Sabah yan komşumuzun çığlığıyla uyandım. Yine Sebahat ablanın kocası içip içip dövüyordu. Kaç kere demiştik ona "O adamdan bir bok olmaz gel boşan çocuğunu yanına al. "
Ama dinleyen kim di ki. Kavga sesleriyle beraber mutfaktan güzel kokular geliyordu. Annem okula gitmem için patates kızartmıştı. Canım annemin seslenmesiyle üstüme mor kazağımı ve siyah pantolonu mu giyerek siyah dalgalı saçlarımı topuz yapıp mutfağa doğru ilerledim. "Anne
cok korkuyorum bu gun okula beni
Yusuf biraksa olmaz mi? Yusuf benim sut kardesimdi. Annesi 1 sene once olmustu. Yusuf bunu atlatmaya calisiyordu. Ve ben ona iyi geliyordum. Annem sordugum soruya "olur" cevabini verince sevincten 4 kose olmustum. Arabaya biner binmez yusufun yuzunde guller acmisti. Babam o anda ise giderken aklima para vermedigi gelmisti. Babamdan para kopardiktan sonra okulun yolunu tutmustuk.
Eflatunu gorunce boynuna atlamistim.Yusuf ve Eflatun best arkadaslardi. Birbirilerini bulunca ben sap gibi kaliyordum. Cocuklar gibi olula kadar yarid yapmistik. O an sert bir direye carpmis gibi hissettim. Ustune yapismis beyaz tisortlu kasli cocugu farkedince artik okula as ik olmustum.O kaslara kurban oldugumun cocugu. Bana carpan okuzun etkisiyle kendime yerle opusmustum. Eflatunla Yusuf beni
Kaldirinca ayi gibi cocuga bagirmistim."Insan ozur diler be. Insafsizin oglu."
Ne kadar cool olamasam da kendi capimda bir seyler demeye calismistim. Tabi kaslarina kurban oldugumun cocuguna rezil olmustum. Bana carpan okuzun isini simdiden bitirmis saydim. Cunku onu oldurusuye kadar dovebilirdim. Ve dovucektim de. Arkadan bakimli kiz gibi giyinen bacak boyum kadar topuklu giyen bizim evin boyasi kadar da yuzunde boya olan bir kiz "Enes" diye yakisikli prensime seslenmisti. Hem ben daha dogaldim da neyse.Yüzümde sadece eyeliner ruj fondoten birde allık vardı. Bence gayet de doğaldım. 'SEVGİLİM'
Ne? sevgili mi. botoks dudaklı karı sevgilim mi dedi. okul hayatını başlamadan bitiren tek kişi bendim sanırım. Katlanamadım. 2 dakikada aşık olmaya nasıl becerdiysem. Eflatun benim kolumdan tutarak sınıfa götürmüştü mağlum öküzün teki çarpıp yere düşünce kilotlu çorabım yırtılmıştı. Lovobaya gidip çıkartmıştım. Erkekler et görmüş kaplan gibi bakıyorlardı. Yusuf ceketini çıkartıp eteğmin arkasına bağladı. Sınıfa girdiğimizde bana çarpan öküzü fark ettim. Öğretmenler zili çalmıştı çocuk çıkmak bilmedi ve yanıma oturmuştu. 'Pardon ama niye baktın? ' Gözlerini ayırmadan "Bedava bacak bulmuşum napıcam tabi bakıcam. " Bu cümleyi duymazdan gelemedim. Tabi Yusuf da öyle. Tam bir şey söyliyecektim ki Yusuf'u tutamayan Eflatun sırasına pat diye oturdu. Yusuf yumruğunu kendini bilmez öküze vuruken daha yetmezmiş gibi konuşmaya devam etti. "Kız arkadaşına söyle de bacaklarına sahip çıksın. Malum aç insanlar var. Benim gibi. "
Yusufu tutamayarak bir tane daha yumruk geçirdi. Bir tane ve bir tane daha derken arkasından bir kız bizim yapamadığımızı yapıp Yusuf'un elini tutup konuşacak gibi bakıyordu. Sonunda ağzından kelimeler dökülebilmişti. "Bir daha sevgilime ellersen tatlı çocuk bu sefer Yusuf Can ın elini tutmak zorunda kalırım."
Bu sözler Yusuf'u etkilemişti. Yusuf'u yerden kaldırıp kulağına "SAKIN! " diye fısıldadım. Yusuf daha çok sırıtarak mutluluktan uçuyordu. Bir yandan da kızın dedikleri kulağında çınlanıyordu. "Sevgilim" demişti. Peki Yusuf Can bana neden yavşamıştı. Yusuf yine sinirlenmişti. Allahtan hoca içeri girmişti de katliam kokusu ortadan kaybolmuştu. Okulun ilk günü olduğu için yeni gelen öğretmenlere kendimizi tanıtıcaktık. Aslında 12. Sınıftık ama her sene böyle yapardık. Zaten yeni gelen kızı okulun taşını öküzünü tanımıyordum. Kendini ilk tanıtan sakin bir çocuktu. Adı Salih Durak dı. Yeni gelmişti belli. İçeri kaslı erkeğimin yanına giden kız girnişti. Hoca ağzını açmamıştı bile. Girer girmez ise Salih'e göz kırptı. Bir anda çocuk apar topar çantasını alıp dışarıya çıkmıştı. Sanırım ölüyordum. Yan sınıflardan çocuk gelmişti. Benim kaslı küçük VELİAHTIM. Evet evet. Küçük veliaht. O benimdi. Kesinlikle benim. Bir anda dikkatimi bozan Yusuf la kavga eden çocuktu. Yusuf Can. Ah, isim adaşlığı. Yusuf ismi duyar duymaz bana bakmıştı. Süslü kokonada aya kalkıp Yusuf Can ile veliahtı mı? Napıyırdu bu kız. Bir an konuşmaya başlamıştı. "Ben Alisa Afra Kara kardeş. Alisa demenizi tercih ederim. Müdürün kızı olarak yeni geldim. Babamın tahini bu okula çıktı.... "
Alisa nın sözünü kesip ayaklarımı uzatarak konuştum. "Sadede gel. "
Alisa dişlerini sıkarak "Indir o ayağını. Ve git pantolon giy. "
Aslında haklıydı. Çünkü bacaklarım ortaya çıkmıştı. Ama lafının altında kalamazdım.
"Pardon ama okulun müdürünün kızı olmak seni öğretmen veya müdür yardımcısı yapmaz. Bu yetki sende değil. Ve yanındaki iki çocukta sana hizmet etmek zorunda değil. "
"Bundan sana ne? "
"Peki benim yaptığım şeyden sana ne? Alisa sinirli bir şekilde yanıma gelirken Yusuf Can denilen çocuk Alisa nın kolundan tutup duvarı ya yapıştırdı. Benim veliahtımda hocaya " Anne çık dışarı." diye bağırmıştı.
Pardon ama...... Ne? Anne mi? Yani premses hoca benim kaynanam mı?
Yani şimdi ben premses hocanın veliahtına mı aşık oldum? Hayır yaaa bu olamaz. Hocamın gözlerine baktığımda koşa koşa dışarıya çıktı. Veliahtım yanıma geliyordu. Kalbim duracak gibiydi. Dudaklarına bakarken konuşmaya başladı. "Ben Enes. Soyadımı bilmene gerek yok diye düşünüyorum. Bu kız benim yanımda olduğu sürece sen de dahil kimse bir şey diyemez. Demiyecekte."
Bu kız bu çocukları hipnoz mu etmişti böyle. Birden özgüven basmıştı. Ayağa kalkıp konuşmaya başladım
"Afedersin. Bu kızı koruman için müdür sana para mı verdi? Az önce kendi anne ne bağırdında."
Enes birden arkasına dönünce dengemi kaybedip yere düştüm. Yusuf hemen ayağa kalktı. Eflatun beni yerden kaldırdığında Enes'i yerde bulmuştum. Alisa Yusuf Canın ellerinden kurtulup Enes'i yerden kaldırdı. Enes burnumdan soluyarak gözlerimin içine baktı. "O etekle gezme bence. Kendini kirlenmiş bulursan ağlarsın. Sevgiline de söyle ayağını denk alsın. "
Biran sinirlenip bağırmaya başladım.
"O benim sevgilim değil. Süt kardeşim. Ve ağlarsamda kirlendiğimden değil bana kötü davranman olur. "
Koşarak lovobaya gittim. Ben giderken zil çaldı. Annemi istiyordum. Ben niye bu kadar çok gözyaşı döküyordum? Lovobaya girdimdiğimde kapımı birisi tekmeliyordu. Bu oydu. Enes di. "Kapıyı aç. Eğer açmassan kırarım o kapıyı. "
Allahım sen bana yardım et. Ne oluyordu böyle. Ses vermeyince 3 e kadar saymaya başladı. "1-2.. "
3 demesin diye dua ediyordum. Çarpılıcaktım. Her iki tarafdan da. "3.. " ve beklenen an. Gözlerimi kapatmıştım. Bir anda Enes'i üstümde buldum. Klozetin üstüne kafam sertçe vurmuştu. Yere doğru giderken başımız altında bir el hissettim. "Doluna.... " Eflatun içeri girmişti. Kim olsa yanlış anlardı. Bir anda çığlık basmıştı. İçeri öğretmeninden tut erkek öğrencisine kadar herkes girmişti. Alisa ani bir hareketle Enesi üstümden çekmeyi başarmıştı. Enes'in eli gidince başım doğrudan yere çarpmıştı. Eflatun ile Yusuf kolumdan tutarak ayağa kaldırdılar. Eyvah! Sami Bey. Işte şimdi boku yemiştim. Sami Kara kardeş bizim okul müdürü. Yani yeni okul müdürü. Doğal olarak Alisa nın babası. Zaten adamı gözüm tutmamıştı. Alisa nın babası olunca hiç tutmadı. Bir anda irkildim. "Enes ve Dolunay hemen odama gelin. " Bu adam ismimi ner...
Aaaa evet. Doğruya. Ayı gibi lovobada ismimi bağırma saydınız böyle olmazdı. Içimden konuşmaya devam ederken müdürün kapısı yüzüme çarptı. Kapı tekrar açıldığında kolumdan tutularak içeri çekildiğimi fark ettim. Bir anda bırakıldığım için refleks olarak çığlık atıp nereyi önce bulduysam orayı tuttum. Kafamı kaldırdığımda Müdürün donundaki şeyini... Tövbestfrlh. Hangi akla hizmet refleks yapıyorsam. Refleksime sıçıyım. Arkamdaki kıkırdama sesiyle bende gülmeye başladım. "Susuuuun!!!! "
Bir anda bağırmayla irkildim. Ayağa kalkıp üstümü silktim. Enes lafa girmeye çalıştı. Ama başaramamıştı.
Müdür gözleriyle alev fışkırtıyordu.
İçeri Alisa nın girmesiyle Enes dışarı çıktı. Ben çıkacakken "Dolunay" diye bir ses duydum. Durup konuşmaya başladım. "Buyrun benim. "
"Şuna bak bir de ukalalık yapıyor."
Alisa konuştukça canımı sıkıyordu.
Müdür "Ben dışardayım kızım. " diyip çıkmıştı. Bon doşorodoyom kozom. Bu neydi şimdi. Adam çağırıp beni mi dövüceksiniz? Buyrun dövün. Neyim ki zaten. Sanırım egom tavan yapmıştı. Kaç yaşına geldim hâlâ ergenlikten çıkamamıştım. Alisa bardağı yere atıp kırdı. Napmaya çalıştığını anlamak için bakıyordum ki bir anda bileğini kesip bağırmaya başladı. Camı elinden alıp kanamayı durdurmak için peçeteyi üstüne bastırmıştım. İçeriye tekrar bütün okul toplanmıştı. Elimde kanlı camı gören Enes kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Abi kolumdan ne istiyorsunuz? Alın sizin olsun. Direnecek canım kalmamışken vücudumun duvara çarptığını acıyla hissettim. Elimdeki camı alan Enes boynuma dayadı. "Lan senin derdin ne bu kızla. Ne yaptığını sanıyorsun. Milleti kesip parçalayıp hükmü ele mi geçirmeye çalışıyorsun? "
Lafları bana koyarken gözlerimden süzülen yaşları hissederek Yusuf arkadan Enes'in kolunu tutup geriye itti. Ben korku dolu gözlerle bakarken bir gıdım bile ağzımı açamıyordum. Polis ve ambulans gelmişti. O odada Alisa ile yalnız olduğum için suçlu tek ben görünüyordum. Polisler başıma toplanınca ağlamaya başladım. Arkadan Yusuf Can parmağını dudağına götürerek "Sus" işareti yaparak göz kırptı. Polis arkasına dönüp "Oğlum" diye bağırdı. Gözlerimi büyüterek bakarken Yusuf Can yanıma geldi. "Baba onun suçu yok. Hepsini ben ayarladım. Hepsini Alisa yaptı. Kendisi yaptı. " Evet aslında doğru söylüyordu. Hepsini Alisa yapmıştı. Ama nasıl? Yusuf Can nerden biliyordu? Yusuf Can ın babası " Sen nerden biliyorsun ve bu kız senin neyin? Neden onu koruyorsun?"
Elimde sıcaklık hissetmiştim. Yusuf Can elimi tutmuştu. Gözlerimin içine bakıp konuşmaya başladı. " Dolunay benim........ "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
premses hocanın veliahtı
Подростковая литератураDolunay kendi çapında dans etmeye çalışan geleceğin doktoru. Ne kadar çalışmasa da doktor olmak isteyen bir kız. Enes ile Yusuf Can ı birbirinden ayıramayan, birini sevgilisi diğerini de arkadaşı gibi gören bir şirinlik abidesi. Kendini kıza kaptır...