06.00 biyolojik saatim yine beni yanıltmadı. En fazla 4 saatlik bir uykuydu bu. Normalde 1'de uykusu gelen ben 2' de bile kendimi zorlayarak uyuttum. Sanırım heyecan.
Üstümdeki örtüyü tek hamlede attım ve yataktan fırladım. " Daha fazla bu yatakta durursam heyecandan öleceğim." diye içimden söyleniyordum. Her ne kadar uzmanlar tarafından sınav sabahının önemi ve yapılması gerekenler hakkında verilen tavsiyelere sinir olsamda şimdilik ılık duş fikri hiç de fena durmuyordu.
Banyoya giderken ikizim Kerem'in odasına baktım. Uyuyup uyumadığı belli değildi, sadece yatakta dönüyordu. Banyo kapısını araladım. Tam karşımda lavabo ve ayna duruyordu. Tipimse cidden komikti. Saçlarım şampuan reklamlarındaki ümitsiz kadınların güçsüz saçlarını aratmıyordu. Zaten stres, vakit ayıramama gibi sebeplerden saçlarım çok doğal hali dışına çıkmazdı. Aynada kendimle bakışırken pat diye arkamdan biri çıktı.
"Aaaayy!"Bağırmamla Kerem en pislik kahkahalarından birini atmaya başladı.
"Ya seni pislik sabah sabah yaptığın şeye bak!"
"Sınav sabahı ayna karşısı hayalleri. Sahne 1. Çekim 1. Motor!"Ah yine o saçma esprilerden biri geldi. Ona en alaycı bakışlarımdan birini attım.
"Of cidden çok komik (!)"O sırada annemin aşağıdan sesi duyuldu.
"Ceren hadi kalk kızım. Bak geç kalırsın."
"Ben zaten kalktım anne."Ve anlamış oldum ki bu saatte tek kalkan ben değilim. Kerem hala arkamda duruyordu.
" Kerem çıkar mısın? Duş alıcam."
"Oo Ceren hanım hani sınav öncesi bilmem neleri saçmalıktı?"
"Hayır benim bahsetmek istediğim.. Of ben sana şimdi niye açıklama yapıyorum ki. Hadi çık."---
Üstümü giydikten sonra giriş belgeme baktım. CEREN GÜRAL... GALATASARAY LİSESİ.. SINAV YERİ:KABATAŞ ERKEK LİSESİ SALON NO:16 SIRA NO:4
Kerem'in odasına gittim. Her zaman giydiği eşofman altını ve Rana'nın aldığı t-shirt ü giymişti.Rana bizim okuldan ve siteden arkadaşımız. Ben kendimi bildim bileli hep sıkı dostumdu.
Kerem bana baştan ayağa bir baktı.
"Sınav için fazla şık değil mi?"
"Sınav sonrası kızlarla buluşmak için ideal."Kerem tek kaşını kaldırarak konuşmaya devam etti.
"Ha yani sen sınavı atlattın da sonrasında buluşması kaldı."Of bu çocuk gerçekten beni delirtecek.
"Sınava hangi kıyafetle girdiğimin pek bi etkisi var mı? Ne çalıştıysam o. Tamam yani rahat falan da olması gerekir ama böyle de iyiyim."Omuzlarını silkti.
"İyi sen bilirsin."
---
Kahvaltıda annem ve babam bizden iyi başarı bekledikleriyle ilgili kısa ama etkili konuşmalar yaptılar. Sofradan kalkmaya hazırlanırken babamın telefonu çalmaya başladı-her zamanki gibi-.
"Özür dilerim. Buna bakmam gerek."Babam sofradan kalktıktan sonra bizde kalktık. Annem sofrayı toparlarken ona biraz yardım ettim. Keremse cam kenarındaki tekli koltuğa geçmiş düşünüyordu. Babamın konuşması henüz bitmişti. Aceleci tavırla mutfağa girdi.
"Üzgünüm çocuklar sınava sizi bırakamayacağım. Önemli misafirlerim gelecek. Ama size çok güveniyorum ve sizin bunu boşa çıkarmayacağınızdan şüphem yok."Kerem'de benim gibi bu alışılmış baskı dolu cümlenin altında ezilmiş gibiydi. Onun tepki vermediğini gördüğümde cevap verme gereği hissettim.
"Tamam baba sorun değil. Güvenin için teşekkür ederiz."Babam bizi öptü ve bol şans dileyerek evden çıktı.
Sınava giderken annem aynı tembihleri 100er kez verdi. Artık dayanamadım.
"Anne tamam. Aynı şeyleri söyleyerek daha çok kafamı karıştırıyorsun."Annem "İyi tamam" derken Kerem bana teşekkür bakışlarını yolluyordu. Sahi Kerem kahvaltıdan beri hiç konuşmuyordu. Çok heyecandan mı yoksa kafasını kurcalayan başka bir şeyden mi ayırt edemedim.Tek bildiğim bu halinin çok sıkıcı olduğuydu.
---
İğrenç İstanbul trafiğinin verdiği sersemlikle arabadan indim. Anneme ve Kerem'e bir şey demeden sadece el sallamakla yetindim. Annem ise çok mana çıkabilecek ama üzerinde durmadığım bakışlar atıyordu. Kerem samimi gülüşünü yolladı. Kerem'in gireceği okula doğru harekete geçtiklerinde bende yüzümü Kabataş Lisesi'ne çevirdim. Derin bir of çekip sınıfımı bulmak için okula girdim. 16 nolu sınıfı ararken içimden sıramın cam kenarı olması dilekleğimi geçiriyordum. Tabi boğaz kenarının sınav esnasında bir önemi olmayabilir belki ama şu an için içimden sadece bunun olmasını dilemek geçiyordu. "16" yazısını gördüğümde o tarafa doğru hızlı adımlar attım. Etrafımdaki herkes benim gibi bir arayış ve telaş içindeydi. Sınıfa girdiğimde acı gerçekle yüzleştim. 4 nolu sıra duvar kenarındaydı. Saatimi ve telefonumu öğretmen masasına bırakıp sırama kötü bir bakış attım. Yerime oturup gözetmenlerden birinin bilgilendirme yapmasını dinledikten sonra ikinci acı gerçek vakit kaybetmeksizin geldi.
"Evet zil çaldığına göre başlayabilirsiniz"---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daha Fazla Hayat
Teen FictionBiz insanlar hep daha fazlasını istedik. Daha fazla başarı. Daha fazla mutluluk. Daha fazla aşk. Daha fazla şöhret. Daha fazla zevk. Aslında esas istediğimiz tek bir şey vardı. Daha Fazla Hayat. Tüm hakları saklıdır. ©