Bu gün mağazanın satış yapılan bölümünde eleman eksiği olduğu için patronum tarafından burada çalışmak üzere görevlendirilmiştim. Öğlene kadar gelen müşterilerle ilgilenip, çenemi de kafamı da oldukça yormuştum. Her ne kadar bu iş kafa dağıtmakta yardımcı olsada Asaf'ın dünkü hâli bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Onun böyle boynu bükük kalması kanıma dokunuyordu fakat, yapabileceğim bir şey yoktu. Kardeşimin durumunun bir tedavisi yoktu. Bana seslenen Meryemle bakışlarımı yerden çekip ona döndüm.
"İki saattir sana sesleniyorum kızım duymuyor musun? Hadi yemek vakti."dedi. Dalgınca başımı sallayıp onu takip ettim. Öğle yemeğine iki grup şeklinde çıkıyorduk. İlk bir grup yiyor daha sonra diğer grup yiyordu. Böylelikle mağaza da boş kalmamış oluyordu.
Arka tarafa geçip hazırlanmış yemek masasına selam vererek oturdum. Zaman kaybetmeden 'Besmele'çekerek yemeğe başladım. Karnımı doyurup 'Elhamdülillah'diyerek masadan kalktım.
"Elinize sağlık."diyerek arkamı döndüm ve mutfaktan çıktım.
Tekrar mağazanın satış kısmına geçip yeni gelen bir müşteriyle ilgilenmeye başladım.
*****
Mesai saatinin bitmesine kısa bir zaman kala mağaza oldukça tenhalaşmış, bizde boş olduğumuz için Meryemle sohbet etmeye başlamıştık. O sırada telefonum çalınca telefonu cebimden çıkartıp ekranda yazan yazıya baktım ve Meryemden müsaade isteyerek telefonu cevapladım.
"Efendim Anne?"dedim. Kısa bir selam ve hâl hatır faslından sonra annem sakince konuşmaya başladı.
"Kızım, ben sana söylemeyi unutmuşum. Elektrik faturasının yarın son günü. Paran varsa yatırır mısın?"diye sordu. Cüzdanımı açıp önce faturaya baktım ve sonra da cüzdanıma. Sıkıntıyla bir nefes alıp annemi onaylayarak veda ettim ve telefonu kapattım. Çok şükür faturayı yatıracak kadar param vardı ama, bu ayı bu parayla çıkartmamız oldukça zordu. Ben cüzdanıma bakıp kara kara düşünürken koluma dokunan elle sıçradım.
Koluma dokunan Meryem;
"Bir sıkıntı mı var?"diye sordu. Başımı iki yana salladım.
"Her zamanki durumlar işte."diyerek cevapladım. Meryemle çok fazla maddi konulardan konuşmasak da az çok bir birimizin hâlini anlıyorduk.
Her zaman ki gibi beni anlayarak usulca başını salladı. Daha fazla düşünmek istemesem de olmuyordu.
Babam vefat etmeden önce hiç para sıkıntısı çekmedik diyemezdim ama şu anki duruma göre oldukça rahattık. Babam elinden geldiğince çabalar ve bize sıkıntılılarını yansıtmazdı. Babam akciğer kanserinden vefat ettiğinde ise hayatımız tamamen değişmiş ve her şey benim ve annemin üzerine binmişti. Babam vefat ettiği sıralarda ben liseye gittiğim için annem çalışmak zorunda kalmıştı. O sıralar annem eve yorgun argın geliyor ve gelir gelmez uyuyordu. Çalıştığı süre boyunca o kadar bitkindi ki daha fazla dayanamayıp ben çalışmaya karar vermiştim. Babamın kanser'e yakalanıp ellerimizden kayıp gittiği gibi, annemin de gitmesinden ölesiye korkuyordum. Çalışmaya karar verdiğim gün hayatımda ilk defa anneme sesimi yükseltmiş ve onu ikna etmiştim.
Ertesi gün zor bela bir kafede part time iş bulmuştum.Böyle böyle iki yılı geçirmiş ve lise bitince de burada çalışmaya başlamıştım. Buradaki maaşım daha iyiydi ve çok şükür evi geçindirebiliyordum.
Meryemin sesiyle düşüncelerime ara verip ona döndüm.
"Elif, dün bir arkadaşım aradı ve tek günlük bir iş bulduğunu söyledi. Bir kaç kişiye ihtiyaçları varmış. Ben akşam oraya gideceğim sende gel istersen."dedi. Derin bir nefes alıp kaşlarımı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Sana Tutsak
SpiritualHani insan birisini sevmek ister, çok dener ama bir türlü kalbini istediği gibi şekillendiremez. O uslanmaz kalp, gider en olmadık kişiye atar. Sen bıkmadan, usanmadan ondan nefret etmeye çalışırsın ama kalbin yine onu görünce hızlanır. İstediğin...