CYBORG: İnsanlığın Yükselişi

Bölüm 7

Sanal dünyada her şey yolunda görünüyordu. Peki ya gerçek dünyada durum nasıldı? Durum olduğundan daha kötüydü. Dünya bir çöplük yığınına dönüşmüştü. Ölen insanların cesetleri yol üzerinde ya da yıkılmış evlerin içinde duruyordu. Cesetlerin kokusu tüm dünyayı sarmıştı. Yollar ve köprüler bozuk, binalar yıkılmış, çürümüş insan ve hayvan cesetleri ise her yere dağılmıştı. Yaşanılanlar bir zombi filminden farksızdı. Tüm bu olanlar nasıl düzeltilecekti? İşte bu kafa kurcalayan sorulardan bir tanesiydi ve en önemli olanıydı.

Bir an önce sanal dünyada yaşayan insanları gerçek dünyaya aktararak bu durumun düzeltilmesi gerekiyordu. Ancak tüm bu olanları düzeltmek için bu kadar insan sayısı yeterli miydi? Yeterli olsa bile bu insanlar hiçbir şey olmamış gibi davranamazlardı. Sokaklarda ölen insanların cesetlerini gördüklerinde her şeyi sorgulamaya başlayacaklardı. Fakat o kadar soruyu cevaplamak için zaman yoktu.

Bu yüzden profesör tüm bu olan bitenleri kafasında toparlayarak diğer meslektaşlarına da anlatmaya başladı. Bunun için gece gündüz çalıştılar. Bu sorunları çözüme kavuşturmak için sürekli bir uğraş halindeydiler. Sonunda bir fikir buldular. İnsanları yarı robot yarı insan haline getireceklerdi. Böylece insanlar bu durum karşısında sadece duygusal değil aynı zamanda rasyonelde düşüneceklerdi ve onlara verilen görev neyse anında onu sorgulamadan yerine getireceklerdi.

Aradan belli bir zaman geçti. Sanal dünyada bulunan insanlara yapmış oldukları bir sıvı enjekte ediyorlardı. İlk olarak aralarından birkaç kişi seçerek sadece onlara uygulamışlardı. Daha sonradan sonuç olumlu olunca diğer insanlara da uygulandı. Artık sanal dünyada yaşayanların hepsi yarı insan yarı robot şeklindeydi. Bu dış görünüşlerinden de anlaşılıyordu. İnsanların duygu ve düşünceleri yani insani tarafları halen daha aktifti. İnsanlar hislerini ve duygularını kaybetmemişti. Sadece vücutlarına zor durumlar karşısında dahi rasyonel bir şekilde düşünmelerini sağlayacak bir sıvı enjekte etmişlerdi. Bu durumda onları daha güçlü bir hale getiriyordu.