Telefonumdan gelen bildirim sesiyle çalıştırdığım makineyi durdurup elimi elbisemin cebine attım ve telefonu çıkardım.Mesai saatleri içerisinde olduğumuz için vakit kaybetmeden ekranı açtım ve bir hatırlatmayla karşılaştım. Üzerine tıklayıp telefonumun şifresini girdim.
'Asaf'ın kontrol günü. Sakın unutma!'
Yazısını gördüğümde derince iç çektim. Tamamen aklımdan çıkmıştı ve bu hatırlatmayı telefonuma kaydetmeseydim kesinlikle kontrol gününü geçirirdik. Bir kez daha işimi sağlama almayı sevdiğime şükür ettim.
Tam tekrar işe koyulacaktım ki yanımda dalgınca elindeki kumaşla uğraşan Meryem'i farkettim. Oldukça solgun görünüyordu. Şuan rahat rahat konuşamayacağımızı düşünerek onunla konuşmayı çıkışa erteledim.
Mesaim bitmişti ve bende oldukça yorulmuştum. Yarın Asaf'ı kontrole götürmek için patronumdan izin aldım. Askıdan kabanımı alıp üzerime geçirdim ve çantamı da alarak mağazanın imalat bölümünden çıktım. Meryemi çoktan hazırlanmış şekilde kapıda beklerken gördüğümde mağazadan çıktık ve durağa doğru yürümeye başladık.
Derin bir nefes alıp konuştum.
"Sorun neyse anlat hadi."diye mırıldandım. Meryem bana kaçamak bir bakış atıp önüne döndü ve konuşmaya başladı.
"Sorun babam, biliyorsun çalışmıyor..."dediğinde bildiğimi belli ederek başımı onaylarcasına salladım. Meryemin babası biraz değişik bir babaydı. Her baba gibi evini geçindirmek için uğraşmıyor, tabiri caiz'se karısının ve kızının parasını yiyordu. Bunun için de tek mazereti tembelliğiydi. Ben beynimde Meryemin babasıyla tartışırken o konuşmaya devam etti.
"Artık çalışmadığı gibi birde huzursuzluk çıkartmaya başladı. Hem boş boş oturuyor, hemde annem ve benim eve getirdiğimiz paraya burun kıvırıyor. Annem, o elalem'in evini temizlerken babamın evde yatması zoruma gidiyor. Üstelik annem bütün bunlar çok normalmiş gibi davranıyor. İnanabiliyor musun ben babama kızınca onu savunuyor bana."diye yakardı. İçim kızgınlıkla dolsa da fitili daha da ateşlememek için sakin kalmaya çalıştım.
"Sabret ve Allah'a sığın Meryem. O her şeyin en iyisini bilendir."diye fısıldadım. Gözlerimin içine minnetle bakıp gülümsedi burukça.
Bizim öyle süslü teselli cümlelerimiz yoktu. Öyle yakında davranamzdık biz. Bir birimize bir kaç cümle söyler rahatlatmaya çalışırdık. Bir birimizin aile meselelerine pek fazla müdahale etmezdik. En iyisi buydu benim için çünkü, derdimi öyle kolay dökemezdim.
Kısa bir süre daha yürüdükten sonra Meryem'le vedalaşarak kendi evime geldim. Annemin yemek hazırladığını görünce odama gidip üzerimi değiştirdim ve Asaf'la kısa bir sohbet ederek mutfağa gittim. Annem çoktan yemekleri hazırlamış ve salata malzemesini yıkıyordu.
"Anne sen git içeri otur zaten her şeyi hazırlamışsın. Salatayı da ben yapayım."dedim. Annem yorgunca gülümsedi ve yanağıma derin bir öpücük kondurdu.
"Sende akşama kadar iştesin yavrum, yoruluyorsun. Asıl sen git de biraz dinlen."dediğinde kollarımla onu sarıp başına eşarbının üzerinden bir öpücük kondurdum.
"Yorma beni Gülsüm sultan, hadi."deyip geri dönerek salatayı yapmaya başladım.
Sofra hazır olduğunda annemi çağırıp Asaf'ı da alarak sofraya getirdim. Güzel bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yerken boğazımı temizleyerek dikkatlerini üzerime çektim.
"Anne yarın Asaf'ın kontrolü var. Ben Leyla hanımdan öğlene kadar izin aldım. Haberin olsun."dedim. Asaf durgunlaşırken annem derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Sana Tutsak
SpiritualHani insan birisini sevmek ister, çok dener ama bir türlü kalbini istediği gibi şekillendiremez. O uslanmaz kalp, gider en olmadık kişiye atar. Sen bıkmadan, usanmadan ondan nefret etmeye çalışırsın ama kalbin yine onu görünce hızlanır. İstediğin...