"Masum öpücük" 5

1.8K 137 47
                                    

BAHAR-

"İstemiyorum" dedim bilmem kaçıncı kez. Annem ısrarla yanına gelmemi söylüyordu. Artık cidden bunalmıştım. Çıkmama bir kaç saat kalmıştı. Başhekim hastanedeyken yazdığım istifa dilekçesini vermek istiyordum.

" Anne bak bunları sonra konuşalım tamam mı?"

"Ben seni biliyorum Bahar, erteliyorsun. Bak buradaki hastane de ne kadar başarılı cerrahlar var biliyor musun? Mesleğin için, senin için çok büyük bir fırsat bu."

"Kapatıyorum" telefonu istemeyerekte olsa yüzüne kapatmıştım. Bunun için sonra özürdileyecektim.
Çekmeceye koyduğum istifa dilekçemi alıp bir süre baktım. Gerçekten istediğim bu muydu? Bu meslek benim hayalini kurduğum şey değil miydi? Hayatta en çok olmak istediğim yer değil miydi? Peki ya neden şimdi bunu yapıyorum? Böylesine ruhumu daraltan, her şeyden kaçma isteği uyandıran şey ne? Bildiğim tek bir şey vardı. Uzun süre uzaklaşmak istiyordum. Dinlenmek istiyordum.
Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Başhekimin sekreteriyle kısa bir selamlaşmadan sonra odaya girdim.

"Bahar, ne bu halin? Çok bitkin gözüküyorsun"

Beni gördüğün de söylediği ilk şey bu olmuştu. Gerçekten bu kadar yorgundum işte. Şaşırmıyordum.

"Biraz rahatsızım da"

"Geçmiş olsun, ee boşuna dememişler. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş"
Genişçe gülümsedi. İstifa haberime memnun olmayacaktı biliyordum. Ama yine de tedirginlikle de olsa kağıdı masaya bıraktım.

"Fikret Bey ben istifa ediyorum"

Kısa bir bakışma yaşadıktan sonra kağıdı eline aldı.

"Sen ciddi misin?"

"Evet" dedim. Hüzünlü hissediyordum.

"İyi ama neden?"

"Yorgunum, uzun bi tatile çıkacağım."

"İyi ya tamam bir kaç haftalığına tatile çık. Sonra da işinin başına dön. Duymamış oluyum"

"Efendim ben uzun derken böyle bir şeyi kastedmiyorum. Belki aylarca, belki daha fazla inanın bilmiyorum. Dinlenmek istiyorum"

"Ama-"

"Hocam lütfen, imzalayın. Gerçekten buna ihtiyacım var"

"Peki Bahar, umarım iyi düşünmüşsündür"

"Düşündüm " sıcak bir tebessümden sonra çıktım odadan.

Kendimi daha özgür hissediyordum. Bir hafta sonra iş sorumluluğum diye bir sey olmayacaktı. Öğlene kadar uyuyup, aksama kadar film izleyip, gece yarısına kadar kitap okumak istiyordum. Tembelleşmek, bedenimi olabildiğince sakinleştirmek istiyordum. Bu soğuk kış günlerinde saatlerce battaniyenin altından çıkmayım. Hep sıcak çorba içeyim. Böyle insanlık için küçük ama benim icin oldukça büyük hayallerim vardı.
Neşe içinde hastaneden ayrıldıktan sonra arabamın durumunu merak ettim. Acaba hemen hallolur muydu? Sanayide araba beklemek en nefret ettiğim şeydi doğrusu. Gerçi babama desem hemen hallederdi ama kendi kendime yetmeyi, kimseye ihtiyacımın olmayışını seviyorum. Yıllardır bu hep böyleydi. Bundan sonra da böyle olacaktı. Ben kimseye muhtaç olmadan yaşayacaktım. Kendimi koruduğum zırhımdı bu benim.

"Ne düşünüyorsun öyle?"

Olduğum yerde sıçradım. Gerçekten de hastane merdivenlerinde dalıp öylece kalakalmışım.

"Dalmışım, senin ne işin var burda?"

Yavuz'u karşımda görmeyi hiç beklemiyordum. Oldukça şaşırmıştım.

MAVİNİN GÖLGESİNDE (YavBah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin