Ahhh! Bu çocuk neden bu kadar seksi ve gizemli ki ? Ben hala beni yalnız bıraktığı koridorda arkasından bön bön bakarken bazı kızlar -kast ettiğim kişi sare- çoktan giyinmiş aptal, kendini beğenmiş, egomatik sohbetlerine başlamışlardı bile. Umursamamaya çalıştım ta ki yanımdan geçerken bana omuz atana kadar.
" Dikkat etsene! " Arkasını dönüp yapay bir biçimde sırıttı. " Ah canım kusura bakma fark edemedim işte. Bazı insanlar fark edilmemeye mahkum bilirsin. " ardından göz kırpmasıyla neyi kast ettiğini gayette anlamıştım sinirden kudursam da o an sadece bir birinci sınıf bebesi gibi dil çıkarmakla yetindim. Ah benim beyni birinci sınıf arkadaşım durur mu aynı şekilde bana karşılık verdi. Elimde ki madalyayı cebime sıkıştırıp soyunma odasına girdim. Hızla giyindim eşyalarımı falan toparlayıp direk eve geçtim kimseyle uğraşamazdım hele hele saçma kutlama anlayışlarıyla. Bence devamını anlatmasam da olur. Yani eve gittim yemek falan yedim kitap okudum. Televizyon falan izledim her zaman ki şeyler. Ayrıyeten hiç bir aksiyon yoktu, aksiyon yoksunu hayatımda.
Ertesi sabah şu diziler de izlediğim sahneyle karşı karşıya kalmayı beklemiyordum itiraf etmeliyim. Zaten oda bekleyeceğim türden gerçekleşmemişti ama olsun. Şimdi o sabaha gidelim. Kendimi müge anlıyla tatlı sertte olay anlatırken olay anına döner gibi hissettiğim doğrudur.
" Güzelim uyan arkadaşın kapıda " "Büyükanne dalga mı geçiyorsun ? O okuldan kimse benim kapıma gelmez. " Tamam Semra olabilirdi ama Semra büyükannemin konuşmasına izin vermeden dalardı büyük ihtimalle. Almira ? Hayır hayır Almira'yla yakın falan değilim o okuldan Semra gelmediyse Almira olabilirdi. Sem ? Yani işte Semih. Tamam kesin Semih'in senin kapında işi ne be salak ? türünde ki düşüncenizi ? fikirinizi ? aşşağılamanızı ? her neyse onları kendinize saklayın. " büyükannelerin gülü kim gelmiş peki ? " Malum sabah mahmurluğuyla sesim biraz gıcık ve gel gitli çıkıyor olabilir. Biraz boktan biraz travesti misali. Biraz sessizlikten sonra dayanamayıp ciyakladım. Evet ciyakladım çünkü buna bağırmak denemez. " Ya büyükanne sana diyorum kimmiş ?!" ve işte rezil olduğum an geliyor. Biraz sessizliğin ardından o kusursuz pürüzsüzlükte ki sesi duydum . " Benim Mısra Teksoy. "
Siktir.
Bu boktan sesimle beni duydu. Yataktan hızla kalkıp boğazımı bir kaç kez tamam yüzbin kez temizledikten sonra aşağı indim. Şirin olduğunu varsaydığım bir şekilde gülümsedim. (Hiç şirin değildi. ) "Burada ne işin var Ekin ? "
Ve işte o kusursuz gülüş.
"Senin için"
Farkında olmadan sırıtmış olabilirim. " İstersen içeri gel yani kapı da durma " "Büyükannende onaylarsa neden olmasın " Dönüp büyükanneme gözlerimi kocaman açtım. "Tabi içeri gel oğlum " Şükürler olsun saçma sapan bir tepki vermedi. Büyükannemi tanımıyorsunuz çok çılgınlaşabilir. İçeri geçti. Büyükannemle onu salonda bırakmak ne kadar mantıklıydı bilmiyorum ama bırakmak zorundaydım. Koşar adımlarla banyoya çıktım. Allah aşkına şu tipimle o çocuğun karşısına mı çıktım ben ? Yüzümü yıkadım biraz saçımla savaştıktan sonra okul kıyafetlerimi giyidim. Sabh rutinimi hızlı bir şekilde gerçekleştirdikten sonra aşağı indim. Büyükannem Ekin'i karşısına almış ciddi bir konuşma gerçekleştiriyor gibiydi. "Torunumla nerede tanıştınız " Barda büyükanne barda. Yeraltı partisinde. Hatta üzerinde ki de yeraltı partisi giriş üniformaları. " Şey efendim öncelikle ..... " tabiki de sözünü kestim. " Büyükanne onu rahat bırakır mısın " Kibarca gülümsedi. " Sorun değil Mısra " gülümsedim. Ne çok gülümsüyorum ben bu çocuğu görünce. "Hadi okula gielim geç kalacağız " Tabikide büyükannem Ekin'in konuşmasına fırsat vermeden atıldı. " Ama ben kahvaltı hazırlamıştım " Büyükanneme dönüp gözlerimi devirdim. " Tamam tamam hadi okula geç kalmayın " Gülümseyip Ekin'i koltuktan kaldırdım. Oldukça nazik bir biçimde önüme geçip kapıyı açtı. Ya ne nazik çocuk bu. Ayyakıbılıktan ayakkabılarımı aldım. " Görüşürüz büyükanne " " Görüşürüz kızım " Yine hızlanıp arabanın kapısını açtı. Bu yasal mıydı ? Yani araba kullanması. Bu okulda 11'lerde sadece benmi 17'yim. Ekin her zaman mütevazı bir çocuk olmuştur ailesinin o kadar parası olmasına rağmen beraber büyüdüğümüzden galiba bilmiyorum hiç yanında ezik fakir fukara falanda hissetmedim. Kimse Ekin'in yanında sosyal sınıf farkı varmış gibi hissedemez ki. Öyle bir çocuk değil. Bu da yine onu mükemmelleştiren özelliklerinden biri. Sanki yaratılma aşamasında bir böyle ayrı bir vakit ayırılmış gibi. Hayır hem yakışıklı hem başarılı hem yetenekli hemde pamuk gibi bir kalbi var. Resmen içinin güzelliği dışına vurmuş. Peki ya Semih ? Onun kalbinden daha çirkin bir kalp görmedim bizim kalplerimiz kırmızı kan pompalarken eminim onun kalbi siyah kan pompalıyordur. Buna rağmen bir yunan tanrısından farksız. Adalet ? Where is the ADALET ? Ben arabaya bindiğimden beri kendi kendime takıldığımdan okula vardığımızı fark etmemişim bile gerçi ev çokda uzak olmadığı için hemen varmamız garipte gelmedi. Gamzelerini belli edecek şekilde gülümserken bana doğru dönmüş elini şaklatıyordu. Bense hala şirin gamzelerini izlemekle meşguldüm. Bu sefer elini önümde sallamaya başladı ve kendime gelebildim. " Hı ? " Tam 5 dakikadır okulun önündeyiz inmeyi düşünmüyor musun ? " Allah'ım bende diyorum bu yol niye bu kadar uzun geldi. " Ben şey pardon dalmışım " Ufak çaplı bir kahkaha attı. " Farkındayım " Bilerek mi böyle güzel gülüyor acaba ? Yoksa en kötü gülüşü bile bir erkeğin en güzel gülüşünden güzel mi ? Gözlerimi devirdim. Ardından dayanamayıp bende hafifçe kıkırdadım. " Bak uykumu tam olarak alamamış olabilirim tamam mı ? " Ellerini teslim olmuşcasına kaldırıp güldü. " Pekala pekala " Kıkırdayarak (kesinlikle fingirdeşme kıkırtısı değil arkadaşlar ) emniyet kemerinden sıyrılıp kapıyı açtım. Kucağımda varlığından habersiz olduğum çantam yere düştü ve kapı birine çarptı ...
"Yavaş ol ! "
Yere düşürdüğüm çantam için eğildim. " Çok çok üzgünüm fark etmemişim " Küçük bir kahkaha işittim. Hey ! Bu kahkahayı tanıyorum ben. Semih ? Evet lanet olsun Semih. Bu mükemmel tonu her insanın kulağı ayırt edebilir. Çantamı kaldırırken yavaşça başımı kaldırıp yüzüne baktım. Aşşağıdan bile güzel hey allahım. Yavaşça doğruldum. " Beni fark etmemene mi gülsem yoksa suratında ki o komik ifadeyemi bilemiyorum " Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi devirdim ve derin bir nefes aldım. Arabadan inmiş dikilen Ekinciğim araya girdi. " Semih bir sorun mu var ? " Semih mükemmel bir şekilde gülümsedi...
"Yok kardeşim sen sınıfa çık gelirim bende " Arabayı kilitleyip bana da göz kırpıp okula güzel bir giriş yaptı. Kafasını hafif sağa yatırıp konuştu. " Aslında suratında ki ifade git gide daha komik bir hal alıyor ama sanırım ben beni fark etmemiş olma ihtimaline güleceğim." Derince bir nefes alıp konuştum. " Aslına bakılırsa oldukça haklısın bu kadar insanın içinde eğitimli bir ayıyı fark etmemek imkansız " Alaycı bir ifadeyle konuştu. " Demek laf sokabilecek kadar beynin varmış "
Güldüm.
"Aaa demek laf soktuğumu anlayabilecek kapasitede bir beynin var " Biraz duraksayıp devam ettim. " Garip fakat bir beynin var işte " Aniden suratı ciddileşti. Bende onun hızına ayak uydurur bir şekilde surat ifademi ciddileştirdim. " Laflarına dikkat et "
Gözlerimi devirdim.
" Bende nerde bu tehditler diyordum. Bir kızla nasıl konuşulacağını bilmediğinde bu kadar konuşman bile bir garip gelmişti. " " Kes sesini de beni dinle Ekin'le hangi ara bu kadar yakın oldunuz " Öncelikle bu seninle şu okulda ki ikinci konuşmam benimle düzgün konuş. Ekin'le eskiden arkadaşız sadece lisede ara sıra takılır hale geldik sabah da beni almak için öylesine uğramış ki bunları neden sana anlattığımı bilmiyorum. Çünkü beni hiç tanımadığını ve birbirimiz içinde hiçbirşeyden fazla olmadığımızı göz önünde bulundurunca seni ilgilendirmediğini düşünüyorum Semih Vardinç " biraz duraksadım ardından devam ettim. " İzninle derse geç kalmak istemiyorum. Bazılarının aksine bazılarımızın birşeyler elde etmesi için çalışması gerek. Olur da derse girersen diye söylüyorum. İyi dersler. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
Ficção AdolescenteNe zaman imkansızı seversen işte o zaman gerçek seversin. İ M K A N S I Z .