"Sinirini kontrol etmenin en iyi yolu, bedenini kontrol etmektir." gözlerini kapattı. Onun gibi bir insanın sinir eşiği bu kadar düşük olmamalıydı.
"Kalp atışlarını kontrol et." kulaklarında çınlayan kalp atışlarını dinledi.
"Nefes al." gözlerini açtığında, karşısında korkmuş halde ona bakan çocuklar vardı. Kafasına çarpan sert topu yerden aldı, neden bu kadar sert olduğunu anlamıştı. Çocuklar daha eğlenceli olsun diye topun içine taş doldurmuşlardı.Bir şey demeden topu çocuklara attı ve kafasından çıkan kapşonu kafasına geçirdi. Ellerini cebine sokup yoluna devam etti.
Şehrin dışında kalan kasabanın da dışındaki tek odalı ufak bir evde kalıyordu. Kapıyı kapatıp çantasının sapını boynundan geçirerek çıkardı. Çantasını mutfak tezgahına koyarkej gözü saate ilişti. 15.45. Önüne çıkan çocuklar olmasaydı bir saati olacaktı, günlük rutini bu şekildeydi. Öğleden sonra 3'te işinden çıkar, gizli ara sokaklardan geçerek yarım saatte evine ulaşırdı. İletişim yok, stres yok, öbür adam yoktu; onlar yerine bunalım ve depresyon vardı. İnsanlardan fazla soyutlanmıştı ve kontrol edemediği bir güce sahipti. Bu, yorucuydu.
Gözlerini kitap satırlarından ayırıp ses çıkaran saate baktı. 16.28.
Vakit kaybetmeden ayağa kalktı. Her zamanki yerinden, televizyonun üstünden ceketini aldı. Cebindeki anahtarları kontrol etti ve ev denen, ev demeye bin şahit, yapıdan çıktı.
olaysız gün sayısı: 32
Rutinlerine oldukça sadıktı. Sadık olmak zorundaydı. Her adımı planlıydı ve acil durumlar için ek planları vardı. Olmak zorundaydı. Olası bir durumda sivilleri tehlikeye atmamalı ve yakalanmamalıydı. Kontrol etmeye çalışıyordu ve eğer yakalanırsa bunu insanların yararına kullanacaklarını sanmıyordu.
Evinden çıktı. Her otuz iki günde bir yaptığı gibi, ilk geldiğinde olaysız sadece otuz iki günü geçmişti, eğer bir düzeni olacaksa bu böyle devam etmeliydi, ormanın boyuna sınırına gitti. Çocuklar top oynuyorlardı. Adam biraz daha yürümeliydi. Batıya doğru elli metre, enine yaklaşık yüz metre bir ormandı, yürüdü. Yeterli miydi? Muhtemelen öyleydi. Yere oturdu ve rahat hissetmeye çalıştı. İç dünyasındaki karmaşaya odaklandı. Nefes alışverişi hızlanıyordu, kalp atışları gibi. Kolundaki nabzını ölçen saat delicesine ötüyordu. Ve sonunda, bilincini kaybetmişti.
Kareler.
Anlamsız şekiller.
Sonsuz bir boşluk.
Silik bir bilinç.
Renkler.
Siyah ve yeşil.
Bir silület.
Bir surat?
Bilemiyorum, fazla karanlık.Saatlerce suyun altında kalmışçasına, nefessiz kalması sebebiyle, akciğerlerinin yeterli havayı alabilmesi için derin bir nefes alarak uyandı. Görüntünün netleşmesi için gözlerini kıstı. Hava kararmıştı, ay parlıyor, cırcır böcekleri ötüyordu. Doğruldu ve bağdaş kurarak oturdu. Boğazı kurumuştu. Etrafına baktı. Yine ormandaydı ama eşyaları görünürde yoktu. Kalp ritmi eski düzenine kavuştuğunda pantolonunu tutarak ayağa kalktı. Etrafını biraz daha inceledi. Eski konumundan pek uzak olmadığını varsayıyordu. Zaten öyleydi de, beş dakikalık yaya yolculuk sonrası gözlüğünü, saatini ve kıyafetlerini gördü. Giyindi ve evine doğru yol almaya başladı.
olaysız geçen gün sayısı: 0
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnziva || Bruce Banner // kısa hikaye.
Fanfiction❝ Stresten korunması gereken bir adam için cehennem gibi bir yer seçmişsin. ❞