Pantolonum üstümde olduğuna göre koltukta sızmışım. Malum bazen alkol kötülüklerin anası olduğu gibi cinsel dürtülerin de babası sayılıyor. Yine tahmin ettiğiniz gibi olmazı oldurabilmenin de bir limiti var ve çoğunlukla ben o limitin üstlerinde sallanıyorum. Hemen abartıyorsunuz, üst dediğim kütük gibi uyuyakalmaya yakın üstler. Bırak cinsel dürtüyü, fiziksel gereksinimler bile etkilemiyor öyle zamanlarda beni. Limit aşımından parkta, ağaç altında uyuya kalmışlığım olmadı değil, diğer vukuatlarımı yazmasam daha iyi olur. Onları sizin hayal gücünüze bırakıyorum şimdilik. Hala Nevzatın evindeyim fakat hiç ses yok. Saatime bakıyorum bir olmuş neredeyse. Ya beni evde bırakıp dışarı çıktılar ya da bütün ahali benden bin beter zom oldular. Odadan antreye geçerken bahçeden gelen sesleri duydum. Bahçede ki masaya kahvaltıyı hazırlamış kayıntıya başlamışlar bile.
"Misafirperverlik dediğin budur arkadaş, misafir uyurken kahvaltı edip misafiri de evine aç gönderirsiniz."
"Bir kere de sen bizi misafir edersen öğreniriz misafirperverliği Reyhan hanım" dedi Nevzat.
"Beni misafir edin dediğimi hatırlamıyorum, hem bensiz yapamıyorsunuz hem laf sokacak yer arıyorsunuz. Bir bardak çayınızı alırım, sıcak tarafından Nevzat bey. Sahi ya akşam ki hatunlar nerede? Kızları erkenden postaladınız mı ulan? Al işte misafirperverlik örneği"
Nevzatla bir problemim yok aslında ama genel olarak sevilecek bir tip değil. Kıçı başı ayrı oynar. Esaslı bir üç kağıtçıdır ama gelip geçici insanlarla takılmayı da sevmez. Uzun süredir tanıdığı insanlarla paylaşır evini ama ne zaman nasıl kazık atacağının garantisi de pek yoktur. Ben takılanlar grubundanım, Ayşegül de öyle. Çağrıyla çocukluk arkadaşı sayıldıklarından bize bulaşmaz fazla. Alel acele kahvaltı yapıp Ayşegül'ün kahvaltısını da boğazına dizip kendimizi dışarı atıyoruz.
Sahile iniyoruz ara sokaklardan geçip. Kumsal yazın sık takıldığımız yerlerdendir, arayanın ilk baktığı adres. Seyyar çaycıdan iki bardak çay kappıp kumsala sere serpile uzanıyoruz. Ahalinin de göz aşinalığı var bize ne zaman görürseler görsünler yadırgayan bakış bile atmazlar. Kumsalda ki kum gibi normal geliriz göze.
"Bu bir hatırlatma yavrum, çakıl taşlarını dök."
"Aslında kafam karışık biraz. Anlatacaklarım aramızda bir şey değiştirmeyecek biliyorum ama yine de anlatmak konusunda sıkıntı çekiyorum. Zor ve bir o kadar saçma sapan günler bizim için."
"Çağrıyla ilgili bir şeyler mi oluyor?"
"Yok, bunun Çağrıyla direkt bir ilgisi yok aslında, o da senin gibi biraz olayların dışında ve maalesef içinde."
"Biz dediğin kim o zaman? Şunu tek seferde anlat ve kurtul bitene kadar da bana soru sordurma. Daha kolay olur sanırım senin için."
" Biliyorsun eve taşınalı iki ay oldu ama geçen hafta sonu ev sahibi kapıya elinde silahla dayanıp, hem kira borcunu hem de hemen evi boşaltmamızı istedi. Hiçbir şey anlayamadık, Çağrı da yanımızdaydı. Küçük bir arbede çıktı adamla kavga etmeye başladı. Sonra adam kirasını iki aydır ödemediğimizi söyledi. Bu mümkün değil bir yanlışlık olmalı dedik. Ama adam kirasını almadığını iddia etti. Evinin aile evi olduğunu, orospulara ev kiralamadığını ve polise ihbar etmeden evi boşaltmamız gerektiğini söyledi."
"Ne diyorsun sen, şerefsize bak."
" Evet, zaten Çağrıyı ondan sonra tutamadık kavga büyüdü, adam sağa sola ateş etti, diğer dairedekiler polisi aradı. Kavga gürültü patırtı arasında polis geldi. Hepimizi karakola götürdüler. Karşılıklı birbirimizden davacı olduk ve adamın evini iki gün içinde boşaltacağımızı söyleyip hepimiz eve geri döndük. Evde olayı anlamaya çalışıyorduk aksi gibi Ahu da evde yoktu. Akşamüzeri eve geldiğinde bir kıyamet daha koptu. Kirayı ödemesi için verdiğim parayı erkek arkadaşına vermiş. Ve işin en kötü yanı şu ki o lanet olası adam kira dışında söylediklerinde bile haklıymış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz
General FictionHep birlikte çekip ruhunu çıkardılar bedeninden, öylece kaldı kalabalığının yalnızlığın da. Ne eskisi gibi olabilirdi artık nede yeni birisi. Geçmişi beyninde süzerken kendiyle yüzleşebilir, kendini kendin de temize çekebilirmiydi? Belki! Öğrenecekt...