~6~

98 4 2
                                    

Bakışların altında ezilmeye başlarken tekrar sordum.

" Ben ne yaptım bacım cevap versenize ? "

" Eve hırsız girmiş . Kapıyı tam kapatamamışsın " dedi Jin sakince . Yok artık ! Annem de eltim !

" Nasıl yani ya ? Ne demek hırsız girdi ? Birşey var mı ? " Namjoon başını bana çevirip ;

" Şuna hırsız değil de sasaeng diyelim . Sizlerin eşyalarınızı görmüş . Sevgili dedikoduları yayılmaya başladı . Hırsız demesinin sebebi de bizlerin eşyalarımızı alması "

" Sizin eşyalarınızı da mı almış ? " diye sordum . Rumeysa başını yukarı aşağı sallamaya başladı . Herhalde evet demek .

" Kendi kendine tercüman olman güzel . Şimdi yurdun önündeki bekçileri bulalım da onları bir sorguya çekelim " dedi benim iç sesime tercüman oluşumu gören Yoongi . Ama bu benim ilk iş günümdü olmaz ki TT .

" Şimdi nereye gidiyoruz ben anlamadım da " diye sorunca telefonum çalmaya başladı . Hayırdır inşallah Güney Kore numarası .

Telefonu açtım ve ses gelmesini bekledim . Yebuseyo gibi bi ses gelince karşıda bir insan olduğunu anladım . Bence uzaylı olmalıydı .

" He kardeşim ondan . Sen kimsin şimdi ? " diye sordum . Anlamadığını anlayınca da telefonu Jin ommaya uzatıp " Ona ' Sen kimsin gardaşım ' de dedim . O korece birşeyler dediğinde de telefonu kulağından ayırıp " ' Ben Young Min . Haneul nerede ? ' diye sordu . O kim ? "

" Iş yerinden arkadaşım da . Ona şey de ' O şu an musait değil . Yani müsait de korece bilmiyor ya ne yapması gerek bilmiyor o yüzden beni tercüman olarak kullanıyor ' de "

" Peki " dedi ve yine birsürü korece kelime ... Bu sırada üyeler bize bakıyor . Sonra da telefonun karşısından gelen seslerden sonra bana döndü .

" Mesai saatleri aslında bitmemiş. Ilk günün olduğu için sana şaka yapmışlar . Özür diliyor . Şirkete geri dönmen gerekmiş " ' hay ben sizin yapacağınız şakanın ebesine çakmakla çakayım ' diye söylendim . Sonra da şoföre dönüp ;

" Abi beni aldığın yere geri bıraksana . Hadi allah rızası için " anlamadı . Bana bön bön baktı .
" Şirket diyorum go go " ellerimle ileriyi işaret ettim . " Ya SIRKET SIRKET ! GO TO THE SIRKET ! HADISENE BE ADAM ! " Suga umursamaz bir tavırla kafasını bana çevirdi .

" Bağırmasana ya . Uyumaya çalışıyoruz şurada "

" Uyuma oppa yeter artık ! Ne kadar uyudun be ! Bütün gece uyudun zaten daha ne uykusu ? "

" Uyudum mu ? " diye sordu bana
" Uyumadın mı ? " diye hayretle sordum .

" Biraz şarkı yazdım " dedi ve camdan dışarıya doğru bakmaya başladı . " Gidiyorsun yani " kafamı onaylarcasına salladım . Kısa bir nefes verdi ve umursamaz tavrını tekrar takındı . Sonra da benim şirketin önünde durduk . Kızlara el sallayıp onlardan özür diledim ve arabadan indim . Asansöre binmek için gelmesini bekledim . Gelince kapıdan içeri girdim ve içerdeki siyah giyimli ve şapkalı adama aldırmadan 3. kata çıkmak için butona bastım . Adam korece birşeyler dedi ben de ona dönüp .

" Bacım ben bilmiyorum korece . I don't know korean language . Okey ? "

" Ha öyle desene ya " dedi . Bence bu şirkette bir sıkıntı var . Herkes Türkçe biliyor .

" Ya siz nereden Türkçe biliyorsunuz ya ? Çok ya dedim pardon ama ciddiyim . Nereden biliyorsunuz ? " sonra asansörden tuhaf sesler geldi . Ve BAM . Asansör durdu ve aydınlatmalar söndü . Allah diye bağırdım ve kapıya yapıştım .

BTS Türkiye'ye GelirseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin