Jack odadan çıkmıştı ve kendimi ne zaman iyi hissedersem o zaman gidebileceğimi söylemişti. Yataktan kalkıp etrafa bir göz gezdiriyim dedim cam kenarına doğru yaklaştığımda Jack'i gördüm, üstü çıplak altında deriden yapılmış bir pantolon vardı kaslarını hayal bile edemiyorum yürüyen heykel gibiydi . Askerlerle antrenman yapıyordu ve kesinlikle çok yakışıklı gözüküyordu. Tanrım çok yakışıklıydı ...
Ben mest olmuş Jack'i izlerken kapı tıklatıldı ve ve karşımda Emma ! Elim ayağım titriyor gözlerim yuvalarından fırlatılmaya hazır olan roket gibi bekliyordu . Bana doğru yaklaştı ve sıkıca sarıldı 'Öleceğini sandım beni çok korkuttun ufaklık' dedi . Ben şok olmuş vaziyette ağzım beş karış açık karşımda duran ilahi bir güzelliğe sahip olan kadına bakıyordum. ' Emma sana hayranım hayran ' deyip kadının kucağına atladım ve birlikte yere düştük. Göğüslerimiz birbirine değiyor ve neredeyse az ileri gitsem öpüşmek üzereyiz. Emma kahkaha atarak ayağa kalktı ve beni duvara doğru yasladı " Tercihinin bu yönde olduğunu bilmiyordum " dedi ve çenemden tuttu! Kadın resmen beni öpecekti! "YO yok , hayır tabiki ben ben sadece sana hayranım " dedim sesim titriyordu ve aşırı panik olmuştum. Elflerin çoğu lezdi ve bazen bu gibi durumlarla karşılaşmak şaşırtıcı gelmiyordu.
Yanaklarım resmen elma gibi olmuştu çok utanmış ve heycanlanmıştım. Emma hemen kendini toplayıp bir kahkaha patlattı ve yarım saat boyunca güldü benim halime . Kadın resmen benimle dalga geçmiş hala da yüz ifademe gülmeye devam ediyordu. Kahkahalarının arasında tek söylediği "Sadece şakaydı hadi ama " deyip karnını tutup gülmeye devam ediyordu.
Emma'yi çok farklı hayal etmiştim aslında bu kadar yumuşak ve komik biri olduğunu hiç tahmin etmiyordum o gerçekten güçlü bir elfti. Çoğu erkekten bile güçlüydü gerçekten ve çoğu savaşlarda hep en ön saflarda yer alırdı, elinden kimse kurtulamazdı.Emma'nın gülmesi bitince ki sonunda bitmişti "Senin adın neydi?" Dedi bende mahcup bir şekilde "Julia" demiştim. Utanmam hala geçmemişti Bunu da Emma farketmiş olacak ki hemen koluma girip "Birşeyler yesek hiçte fena olmaz hani " dedi heyecanlı ses tonuyla şu halleriyle küçük bir kız çocuğunu andırıyor ve gülünce çok masum gözüküyordu. Dünden beri hiç bişey yememiştim karnımın gurultusu neredeyse tüm kraliyet sarayında duyulacaktı. "Öncelikle o kadar açım ki anlatamam, seni bile yiyebilirim " dediğimde Emma kahkaha attı ve "Salak Jack sana yemek getirmedi demi tam tahmin ettiğim gibi benim abim bir ayı" dedi gülerek. Aman Tanrım! Abim mi dedi ne dedi ! "Jack senin abin mi ? İnanamıyorum neden düello yaptınız o zaman ? Tanrım bir çocuk ölecekti siz delirdiniz mi ! " dedim ve Emma pişman bir ifadeyle bakışlarını yere çevirdi üzgün olduğu her halinden belli oluyordu. "Özür dilerim aslında böyle olsun istemedim hep buz suratlı abim yüzümden, benimle iddiaya girdi ve kazanan her istediğini yaptıracaktı. " dedi . Bunu duyunca iki küçük çocuğun kavgası gözümün önüne geldi ve hafif tebessüm ettim . " Neyse olan oldu artık çocuğa birşey olmadı ya benim için bu en güzeli "dedim . Biz böyle sohbet ede ede yemekhaneye gelmiştik. Emma'yi gören herkes dizinin üstüne eğiliyor selam verip geçiyordu. Neydi bu kadın böyle ilah gibi birseydi. Emma dan korktukları çok belliydi ama eminim içini bilseler bu durum böyle olmazdı. Ahşap masa sandalyeler vardı ve içeri savaşçı doluydu . Oturacak bir tane bile yer yoktu Emma'yi gören herkes ayağa kalkıp oturdukları yerleri boşalttılar. Emma için oturacak yer veriyorlardı yani. Fazla gerilere gitmeden ön masalardan birine geçip oturduk . Emma elini kaldırıp işaret yaptı ve beş dakika sonra masa dolup taştı. Böyle güzel yemek yemeyeli uzun zaman olmuştu hiç nefes almadan tüm masayı silip süpürdüm . Ben yemeğe dalıp giderken Jack çoktan gelmiş karşıma oturmuş ve ben onu farketmemişim. Tanrım beni obur bir kadın sanacaktı! Başımı kaldırdığım da Jack tebessüm ediyordu ve Emma bunu farkedince Jack ı sürekli dürtüklemeye başladı. Emma "Seni gülerken görmek ne büyük bir şeref buzul prensimiz" deyip kahkaha atmıştı. Jack "Nasıl oldun Julia? Şimdi daha iyimisin? " Bu soruları sorarken yüzünde endişe vardı ve bu durum beni nedense mutlu etmişti. "Gayet iyiyim şuan teşekkür ederim sorduğun için " dedim mahcup bir ifadeyle yüzümün kızardığına adım gibi emindim ve Emma bunu farketmiş olacakki hemen kas göz yapmaya başladı. Bu kadın gerçekten manyaktı ve oldukça eğlenceli. ..
Biz elflerin meşhur şarabını içerken bir anda "gong!!!!!" Sesi çaldı. Herkes apar topar ayaklandı bahçeye koşmaya başladılar Emma "Sakın bir yere ayrılma Julia ! Burada bizi bekle dışarıya çıkmak yok ! Dedi ve bunu bağırarak söyledi koşarak oda çıkıp gitti Jack gibi . Yanımdan geçenlere kulak misafiri oldum hemen "goblinler geliyor !" Buda neydi şimdi bu savaş biteli asırlar olmuştu. Goblinlerin burda işi neydi!
Meraklı Julia durur mu hemen bahçeye indim bende gökyüzüne bakmamla şok geçirdim. Bir kızıl ejder ender bulunanlardan türünün tükendiğini sanıyordum ki bu manzarayı görene kadar. Ejder yavaşça süzülerek indi bahçeye , askerlerin elinde büyü topları hazır bekliyor . Kızıl ejderin üstünden bir goblin indi ve bağırarak "Benim kaleme gelip benim taşımı neden aldınız! " Diye bağırmaya başladı. Tacından da anlaşıldığı üzere bu kraldı ve sinirli bir kral olduğu kesindi gözlerinden alev fışkıracaktı neredeyse...Jack öne fırlayıp "Senin taşını neden alalım! Bu ne cüret! Buraya gelme cesaretini nereden buluyorsun sen !"
Goblin iyice sinirlendi ve hırlayarak konuşmaya başladı "Büyülü ayna gösterdi taşımızı alan bir elfti gördük bunu aynada " dedi ve yanındaki gobline işaret edip aynayı istedi .
Jack büyülü aynaya dikkatlice baktı baktı baktı ve "Marcus dikkatli bak bu bir elf değil bu bir orman cadısı büyüyle kendini gizlemiş " dedi Jack Marcus 'a . Marcus ta dikkatlice bakınca anladı ki bu bir elf değildi. O sinirle dikkatli bakmamış direk görkemli ejderiyle buralara kadar gelmişti. Marcus "Ben,ben çok özür dilerim " diyerek selamını verdi bay goblin.Bir anda kızıl ejder sağını solunu koklamaya başladı ve benimle göz göze geldi . Beni gördüğü an üzerime doğru gelmeye başladı. Tanrım kalbim duracaktı nerdeyse! Ejderle tam olarak burun burunaydık. Nefes alıp verdikçe benim saçlarım uçuşuyordu. Elimde ayağım titremeye başladı ve kıpırdayamıyordum. Elimi ejderin yüzüne doğru götürdüm onunla konuşmak istiyordum ki bendeki bu cesaret nereden geldi bilmiyorum yaptığım tamamen çılgınlıktı. Eğer onu kızdırırsam beni yakıp küle çevirirdi. "Selam "dedim zihnine girince . Ejder "Senin de ejderin var mı.? " dedi "Evet var daha çok küçük ama cinsini bilmiyorum henüz çok geç büyüyor " dedim. Kızıl ejderin gözlerinden yaş geldi ve "O benim , benim yumurtam ve benim yıllardır aradığım yavrum " dedi . Ben Bunun üzerine kısa bir şok geçirmiş aynı anda hüznü yaşarken acaba ejder bana birşey yapar mı korkusu sarmıştı . "Ben bunu bilmiyordum yoldan yabancı bir keşişten aldım ve yıllardır benimle birlikte " dedim Ejderin gözlerindeki mutluluk okunuyordu ." Zihinlerimizi birbirine bağla Julia kısa zamanda geleceğim " dedi bende tebessüm ederek "Bekliyor olacağız "dedim . Ejder boynunu bana sürtündü ve "Sen çok özelsin yakında bunu anlarsın, daha çok karşılayacağız artık hoscakal " dedi ve Marcus ' u sırtına alarak mor gökyüzünde kayboldu .....
Marcus 💜
Yorumlarınızı bekliyorum lütfen destek verin 😍💜😁