1.Bölüm.

441 58 77
                                    

İki aylık tatillerini Arabistan'da kullanan sevgililer tatilinin son günün de yine her gün olduğu gibi aynı yere geldiler. Ve yine aynı görüntü ile karşılaştılar.

Yaşlı adam o çok istedikleri bankta oturuyordu.
Geldikleri ilk günden beridir genç çift o bankta oturmayı hayal ettiler. Fakat yasaktı. 40 yıl boyunca o bank yaşlı adamın işgali altındaydı.

Bank'ın normal banklardan farklı bir görüntüsü yoktu. Fakat karşısında ki güzellik!
Arabistan'ın ya da dünyanın köşe bucak demeden her yerini gezseniz de o güzelliğin büyüsünü sergileyemezdi.

Genç çift yolun diğer tarafında duran cafe ye gittiler.
Bar koltuklarına oturduklarından bu yana kızın gözü hep o yaşlı adamdaydı. Adamın gözüde hayal kırıklığıyla kızın üzerindeydi. Sevgilisinin o bankta ne kadar çok oturmak istediğini biliyordu. Fakat elinden bir şey gelmemesi onu deli ediyordu.

Cafe görevlisi elinde ki not defteri ile genç çiftin önünde durdu.
"Siparişleriniz efendim" diye seslendi.

Genç adam garsona yüzünü çevirdi.
Adam garsonu kızı kızıl saçları tatlı gülümsemesiyle sempatik buldu.
Gülümsedi.

"İki tane sıcak çikolata lütfen."

Garson elinde ki deftere notunu düştü.
Sevecen gülümsemesini sergileyip
"Tabi efendim."
İçeri girdi.

Bir süre sonra garson elinde ki tepside iki sıcak çikolata ile geri döndü. Garson onların ne yöne baktığını görünce içten bir gülüseme bahşetti. Buraya gelen her müşteri gibi onlarda bankta oturan adama ve karşısında ki muhteşem görüntüye hayranlıkla bakıyordu.

Garson genzini temizledi.
"Buyrun efendim siparişleriniz."

Genç çift garsona döndü.
Adam siparişleri kendinin ve sevgilisinin önüne çekerken. Sevgilisi yaşlı adamı işaret edip garsona baktı.

"O adamı tanıyormusunuz?"

Garson buruk bir tebessümle
"Evet" diyerek sorusunu yanıtladı.

Genç kadın o adamın gizemini çözeceği için içini bir sevinç kapladı.
"Rica etsem anlatırmısınız?"

Garson kız anlatma da ilk tereddüt etse de sonra anlatmak istedi. Bura da vakit kaybedince patronunun kızacağından emindi ama umursamadı. O yaşlı adamın aşk hikayesini anlatmak tüm zorluklara bedeldi.

"Bende bilmem ama patronumun babası çok yakından tanırmış."

Genç kadın mutlulukla sevgilisinin elini tutup kafasını omzuna yasladı. Ve başladı aşk hikayesini dinlemeye.

"Bu yaşlı adamın ismi Berka. Yıllardan beridir burda fakat kimse onun tek kelime konuştuğunu duymamış. Daha yirmili yaşlarında iken yüce aşkı Agafya ile buraya gelmiş."
Kendisini sıkan önlüğü çıkarıp anlatmaya devam etti.
"Aşeka sarmaşığını dikmek için buraya gelmişler. Bankın karşısın da ki ağacı seçmişler. Herkez olumsuz konuşmuş. Burada yeşermez tutmaz diye ama onlar inatla bu ağaca dikmişler. Ve sonra gitmişler. Galiba Rusya da yada Türkiye de yaşıyorlarmış. Daha sonra bir kaç kez gelmişler......."

Garson kız anlattı genç çift dinledi. Kadın ağladı adam ağladı.
Garson her seferinde olduğu gibi bu aşk hikayesinin sonuna gelince boğazı düğümlendi.

"Aşeka onları öldürüyor..." deyip yaşayan hikayenin sonuna geldi.

●●●

Genç hemşire yaşlı kadının odasından elinde imzalanmış bir dosya ile çıktı. Üzgündü.

Doktorun odasına girip elinde ki dosyayı uzattı.

"Bay Borya buyrun imzalatmamı istediğiniz dosya."

Emeklisine yakın yaşlı doktor imzalı dosyaya bakınca onun da yüzünü hüzün kapladı.

"Teşekkürler."

Hemşire odadan çıkacakken geri döndü.
"Bay Borya, bayan Agafya ile tekrar konuşmalısınız."

Yaşlı doktor koltukta sırtını dikleştirip bakışlarını hemşireye yönlendirdi.

"Kendiniz de konuştunuz. Bir faydası olmadığını biliyorsunuz."

Hemşire kabul etmek istemiyordu.
Evet bayan Agafya yaşlıydı fakat yinede küçük bir şansı def edemezdi. Yıllarca def etti. 'Bari bu son nokta da kabul etseydi' diye geçiriyordu.

"Anlayamıyorum. Bir insan yıllarca hastene de yatıpta tek bir müdahaleyi nasıl kabul etmez. Bu çılgınlık.
Ölümü  dört gözle beklemek gibi!"

Yaşlı doktor gülümse di.
Ama o gözlerinin derinliklerinde acı okunuyordu.
" İsteği de o zaten."

Genç hemşire biraz hüzün ve bunun verdiği sinirle soludu. Arkasını dönüp hızla odadan çıktı.

Bay Borya koltuğundan kalkıp önlüğünü düzeltti. Saçlarını özenle geriye atıp Bayan Agafya'nın odasına gitti.

Kapı tıklatınca yılların verdiği yorgunlukla ince titrek bir ses "gir" dedi. Sesi geçen onca yıla rağmen halen daha büyülüyeciydi.

Bay Borya içeriye girip, kendisiyle aynı yaşta ki yaşlı kadının  karşısına oturdu.

Bayan Agafya sigarasını camın pervazında söndürdü.
Ak düşmüş saçlarını geriye atıp kahkülünü düzeltti.

Bay Borya kadına hayrınlıkla baktı. Yıllar geçmişti fakat kadın güzelliğinin küçücük bir parçasını bile kaybetmemişti.

Agafya gülümsedi.
"Borya." Ondan gelecek müjdeli haberi bekliyordu. Biliyordu o gün çok yakındı. Hissediyordu.

Bay Borya bakışlarını kadının yüzüne dikti. Eski dostuna.
"O gün geldi Ekâ. Gide bilirsin"

Kadın sevinçle gülümseyip ayağa kalktı. Bay Borya da onunla beraber ayağa kalktı. Aralarında ki mesafeyi kapatıp sarıldılar.

Bayan Agafya. "Teşekkür ederim eski dostum" diye fısıldadı.

Bay Borya gözün de ki yaşları silip Agafya'ya baktı. Kadın paltosunu düzeltti ve hazır olan çantasını eline alıp kapıya doğru yöneldi.
Yüzünde ne bir hüzün nede bir acı vardı.
Sadece mutluluk...

Bay Borya arkasından seslendi.

"Elveda eski dostum..."

Elveda Rusya.

●●●

Merhaba dostlar. Dayanamadım ve sabırsızlıkla bu bölümü yazdım. Geçmişin Fısıltısın da bahsettiğim gibi. Bu bölümü sadece tanıtım için attım.

Bi daha ki bölümler Geçmişin Fısıltısı adlı kitabın finalinden sonra gelecek.

Yorumlarınızı bekliyorum.
Çok merak ediyorum.

Hadi yorumlar

😃😃😃😃

💬💬💬💬💬💬

AşekaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin