- Harry'nin bakış açısından -
Odama dolan rahatsız edici güneş ışığı yüzünden uyanmıştım. Kolumu gözlerime sper edip yatakta doğruldum ve etrafa bakındım. Esneyerek ensemi sıvazlerken birden duraksadım. En son ormanda değil miydim? Ayağı kalkmamla birlikte ayağıma batan cam parçaları yüzünden çığlık atmam saniyelerimi dahi almadı. Kendimi yeniden yatağa attığımda acıyla yüzümü buruşturup etrafı daha dikkatli inceledim. Çerçeveler ve aynalar kırılmıştı. Etrafta kırık ve yarısı dolu içki şişeleri, biraz kokain ve- bir dakika ben dün gece sahiden ormandaydım ne ara burayı bu kadar dağıtmış olabilirim ki? En önemlisi beni kurtaran kim? Buraya nasıl geldim? Ayağımdaki cam parçalarını tek tek çıkartırken acıyla inledim ve öncekine oranla daha dikkatli bir şekilde ayağı kalkıp parmak uçlarımda banyoya doğru ilerledim. Banyoya girer girmez üstümdekileri bir kenara fırlatıp küveti suyla doldurmaya başladım. Eğilip suyu ellediğimde memnuniyetle gülümseyerek küvete girdim. Biraz ılık su altında oyalandıktan sonra gözlerimi kapattım ve işte o an her şey bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başladı.
Gece televizyon izlerken Louis ve Eleanor'un barda yiyişirkenki videosunu görmüştüm. Gülüşüp eğleniyorlardı. Sinirlenmiştim. Telefonuma bir mesaj gelmişti. Gizli numara. Resim Louis ve Eleanora aitti. Bir otel odasında birbirlerini öldüresiye beceriyorlardı. Gözlerim kararmıştı. Ortalığı dağıtıp kokaine başvurmuştum. Hayatımda ilk kez bu kadar çekiyordum şu lanet maddeyi. Evdeki tüm içki stoklarını bitirmiştim. Ve sonunda yatakta sızıp kalmıştım.
Ne yani bu bir şaka mı? Hepsi rüya mıydı? Louis beni hiç evine çağırmamış mıydı? Beni öpmemiş miydi hiç? En önemlisi o paparaziler ve diğerleri hepsi rüya mıydı? Olamazdı. Hepsi rüya olamayacak kadar gerçekti oysaki. Hızlıca küvetten çıkıp bornozumu üstüme geçirerek merdivenlerden aşağıya koştum. Telefonumu kapıp mesajlara bakmaya başladım. Yoktu. Louisden tek bir mesaj bile yoktu. Bilinmeyen numaradan gelen meseajlara bakıp dişlerimi sıktım. Telefonu sertçe masaya çarparak odama doğru ilerledim. Oyun sırası bendeydi. Siyah dar yırtık pantolonumu ve üzerine beyaz yırtık t-shürt'ümü geçirip fötr şapkalarımdan birini taktım. Ayaklarıma her zamanki sivri burunlu ayakkabılarımı geçirip son kez aynaya bakarak aşağıya indim. Telefonu masanın üzerinden alarak Kendall'ı aradım. "Harooooooollldddd!" diye cıyakladı o içimi tırmalayan itici ses tonuyla. "Kendall" dedim içten bir şekilde konuşmaya çalışarak. "Eğer müsaitsen konuşmamız gerekiyor" duraksadım "tatlım" o yapmacık kahkahalarından birini attı. "Elbette müsaitim şapşal. Gelip beni al." telefonu kapatmadan hemen önce yüzümü buruşturdum. Derin bir nefes alarak anahtarları alıp evden çıktım. Oyun şimdi başlıyor.
- Ertesi gün Louis'nin ağzından -
Harry hepimizi tek tek arayıp grup evinde toplanmamızı söylemişti. Daha doğrusu bana sadece mesaj atmıştı. Eminim ki sesimi duymaya bile tahammül edemiyordur. Küçük kahkahasını duyduğumda onun geldiğini anladım. İstemsizce sırıtıp gözlerimi kapıya doğru diktim. İçeriye adım attığı sırada birinin elini tuttuğunu gördüm. Bir kız eli. Sıkıca kavrıyordu. İçeriye girdiklerinde kızın yüzünü daha net şekilde görebilmiştim. Kendall. Aniden yüzümdeki gülümseme silindi. Sinirlenmiş miydim yoksa kırılmış mı bilmiyorum. Tek bildiğim kalbimin atış hızının yavaşladığıydı. Liam yutkunarak bana baktı. Herkes şaşırmış görnüyordu. Zayn ayağı kalkarak Harry'ye "Bu da neyin nesi?" bakışlarından birini yolladı. Niall ortalığı yumuşatmak istercesine gülümseyerek Harry ve Kendall'ın yanına ilerledi. "Hey çocuklar" dedi Harry ve Kendall'ın eline baktıntan hemen sonra. "Sanırım Harry'nin yeni bir kız arkadaşı var" bizlere döndü. Yapmacık bir şekilde gülümseyerek ayağı kalktım. "Oh Kendall, bu ne sürpriz hayatım" Yanlarına doğru ilerleyip elimi Harry'nin omzuna koydum. "Dostum..Neden bir kız arkadaşın olduğunu daha önce söylemedin?" Rahatsız olmuşçasına bir iki adım gerileyerek Kendall'a baktı ve gülümsedi. "Çünkü henüz yeni çıkmaya başladık" dedi dudaklarını uzunca öpmeden hemen önce. Geri çekilirken Kendall'ın yanakları kızarmıştı. "Şey, evet..." dedi yere bakarak. Harry elini Kendall'ın beline atıp koltuklardan birine doğru ilerlemeye başladı, eli kalçasına kaydığında Kendall kıkırdamıştı. İğrenç.Sinirle evden çıkarak kapıyı olağanca hızımla çarptım. Oyun oynamaya çalışıyordu. Kesinlikle öyle yapıyordu. Başka açıklaması olamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Green eyes meet Blue.
Fanfiction"Onca kırılmışlığa rağmen hala sevebiliyorsam seni, unutmadıysam, çıkartmamışsam yüzünün tek santimini aklımdan kan gibi ve dört kaburgam sökülmüşse yokluğunun ağırlığından, sen de anla ki artık ben sende göğün biraz ötesine geçmişim. O yüzden hep...