evden çıktık. Taksiye binip sahaya vardığımız da saha, dışarıdan büyük gözüküyordu ve gayet de güzeldi. İçeri girdiğimde sahanın, dışarıdan gözüktüğü kadar büyük gözükmediğini farkettim. Ama yine de güzel gözüküyordu. En azından benim gözümde gayet güzel bir yere sahipti.
Saat 11.25 ti 35 dakika kalmıştı. Yaklaşık 20 dakikasını sahayı inceleyerek geçirmiştim. Son kalan 15 dakikayı okulumuzda katılan öğrencileri inceleyerek geçirmiştim. Benim gibi hepsinin göğüslerinde isimleri yazıyordu. Philip, Will, Victor üçlüsü birbirine yakın bir forma sahiptiler. Sammuel, Norm, Jack ve John sıradan gözükürken, Sam ve Thomas ise gizemli duruyorlardı onlar hakkında hiçbir fikrim yoktu. Çok tuhaf duruyorlardı. Hepsı hakında birşeyler düşünebilirken onlar hakkında sadece isimlerini ve gizemliliklerini görebiliyordum. Onlarda formdalardı. Heralde bende öyleyimdir. Bu tahminlerim ve düşüncelerim derken herkes soyunma odasındaki yerlerini almaya başlamıştı. Ben de annem ile son görüşmemi yapıp koşarak soyunma odasına indim.
SEÇMELER BAŞLIYORDU....
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Umarım hoşunuza gitmiştir. Çok fazla uzun da yazmak istemiyorum.Öneriniz veya bir eksiğim varsa söylerseni sevinirim. Birdahaki bölüm de görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aimless
ActionEğer bütün hayalleriniz saniyeler içinde elinizden alınsaydı ne yapardınız? İşte bunu yaşayan bir çocuğun kendine yeni hayaller kurma çabası, yaptıkları...