Bölüm 1

417 14 1
                                    

Yiğit

Sebebini bilemediğim bir sıkıntı bulutu yeniden üzerime çöreklenmeye başlamıştı. Huzursuzluğum anbean çoğalıyordu.

Her şey yolundaydı. Hayatıma anlam katacak perimi bir kız kardeşimin düğününe davetsiz misafir olarak gelmiş, beni benlikten çıkarıp ona koşulsuz âşık olmama neden olmuştu. Sırlarıyla girmişti hayatıma. Kendince çözümsüzdü. Ama gerçekleri göstermek, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ona göstermiş, ikna kabiliyetimi konuşturarak ikna etmeyi başarmıştım. Güneş nişanlısından ayrılıp geçmişin hesabını sormaya İzmir'e gelmişti.

Ben ise ailemin inandıkları değerlere inat, evlenme sıramı aşık olan kız kardeşime vermiştim. Tüm ailemi karşıma almıştım bunu yaparken. Benim evlenmek istemememe şüpheyle bakıyorlardı. Sağlık kusurum olduğuna veya cesaretsiz olduğumu düşünmeye başlamışlardı. Onları suçlayamazdım. Aile kızı olmayan kadınlarla uzun sürmeyen birlikteliklerimin hiçbirini aileme yansıtmamıştım. Aile kızlarına ise aklımda evlilik fikri olmadığı için ailemin evlendirme teşebbüslerini bir şekilde bertaraf ediyordum.

Ailemin yalvarışlarına Allah hemen yanıt vermişti. Güneşimi, hayatıma güneş gibi giren Perimi bana kendi ayaklarıyla getirtmişti. Aşkla, gerçek aşkla onun güzelden de öte yüzünü gördüğümde tanışmıştım.

Tüm etkileme tatbiklerimi bir şekilde bertaraf ediyor, tüm yaklaşma teşebbüslerimi öteleyip duruyordu. Sırrını öğrendiğimde ise büyük şoku ben yaşamıştım. Nişanlıydı. Daha doğrusu öldüğünü sandığı babasının hayatta olduğunu düğününe çok kısa bir zaman kala öğrendiğinden dolayı nişanlısına ve ailesine evlilik dışı doğmuş birinin lekesini sürmeyeceğini düşünüp nişanlısını, onu yetiştiren anneannesini geride bırakıp geçmişin öfkesini kusmak için İzmir'e gelmişti.

Magazin haberlerini süsleyen bir aktörle nişanlıydı ve haliyle her yaptıkları olay oluyordu. Nişanlısından ayrılmasını ise başka bir erkek ve hamileliği lafını ortaya atarak ortalığı yangın yerine çevirmişlerdi magazinciler. Güneş'in o haberleri izlerken ki ifadesini ölsem unutmayacaktım. Nasıl üzüldüğünü, nasıl yıkıldığını, nasıl çaresizce kıvrandığını, nasıl öfkeyle ateş topuna döndüğünü anbean izlemiştim. Benim şok geçirmem onda yanlış izlenim yaratmış, arkasına bile bakmadan çekip gitmesine neden olacaktı. Allahtan son anda şoktan sıyrılmıştım. Ona her şeyi çabucak unutması için huzur sığınağına götürmüştüm. Orada karar vermiştim onunla evlenmeyi. Sonu her ne olursa olsun onunla evlenecektim.

Tabi bu kararı alırken ailemin yaptırımlarıyla karşılaşacağımı bilmiyordum. Benden, eskide kalmış, unutulmaya yüz tutmuş adetleri yapmam koşuluyla boyun eğmişlerdi. Elbette ben de Güneş'e bu güzel adetleri tattırmayı istiyordum. Ama bunların içinde bekâret işareti yoktu! Bunu Güneş'e izah edecek cesaretim hiç yoktu! Güneş'e bunları yaşatırken utandırmayı asla istemiyordum. Ama Zeynep'ten, Güneş'in kuzeninden aldığım referansa göre bir tehlike yok gibiydi.

Düğünümüz için hiçbir pürüz kalmamış gibiydi. Güneş, adetlerimize çabuk adapte olacak gibi görünüyordu. Peki, beni huzursuz eden neydi? Güneş'le tanışmadan bir gece önceki rüyamdan itibaren zaman zaman beni esir alan huzursuzluk şu anda da yine benimle beraberdi.

Efsaneler... Yoksa hurafeler mi demeliydim? Beni huzursuz eden sebebin altında bu efsaneler mi yatıyordu. Peki, Karadeniz'in ve Dağ'ın aşklarını kıskanıp üzerini karartan kıskanç ve fesat bulutlarken Güneş ile benim aşkımı kıskanan kara bulut kimdi?

Bu duygumu yenmek için sesini duymaya ihtiyacım vardı. Güneş'i aramaya karar verdim. Sesini duyduğumda tepemdeki kara bulutlardan kurtulacağıma emindim.

Güneş Karadeniz'den Doğar ll / Karadeniz Güneşi &Oropa Gurişa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin