1.bölüm

36 7 3
                                    

Nedir dedim yaşamak.
Bir düş dedi birkaç hayal kırıklığı...

ağlayışlarım artınca elimle ağzımı kapattım. Kendimi dizginlemeye çalışıyordum ama olmuyordu.
Elimi ağzımdan çekip iç çektim elimi toprağa değdirip hemen geri çektim.
Çekim...
"Annecim babacım kızmayın bana ben ağlamıyorum bakın sadece gözlerim sulandı" dedim.
Biricik kızlarını böyle görmemeleri lazımdı yoksa çok üzülürlerdi. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip tekrar toprağa dokundum. Annemle babamın toprağı. Bu gerçek canımı yakarken içime çektim kokuyu. Belki toprakla karışmıştır kokuları.
"Annem nasılsın" dedim sonra dolu gözlerle babamın mezarlığına baktım. Gülümseyerek "bende ki de soru mu tabiki iyisin. Babam yanındayken senin kötü olman mümkün mü?"
Değildi.
Peki ben ne zaman size kavuşucam.
Beni neden almıyorsunuz yanınıza?
Ölüm...
Neden herşeyimi aldın?
Söylesene neden aldın onları benden?
Ayağa kalkıp pantolonundaki toprakları silkeledim. Son kez mezartaşlarına dokunup oradan uzaklaştım.

Mezarlıktan çıktığımda doğru iş yerine gittim bugün de geç gidersen kesin kovulurdum. Kafeye girer girmez hemen kırmızı önlüğü taktım.
Lavaboya geçip aynadaki yansımama baktım. Uzun belime kadar gelen kumral saçlarım vardı. Tenim tıpkı annem gibi süt beyazıydı. Gözlerimin rengi maviydi. Annem gibi. Galiba ben babama hiç benzememişim.
Saçlarımı dağınık bir şekilde bağlayıp lavabodan çıktım.
Evet bir kafede garsondum.
Kafeye göz atıp yeni gelen müşterilere doğdu ilerledim. 6 kişilerdi. Dördü erkek ikisi kızdı.
Hepsi sohbet halindeydi ama biri onlardan soyut bir şekilde telefonuyla ilgileniyordu. Kaşlarını çatmış hiddetle bakıyordu. O telefonun yerinde olmak istemezdim.

İnce tiz sesimle "Hoş geldiniz ne alırdınız" dedim.
Uzun sarı saçlı gözleri yeşil olan kız gülümseyerek ellerini çenesinin altına koyup "tatlım ben portakal suyu istiyorum" dedi.
Onu not ettikten sonra diğerleri de tek tek siparişlerini verdiğinde telefonla uğraşan genç adam hiç buralı olmadı. Kafasını bile kaldırmadı. Sipariş vermeyeceğini düşünerek arkamı döndüp ilerleyeceğim sıra " soda" dedi.

Siparişleri götürmek için masaya doğru ilerledim. Tek tek içecekleri masaya koydum. En son sodayı koyup kafamı kaldırdığımda kahvenin en koyu rengiyle karşılaştım. Gözlerimi kırpıştırdım.
Kahve gözleriyle beni süzüp en son gözlerime baktı.
Baktı baktı baktı...
O kadar uzun baktı ki ne ben gidebildim ne o kaçırdı kahvelerini.

Bu savaştan hemen kurtulup oradan ayrıldım. Yakıcıydı o bakışlar. İçime ürpertti.

Saat geç olmuştu. Kafeden ayrılıp evime doğru yol aldım. Telefonu elime alıp saate baktım gece olmak üzereydi. Ne bir arayan vardı ne de soran.
Yalnızdım işde.
Ne bekliyordum ki.
Otobüs durağına geldiğimde hemen otobüsün gelmesi için dualar etmeye başladım.
Çok korkuyordum karanlıktan.
"Hadi gel artık" diye mırıldandım.
Ayağımla yere ritim yapıyordum ki bir nefes hissettim kulağımda.
Hızla kafamı çevirip kim olduğuna baktığımda bir adam vardı.
Kıyafetleri yırtık saçı başı dağınık bir vaziyetteydi.
Korkuyla geri doğru sendeledim.
"Bebeğim" diye tısladı.
Biraz daha uzaklaşıp "defol" dedim.
Evet korkuyordum ama alışmıştım bu durumlara.
"Defolmak yooookkkk beraber defolucaz" diyerek bana doğru yaklaşmaya başladı.

Gelme bak kötü olucak. Koca eliyle kolumu tuttu. "Bıraksana pislik herif" diye bağırdım. Yanıma siyah bir Audi a4 durdu.
"Bırakmakda yookk" diye daha fazla çekiştirince kolumu tuttuğu elini tutup kıvırıp yere serptim.
Evet evet serptim.
"Ahhhh napıyorsun kızım" diye tıslayarak sızdı.
Döğüşte çok iyiyimdim. Hayatta kimsem olmadığı için öğrenmiştim kendimi korumak için.
Kafamı çevirip Audi a4 baktım. Camları siyah olduğu için içindekinin kim olduğunu göremiyordum. Madem durdun yardım etsene.
Kafamı sağa sola sallayıp önüme döndüm. Otobüsün geldiğini görünce hemen bindim.

Eve geldiğimde duşa girip vücudumu rahatlattım. Toz pembe pijamalarımıda giyip kendime kahve yaptım. Bugün de böyle bitmişti.
Ben Alara Keskin hafta sonları geçinmek için çalışıyordum.
Bu hafta okullar başladığı için sadece hafta sonları çalışabilirdim.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Mimarlık bölümünü kazanmıştım.
Tıpkı babam gibi mimar olacaktım.
Yarın için heyecanlıydım. Yeni bir ortama girecektim ve bu beni biraz geriyordu.
Amann neyse kahvem bittiğinde mutfağa götürdüm bardağımı.
Kapıyı da son kez kontrol ettim.

---------------------------------------------------------

Sevgili okuyucularım bu benim ilk deneyimim. Oylarınızı esirgemeyin benden. Yorumlarınızı çok merak ediyorum Sağlıcakla Kalın...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin