"Araba"4

1.4K 114 37
                                    

Yavuz-

Bahara söylediklerimden sonra bir süre kendime gelememiştim. Öfkem buna izin vermemişti. Bahar'da karşımda fazlasıyla tedirgin duruyordu. Daha fazla uzatmamak adına müsade isteyip kalktım.
Eve gelip direk kıyafetlerimle yatağıma uzandım. Bu olay beni yoruyordu. Ben bir Türk askeriydim, yılmazdım, pes etmezdim. Zor diye bir şey yoktu benim için...Ama bu farklıydı. Bir adım sonrasını düşünemiyordum. Çok ta yavaş ilerliyordum. Girdiğim onlarca operosyon gibi değildi. İlmek ilmek çözmeye çalışıyordum. Sonucunda elde edecegimiz şeyi düşünüp kendimi biraz rahatlatmaya çalıştım. Askeriyeden atılmamış, gizli bir göreve ayrılmıştım.
Büyük Bey denen o adamı bizden nasıl aldılarsa öyle de vericeklerdi. Kanıtlarıyla alacaktık bu sefer. Bahara anlattığım her şey doğruydu. Ama bunu yaşayan ben değil Nihat Yarbaydı. Bu gizli görevide bana o vermişti. Bundan bir süre önce çok uzun bir zaman o adamı yakalamak için uğraşmıştı, sonunda büyük bir mücadeleyle kazandığı bu zaferi yok saydılar. Kendi elleriyle teslim etti. O zamanlar ben karargahta değildim. 3 ay uzaklaştırma aldığım için bütün bunları arkadaşlarımdan öğreniyordum. Büyük Bey beni daha önce görmediği için bu görev bana verilmişti...
Öfkem, kızgınlığım Nihat Yarbay'dan daha fazlaydı. O adamın sebep olduğunu düşündüğümüz, düşünmekle kalmayıp emin olduğumuz bir patlama da annemi kaybetmiştim... Gözlerimin önünden gitmiyordu elini tuttuğum da son kez 'oğlum' diye fısıldayışı...
Bahar'ı ne zaman masum görsem, her şeyden bir haber, olaylarla ilgisi yok...Annem geliyor gözümün önüne..O daha masumdu. Onunla birlikte hayatını kaybeden onca insan daha masumdu...
Söz konusu vatansa, görevse merhamete yer yoktu kalbimde. Sonuna kadar devam edecektim. Ta ki o adamı elleri kelepçeli adaletin karşısına çıkarana kadar...

&

Yine her sabah yaptığım gibi erkenden kalkıp dış kapının önünde beklemeye başladım. Bunu yapıyordum ki, Bahar her evden çıktığında karşılaşabilelim. Tesadüfen kurulan samimiyetler daha inandırıcı gelirdi çünkü. Onun kapı sesini duyunca ben de aralık bıraktığım kapımı kapatıp hızlı adımlarla aşağı indim.

Arkasını dönüp beni gördüğünde yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. Yavaş yavaş alışıyordu bana...Bende bunu istiyordum.

"Günaydın" diyerek söze girdim.

"Günaydın"

"Bugün biraz daha iyi gördüm seni"

"İyiyim işte" buruk yüz ifadesi dikkatimi çekiyor.

"Pek iyi bir şekilde söylemedin ama?"

"Hastaneye gidiyorum. İstifa dilekçesi yazdım dün gece. Bugün vereceğim."

"Hadi ya? Kararlısın yani?"

"Kararlıydım ama dün gece annemle konuştum. Beni yanına çağırıyor. Oraya da gitmek istemiyorum, burda kalsam ne yapacağım? İnan kafam karışık"

Yurt dışına gitme ihtimali biran ürkmeme sebep oluyor. Bütün operasyon gidişatı değişir. Bana da bunun olmaması için elimden geleni yapmak düşüyor.

"Anlıyorum. Burası alıştığın yer sonuçta orada çok zorlanırsın. Annen bu istifa meselesini duyuyunca sana baskı yapmış olmalı. Zaten bahsetmistin kendi hastanesinde çalışmanı istiyormuş... Sen en iyisi bu istifa konusunu bir kez daha düşün"

"Bilmem, haklısın belki de...En azından biraz daha düşünmem lazım sanırım"

"Bence de" gülümseyip üzerimdeki gerginliği atmaya çalışıyorum.

Birlikte sokağın sonuna kadar yürüdükten sonra ayrılıyoruz. Bahar arabasına geçerken, bende kendi aracıma geçip göz ucuyla Bahar'a bakıyorum.
Arabasına bindikten sonra uzun bir süre arabayı çalıştırmıyor. Merak edip yanına gidiyorum.

MAVİNİN GÖLGESİNDE (YavBah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin