Uzun uğraşı sonunda tıka basa dolu çantadan telefonu bulup çıkardı. Bu ısrarlı arayışın nedenine takılmak istemeden yeşil kutucuğu kaydırıp telefonu cevapladı.
"Selam Reyhan"
"Merhaba Çiçeğim"
" Sana kötü bir haberim var, lafı uzatmadan söylemesi en kolayı sanırım. Pat diye böyle bir haber vereceğim için lütfen beni affet" dedi
"....."
"Neler oluyor Çiçek, orada mısın, alo"
" Eda! "
"Ne olmuş Eda'ya ?"
"Eda....Eda....."
"Çiçek lafı ağzında gevelemeden söyle, nesi var Eda'nın? "
"Reyhan, Eda dün akşam evinde bulunmuş"
"O ne demek ya? Evinde bulunması normal değil mi?"
"..."
"Çiçek aklıma gelen şeyi söylemeye çalışmıyorsun değil mi?"
"Çok üzgünüm canım ama maalesef. Eda her şeyi bırakıp gitmiş. İkinci kez terk etmiş bizi, bu sefer dönmeyecek"
Telefon elinden kaydı, kendine oturmak için bir yer aramasına fırsat kalmadan olduğu yere yığıldı bedeni. Bu beden nicedir kendinin değilmiş gibi geldi. Sıcak bir şeyler yanaklarını ısıttı. Uzun zamandır ilk kez kendini sakınmadan, sesini biri duyar mı diye aldırmadan, onca yıldır içinde biriktirdiği ne kadar hüzün varsa bırakıp uzun uzun avaz avaz ağladı. Ağlamaktan bitkin düştüğün de olduğu yerde derin bir uykunun kucağına uzandı.
...
Arabanın ışıkları gözden kayboluyordu arkasından bakmaya devam ederken. Çocukluğumdan beri sinirlendiğim, hırsımı alamadığım, ağlamamak için kendimi sakinleştirmeye çalıştığım gibi derin derin nefes alıp babamın kızlar bankı dediği bahçede ki banka oturup içimden küfretmeye başladım. En iyi yaptığım şeyin bu olduğunu düşünürdüm zaman zaman. Nedenini pek kestiremesem de böyle düşünmekten içten içe derin bir keyif, keskin bir hoşnutluk duyardım.
Mercan yanında yine ve yeni bir kız arkadaşıyla teşrifetmişti. Yalnız yaşıyormuş gibi hiç haber verme gereksinimi duymadan. Sanki defalarca kavga gürültü kıyamet kopmadı evde bu yüzden. Babamızın ansızın ölümünden sonra daha da katlanılmaz biri olduğumun farkındaydım ama yine de bu anlamsız görünen kavgalardan nezaket yoksunluğu gibi bir anlam çıkarıyordum. Bu akşam olanları aklımda tartmaya, çoktan gitmiş arabanın arkasından bakmaya devam ederken, Mercan içerde henüz tanışmadığım arkadaşıyla şen kahkahalar atmaya başlamıştı bile. Düşüncelerimden sıyrılıp gecenin fitilini ateşlemek için kopacak gürültüye ve misafire aldırmadan hışımla banktan kalkıp eve doğru yöneldim. Bu akşam birinin kalbi gerçekten kırılacak ama bunun sebebi ben değilim diye düşünerek dış kapıyı var gücümle kapattım.
Mutfakta sohbet ederken bir yandan da atıştırmalık bir şeyler hazırlıyordu Mercan.
Şimşekler çakan gözlerimi yüzüne dikip ;
"Ya bunu nasıl yapabiliyorsun? Nasıl bu kadar düşüncesiz olmayı başarıyorsun?"
Yüzümden kederimin gölgesinin geçtiğini hissederken kimseye hissettirmemenin verdiği zorlukla artık nasıl başa çıktığımı fark edemeden can hıraş devam ettim sözlerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz
General FictionHep birlikte çekip ruhunu çıkardılar bedeninden, öylece kaldı kalabalığının yalnızlığın da. Ne eskisi gibi olabilirdi artık nede yeni birisi. Geçmişi beyninde süzerken kendiyle yüzleşebilir, kendini kendin de temize çekebilirmiydi? Belki! Öğrenecekt...