İ1 - 'Rezilliklerim '

103 7 4
                                    

Düzenli yayınlamaya karar verdiğim ilk hikayem. Vote ve yorumlarınızı esirgemeyin. Teşekkürler. 

-G.

" Yorucu ve yorgun geçen bir maç haftasının son maçı, beklenen maç. Bilimkent koleji şimdiye kadar karşısına çıkan her takımı mağlup etti fakat bir sorun var aynı şey Bilişim koleji içinde geçerli. Bu maçı alan il birincisi olacak ve şehirler arası müsabakalara katılma fırsatını elde edecek son 8 yıldır bu fırsat Bilimkent kolejinin elinde bakalım bu sene bu fırsatı Bilişim koleji elde edebilecek mi ? Kim yener en ufak bir tahminim bile yok fakat favori oyuncular belli Mısra Teksoy ve Sare Sarman bakalım bu maç neler olacak ? ısınma turlarının ardından maç başlayacak sayın seyirciler "

Ne dedi o ? Favori oyuncu Mısra Teksoy. Mısra. Mısra. Mısra Teksoy...... favori oyuncu. favori ? ben? Tanrı aşkına sağırmıyım acaba hani sağır duymaz uydurur ya, yoksa doğru mu bu duyduğum ben miyim favori oyuncu? Tamam duydum Sare'de favori oyuncu ama ilk benim adımı söyledi.

Mutluluktan olsa gerek karnıma tatlı bir sancı girdi. En iyi performansımı sergilemek zorunda olduğumu biliyorum. Eminim babam ve annemde böyle olmasını isterdi. Annem.. Annem.... Ahhhh!!

'Mısra sakin ol güzelim. Odaklan. Odaklan. Bu maç senin için  önemli. Odaklan hayatım ve seni terkedip giden o kaltağı düşünme...'

Benim iç sesim kesinlikle diğerlerinin ki gibi kaltak değil. İç sesimi seviyorum.

'teşekkür ederim bende seni seviyorum'

Herneyse iç sesimin de dediği gibi odaklan Mısra. Boşversenize kimi kandırıyorsam hadi o kaltağı çıkardım bir şekilde aklımdan diyelim karşı tribünde yaklaşık 100 kişinin arasında ortalarda oturan bir altın misali parlayan Semih Vardinç varken ben nereye odaklanıyorsam artık hadi hayırlısı.

Yo yo altın gibi parlamasını öyle örnek olsun diye demedim. Gerçekten altın sarısı saçları o kadar kişinin arasında parlıyordu adeta. Ve  bir denizi andıran, gökyüzünden farksız gözleri, kırmızı öpülesi dudakları.....O dudaklarla sanki alaylı bir şekilde 'bana asla ulaşamazsın' diyordu.

Yüzümü buruşturup gözlerimi sıkıca kapattım.

Kendine gel Mısra!

Gözlerimi açtığımda hemen Semih'in yanında oturan Ekin dikkatimi çekti. Ahh!!!! Hadi ama bakın kim olsa hemen karşısında duran bu iki meteor'a bakardı tamam mı orda anlaşalım. Ekin. Ekin Keser. Simsiyah dağınık saçları yemyeşil gözleriyle Türkiye için fazla kusursuz o sıska kaslı vücuduyla -hala diyorum Türkiye için fazla iyi- bana göz kırptı ardından el salladı. Dudaklarını okuyabildiğim kadarıyla

'ba-başar-başarı-'

ne diyor lan bu...... He tamam başarılar demeye çalıştı. Başımla ilk önce selam verip. Dudaklarımı oynatarak

'saol'

dedim artık ne kadar anladıysa...... Anladı bence yani sonuçta gülümsedi. Yada anlamadı ne diyeceğini bilemediğinden mi gülümsedi acaba? Da yani ben saol dedikten sonra ne diyecek gülümseyecek tabi.

Tabi ben bu sırada dünyadan bir haber olduğum için. Hocanın bir kaç kez

"seromoniye katıl"

diyişini pek duymamış olabilirim. 3 yada 4. kez deyişinde kafama dank etti ve hemen kalkıp takım arkadaşlarımın arasına atıldım. Seromoni, alkışlar, bizim okulun çılgın tezahüratları, karşı takımın tezahüratları-bakın çılgın değil onların ki- falan derken derince bir nefes aldım. Bu arada söylemedim heralde pasör çaprazı oynuyorum. Hemde solağım. Hem pasör çaprazı oynayıp hemde solak olduğum için avantajlıyım. Baya bir. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra gülümsedim. Eveeeet işte başlıyoruzzz.........

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin