Nihayet Selena telefonunu açtı.Açtığı anda sanki 40 yıl önce kaybettiğim babamı bulmuş gibi heyecanlı, bir o kadarda meraklı ve huzursuzdum.
-Alo, Selena??
-Katheryn, na-nasılsın?
-Sesi üşümüş geliyordu-
-Beni boşver sen.Bu hal ne neden evde yoksun onu söyle hemen.
-Yüz yüze konuşsak olmaz mı?
-Nerde buluşalım?
-Bizim mekanda.
Bu soğukta beni dışarı çıkartabilecek tek güç Selena.Montumu aldığım gibi dışarı çıktım.Bu arada bizim mekan dediğimiz yer okulun spor salonu, biz spor klübünde olduğumuz için haftasonlarıda gidebiliyoruz.Orda ne maçlar yaptmıştııık.Asla unutmam.Neyse, yolda yürürken hiç rahat değildim hemde hiç.Kesin bu işin içinde bi iş var.
Geldiğimde ordaydı ve ağlıyordu kapıdan girdiğimi görür görmez yanıma geldi.Bana sarıldı.Bütün o dertlerim sıkıntılarım bir anda kalkıvermişti.Kısık bir sesle "Taşınıyoruz" dedi.
-Ne?Selena hayır.
-Katheryn çok çok üzgünüm.Eve yerleştik bile bizde yarın ilk uçakla gidiyoruz.
-Sadece ağlamıştım.Kötü birşeyler olacağını biliyordum zaten.Üşümüş gibi konuşmasından belliydi eşyasız bi evde olduğu.-
-Hafif bir tebessümle son bir maça ne dersin? dedi.
Bende bir tebessümle kafamı sallayarak karşılık verdim.
Kapışmaya başlamıştık.İlk defa bu kadar eğlenmiştik.Yüzümüzden gülümsemeler eksilmiyordu.Keşke hep böyle olsak keşke hiç gitmese.
Maçı 3-2 yenmişti.Olsun, yeterki o yensin.O anda boynuna atıldım yine yine ve yine ağladık.Spor salonunda resim çekildik.Ve bu günümüzü harika geçirmeye karar verdik.Önce sinemaya gittik.Frozen ve Köfte Yağmuru 2 arasında kaldık, İkimizde animasyon filmlerine bayılırız.
Frozen kardeşlik filmi olduğu için onu seçtik.16:00 seansına girecektik ve girmeden önce pizza yedik.
(Film Çıkışı)
Sanki bir kez ayrılsak herşey bitecekmiş gibi sarılarak yürüyorduk.Bir of çekerek;
-Gitmesen olmaz mı? dedim.
-Keşke...
dedi ve biraz yürüdükten sonra "Niye boş boş dolaşıyoruz" dedi tatlı ve minik bir tebessümle.
-Bilmem
-Birşeyler yapıcaktık hani.
-Dalmışım.
-Peki, ne yapalım?
-Parti verelim.
-Nee ??
-Parti, bildiğimiz parti, senin için.Sonsuza kadar hatırlayacağıız anılardan biri ve boş boş durmaktan iyidir değil mi?
Saat 6 buçuktu ve hemen benim evime gittik.Biraz süsledikten sonra en yakın arkadaşlarımızı çağırdık.Hemen hemen çağırdığımız herkes gelmişti.Selena hem mutluymuş gibi görünmeye çalışıyordu hemde yorgunluğunu gizlemeye.Gerçekten ama gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum.Hiç kimsem yokmuş gibi hissediyorum kendimi.Ne aile, ne arkadaşım yokmuş gibi...
Ben düşüncelere dalmışken Selena o kalabalığın içinden bana doğru geliyordu.Artık mutlu olmaya çalışmaktan yorulmuşçasına ağlamaya başladı.Ona sımsıkı sarıldım.Bir hıçkırık sesi geldi.Bir hıçkırık daha ve bir daha.Onunla beraber bende ağlamaya başlamıştım.Bir yandan ağlamamı durdurmaya bir yandanda konuyu değiştirmek için bir bahane bulmaya çalışıyordum.Soluk bir sesle;
-Biz yine görüşeceğiz Selly, sadece.Sadece sarılamayacağız.dedim.
Cevap vermedi ve bu sefer bana daha sıkı sarıldı."Sadece sarılamamak" dediğimde ciddi değildim o en kötüsüydü.Sevdiğine sarılamamak...
-Hadi ama lütfen kendini toparla Sel, herkesin bizi böyle görmesini istemezsin değil mi?
Bendne yavaşça ayrılarak gözyaşlarını silmeye çalışıyordu.Ağlıyor, durduruyor ve tekrar ağlıyordu.Dayanamayıp yerimden bir hışım kalkarak en sevdiğimiz ve en hareketli şarkıyı açtım ve hemen ona yöneldim.Bileğinden tutarak onu partinin tam ortasına çektim, böylece herkesin ağladığını görmesiden utanır ve dans etmeye başlar diye düşündüm.
O ise kaçıp banyoya girdi, arkasından koştum ve kapıyı açmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This Is My Life
ChickLit"Seni seviyor olmalı, bunları yaptığına göre." dedi uzaklara dalarak.Sadece sıcak kanlı davranıyordu ve korumacı içgüdüsü vardı. "Hayır, sadece biraz korumacı davranıyor" dedim umursamıyormuş gibi. "Sence her şeye sinirlenen ve kavga eden birinin ko...