FİNAL-Sence Geri Döndü Mü? / Kızımla Tanışın!

106 5 4
                                    

*Not:Son bölüm olduğu için genel anlatım, 3.tekil şahıs ağızıyla yazılacaktır.Final olduğu için neredeyse ağlayabilirim şuan!*

Bloody annesi hakkında hayranlık dolu düşünceler kurarken etraftaki tek ses Jack'in yediği böbreklerden sertçe koparılan et parçaları,kırılan kemiklerin takırtıları ve diş gıcırtılarıydı. Diane bıkkınlık dolu bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Jack?" "Ha?" "Diyorum da birkaç tanesini alsan da eve dönsek?" Jack ölü insanların böbreklerini toplayıp geldiğinde ellerinde yaklaşık on tane fasulye benzeri (W.T.F?) et parçası duruyordu. "Oha be! Amma aç gözlüsün ha!" "Bana kızma! Her gün katliam yapmıyorsun tamam mı? " "Ha benim yüzümden yani! Araftan geç döndüğümüz için özür dileriz beyefendi!" "İşte böyle o..." Jack daha lafını tamamlayamadan boğazına bir bıçak dayanmıştı. "Özür!" "Bir daha beni sinir etmeye kalkma ukala!" Eve döndükten yaklaşık yarım saat sonra Bloody'nin korktuğu mesele gündeme geldi. Okul! "Normal bir çocuk olmasını istiyorum tamam mı? Bizim gibi olduğu sürece başı tehlikede olacak." "Onu kendinden koruyamayız Die.Kendini korumayı öğrenmeli." "Ona söylemeyeceğiz! Konu burada kapandı.Ve ayrıca..." Diane durakladı. "Bloody! Ortaya çık." Bloody onları gizlice dinliyordu. Annesine giden hayranlığı gittikçe artan küçük kız şaşkın bir şekilde saklandığı yerden çıktı ve kendini koltuğa, babasının yanına attı. Babası biraz garipsemişti bu durumu. "Bizi dinlediğini biliyorum ve bunu yapmaktan vazgeç. Çok sinir bozucu." Küçük kız kafasını salladı ona kızacaklar mı diye düşünürken. "Okula gitmeni istiyorum. Andy ve küçük kız şaşkınlıklarını gizleyemeyip aynı anda bağırdı. "NE!!!" "Sakin olun şapşallar. O kadar zor birşey değil. Normal bir hayatı olmasını istiyorum." "Ama ann.." "Bu konuda ikinizden de tek bir kelime dahi istemiyorum!" dedi ve eseneyerek devam etti. " Seni 3. Sınıftan başlatacağım. Şanslı say kendini.2 yıl geç başlayacaksın." dedi ve merdivenlere yöneldi.

•••1HaftaSonra•••

Bay Sherlock Holmes sinirden delirmiş bir halde bir elinde gazeteye bakarken erkek kardeşi Mycroft'u aradı. Eli ekrandaki tuşlarda gezerken sinirden ve şaşkınlıktan titriyordu. "Hey Sher..." "Gazeteleri okudun mu Mycroft?" "Hayır. Ne oldu ki?" "Beş dakika sonra Crowds Kafe'de ol!" Ve hızlıca telefonu kapattı. (WTF? Taçlar kafe? niye öyle bi isim koyduğumu biliyorsam Arap olmiyim yakışmaz bana :D) Sherlock Kafe'de oturmuş ellerini masaya sabırsızlıkla vururken Mycroft içeriye girdi. "İki dakika on sekiz saniye elli salise geç kaldın." "Gerçekten saydın mı?" "Çok geç kaldın." "Sen de pijamalarınla gelmişsin?" Sherlock üzerini değiştirmediğini o sırada fark etti. Daha sonra Mycroft'Un önüne doğru itti gazeteyi.Mycroft bir sandalye çekip oturdu ve büyük bir karamsarlıkla gazeteyi okumaya başladı. "Sence geri döndü mü?" "O her zaman döner." "Ne yapacağız peki?" "Olay mahalline gideceğiz.Sonra da..." Devamını getirmedi. Mycroft , gözlerini Sherlock'Un üzerinde dolaştırdıktan sonra konuşmaya başladı."Bu kılıkta gelmeyeceksin. Değil mi?" "John'u almaya gideceğim. Ona ihtiyacımız olabilir." Sherlock büyük bir hızla Baker caddesindeki 221B'Nin önünde durdu. Kapıyı Bayan Hudson açtı. "Sherlock! Bana dışarıya böyle çıktığını söyleme sakın! Zaten hiç..." "Konuşmak için zamanım yok Bayan Hudson. John yukarıda mı?" "Evet." diye tısladı Bayan Hudson. Zaten ne kadar alışmışsa da yine de kırılıyordu onunla böyle konuşmalarına. John kapının sertçe açılmasıyla havaya sıçradı. "Hemen hazırlan gidiyoruz." "Nereye?" Sherlock bir anda tek bir hareketle John'Un bilgissayarını kapattı. "Ama blogumu tamamlamamıştım! Yeni bir dava mı var?" "Gazete hiç okumaz mısın sen John!" dedi Sherlock ve gazeteyi ona fırlattı. John gazeteyi okurken gözleri şaşkınlıkla büyüdü fakat daha konuşmasına fırsat kalmadan Sherlock odasına girmişti bile. İnerlerken de hiç konuşmadılar. O sırada yandaki kafeden aldığı ikinci gazeteyi korkuyla okuyan Bayan Hudson onlara seslenmeye çalıştı fakat Sherlock duymadı bile. "Sherlock canım, ablan için üzgü..." "Özür dileriz Bayan Hudson acelesi var da." John, Sherlock'Un yanına yetişti ve aksi aksi söylenmeye başladı. "Biraz nazik olsan ne olur sanki! " Yaklaşık 5 dakikalık sessizliği bozan yine John oldu. "Sence geri döndü mü?" "O her zaman döner." "Nasıl yani?" "O bir şeytan. Yani yarı şeytan." "Şaka yapıyorsun!" John,Sherlock'Un yüzündeki ciddiyeti görünce gülmeyi kesti. "Cehennemin kraliçesi." Kan rengine bürünmüş ve içerisinde garip bir hava bulunan bara girdiklerinde Mycroft onları bekliyordu. "Sen neden buradasın Mycroft? Bu işlerle ilgilenmediğini sanıyordum." "Söz konusu olan benim ablam,John." Yaklaşık yarım saatlik aramadan sonra John bir cesedin yanında durmuş diğerlerine sesleniyordu. "Sherlock... Buna baksanız iyi olun." O sırada Sherlock da cesedin elindeki kağıdı fark etti. 'Selam Sherlock! Cesetleri gömmeden bulman iyi olmuş! Aptal polisler bulamazdı sanırım! Elinin içine gömmek! Harika bir fikir.Değil mi? Ben kısaca açıklayayım,7 yıl önce öldüm ve birkaç hafta önce araftan döndüm. Hem de eminim şu anda Bloody kim? diyorsun. Kızım.Ve kesin şuan evime gelmeyi planlıyorsun! Müsaitim gelebilirsin! :3 -D.W. (Hayurdur? Doctor Who Sherlock'a mesaj mı yazmış! Harika! Tesadüfleri yerim ben yha)' "Zaten izin almayı planlamıyordum!" diye sinirle tısladı Sherlock. Mycroft ve Sherlock, John'u 221B'ye bırakıp ablalarını bir ziyaret etmeyi düşünüyorlardı.

•••GeceSaat01.00•••

"Hiç gelmeyeceğinizi düşünmeye başlamıştım!" Karanlığın ortasında bir yüz görünüyordu sadece.Diane'in gözleri canice bir parıltıyla parıldıyor,sırıtıyordu.Onu aydınlatan tek şey yarı açık kapıdan içeriye süzülün mayhoş ay ışığıydı. (felsefe mi yaptım şimdi ne? :D ) "Neden tekrar öldürmeye başladın! Canına mı susadın sen be! Ne demek bu şimdi!" "Vay vay!Sherlock sinirlendi.Bu çok eğlenceli! Cidden bir insanın (!) beni öldürebileceğini mi sandın? " Bir kahkaha atıp devam etti. "Beni hiçbir insan (!) öldüremez şapşal! Ayrıca o küçük eğlence de birnevi eğitim içindi." "Eğitim?" "Ah anlamazsınız." (yaşınız küçük!) (ya da) (o kanların akması, bana karşı gelmeleri... Anlayamazsınız ;) ) "Aklını mı kaçırdın sen be!" Diane bir anda Sherlock'un yanına gitti ve bıçağını boğazına dayadı. "Evet sanırım kaçırdım. Aklımı kaçırırken yanımdaydınız diye hatırlıyorum! " Korkutucu bir kahkaha attı. Mycroft şuandan hiçbirşeyden ablasından çok korkmadığını anladı. (Ben Drowned'in saçma sapan siyah beyaz resimleri ve Jeff'in eşek kafasına benzeyen çizimleri de dahildir. :D ) Diane gözünde büyüyen, kana karşı olan büyük açlıkla bıçağını havaya kaldırdı veee.... Yandaki ışık düğmesine sapladı. (ne bekliyodunuz? Sherlock'u öldürmesini mi? ( ,_,) içiniz fesat sizin abi) İkiside korku içinde nefes almaya çalışırken Diane katıla katıla gülüyordu. "Yine kandınız ezikler! Hala aynısınız!" Gülmekten gözlerinde biriken yaşları sildi. Mycroft korkuyla derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "M-mektupta...Kızım.. Ne demek oluyor?" "Ah Bloody mi? Yukarıda uyuyor." "Gerçekten bir kızın mı var yani?" Sherlock baya şaşırmıştı. "Evet ne oldu? Beyenemedin mi?" diye karşılık verdi Diane somurtarak. "Yeğenimiz mi oldu yani?" "Dur bi hemen sahiplenme lan! 7 yıldır neredeydiniz? Öldüğümü bile bilemeyecek kadar?" İkisininde nedenini asla anlayamayacağım bir şekilde yüzleri kızardı ve aynı anda bahane uydurdular fakat yerleri karıştırdılar. Mycroft "Davalar!" diye bağırırken Sherlock "Devlet işleri!" diye bağırdı. "O kadar salaksınız ki!" Diane, kardeşlerini sessizce yukarı çıkarttı. "Burada bekleyin." dedi göz kırparak ve kızının odasına girdi. Onu uyurken gördü. Ona göre bu o kadar harika bir manzaraydı ki. Andy ile tanışmadan önce bir kızı olacağını söyleseler onlara küfür eder ve kılıcına geçirirdi.Fakat karşısında duruyordu işte. Sherlock ve Mycroft sabaha kadar orada kaldılar. Sabah minik Bloody onları görünce çok şaşırdı. Sonuçta onları daha önce hiç görmemişti. Jeff ve Sherlock'un arasında ise ölümcül bakışlar vardı. Zaten küçüklükten beri hiç anlaşamamışlardı. Onlara bakarken Diane aklından geçirdi bunları. Onun kendi yaşamı sandığı yaşam aslında onun değildi. Onun asıl istediği yaşam değildi. Onun istediği her şey buradaydı. Daha ne isteyebilirdi ki?

•••GelecekKitapKonusu: Diane aradığı mutluluğu tam bulmuşken düşmanları istedikleri mutluluğu bulamadılar sanırım. "Sanki mutluluğum onların biryerlerine batıyor!" Bloody'nin yapacağı kahramanlıklar, kehanet, yeni yerler, yeni ve kkorkutucu hapishaneler , yeni düşmanlar Williams ailesinin peşini bırakmıyor! Tabi aileye bir üye daha ekleniyor! Eski düşmanına güvenebilir misin yeni düşmanını yenmek için? KARANLIĞIN ŞEYTAN KIZI 2. KİTAP= CEHENNEMİN MELEĞİ:BLOODY WİLLİAMS! Yakında çıkacak! (sınav haftam bitince çıkacak.Yalnız final bölümü evlat acısı gibi ha :D ağlıyacağım neredeyse. Üzgünüm hedefim daha uzun bölümdü ama. 50 bölümde okuyanlara,okuyacaklara, yorum yazmaktan gönder tuşu bozulan, vote tuşuna basamaktan mause'u bozulan herkese çok tişikkirlir <3 bini sizler var ettiniz fln :D neyse 2. Kitaba da beklerim ;) sağolun varolun!

CrowleyZerefJones***

KŞK1-Karanlığın Şeytan Kızı(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin