'' Sakın bunu Josh'a gösterme. Alerjisi var, nöbet geçiriyor.'' diye fısıldadı Valerie. Gözlerimin içine böyle bakması beni ürkütüyordu.
'' Biliyorum Valerie, rüyamda her şeyi gördüm. Neyse, sen görmedin, duymadın, bilmiyorsun tamam mı? Bu sadece saçma bir rüya.''
'' Tamam, aptal bir rüya sadece. Babaannem hep rüyaların gerçekleşebileceğini söylerdi de inanmazdım. Ne yani, sende medyum kanı mı var? '' diye dalga geçti.
'' Saçmalama Valerie. Herneyse. Bugün nereye gitmeyi planlıyoruz? '' diye sordum. O sırada karnımın guruldadığını hissettim. Tüm bu olanlar iştahımı açmış olmalıydı. Daha beş dakika önce kendimi tok hissediyordum ve şimdi de açlıktan ölecekmişim gibi hissediyorum. Ne kadar çılgın bir midem var böyle!
'' Sen bir kahvaltı yap da düşünürüz.'' dedi alayla. ''Özellikle gitmek istediğin bir yer var mı?''
'' Mmmm, bir düşüneyim. Sanırım var. New Orleans deyince herkesin aklına seri katiller, vampir efsaneleri, Voodoo bebekleri filan gelir. Ve biliyorum ki, festival haftasındayız.''
'' Bilmiyorum Judd. Şehrin o tarafları pek güvenli değildir. En azından öyle duydum.'' Bir yandan gözlerini bir noktaya dikmiş kara kara düşünürken bir yandan da dudağını ısırıyordu.
'' Hadi ama Valy, bize bir şey olmaz. Hem kalabalıktır orası, gündüz gündüz suç işleyecek değiller ya... Biraz eğleniriz işte, neden olmasın? ''
'' Ne zaman bana Valy diye hitap edersen duygu sömürüsüne başlıyorsun. Ve bu da bu söylediklerinin duygu sömürüsü olduğunu gösteriyor. Yemezler canım. Kısacası, beni oraya ancak zorla götürürsün.''
'' Valerie, sadece bir gün, lütfeeeen...''
'' Daha iyi bir fikrim var, pelikanların yumurtlama dönemiymiş. Onun yerine hayvanat bahçesine gidelim. Düşünsene, çok eğleniriz...'' diye aptalca bir şekilde el çırptı. Ben ise gözlerim yarı kapalı bir şekilde yüzümde hiçbir ifade olmadan Valerie'ye bakıyordum. Benim yüz ifademi görünce suratındaki sahte gülümseme ve heyecan kayboldu.
'' Valerie, lütfeeeen...'' diye bir kez daha tekrarladım.
'' Hayır Judd.''
'' Hadi ama, kısacık bir gün...''
'' Lanet olsun, olmaz diyorum Judd. ''
'' Tamam dediğini kabul ediyorum. Seni çok seviyorum Valerie.'' deyip yanağına bir öpücük kondurdum.
'' Ama pelikanlar...''
'' Bir şey olmaz onlara, sen merak etme. Hem belki onları da görmeye gideriz. Olur mu?'' dedim neşeyle.
'' Bir şartla, kahvaltı yapacaksın. Tüm gün boyunca şu rahatsızlık verici sese katlanamam.''
Elimi karnıma götürdüm ve guruldadığını elimle hissettim. Evet, gerçekten çok açtım. Kafamla onayladıktan sonra açık büfenin yolunu tuttum. Zafer kazanmış gibiydim ve bu beni çok mutlu etmişti.
∽∽∽
Elimde kahvaltı tepsisiyle masaya geri döndüğümde Josh da oradaydı. Valerie ile ciddi ciddi bir şeyler konuşuyorlardı. Benim geldiğimi fak ettiklerinde sustular ve ikisi birden bana gülümsediler. Benimle ilgili konuştuklarına emindim ve bunu benden gizli yapınca sinirim atıyordu. Sonunda merakıma yenik düştüm ve kaşlarımı çatarak sordum.
'' Ne konuşuyorsunuz benden gizli? Benimle ilgili olduğuna adım gibi eminim ve bilmeye hakkım var.''
'' Seninle ilgili değil Judd, sadece...'' Josh cümlesinin sonunu getirememişti ve beni atlatmak için yalana başvuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nebula (Finalsiz bırakıldı)
Science Fiction"Ben Judith. En azından öyle sanıyordum. Minik kasabamda, küçük ama sıcacık evimde, ailem sandığım kişilerle birlikte sıradan bir hayat yaşıyordum birkaç ay önce. Gözümde büyüttüğüm küçük sorunlarım vardı. Hayatımın fırsatı sandığım olay bir gün piy...