HALÜSİNASYON

24 2 0
                                    

Gözlerimi açtığımda hava hâla aydınlıktı. Pantolonla yattığım için hemen kendime dolabımdan rahat birşeyler seçtim. Sonra aynanın karşısına geçip saçlarımı yukarıdan bir topuz yaptım. Topuzum için kırmızı puantiyeli bir bandana tercih ettim.

Hazırlandıktan sonra aşağıya indim. Direk mutfağa yöneldim. Dolabın kapağını açtım ve bir bardak aldım.

Babaannemlerin otantik musluğundan su içtikten sonra biraz terasa çıktım.

Oranın en sevdiğim yanıda terasıydı. Teras deniz manzaralı olduğu için beni rahatlatıyordu.

Aslında orası tatil köyü gibi bir yerdi. Genelde yazın oraya yüzmeye gelirler. Gerçekten suyu çok temiz.

Temiz havayı biraz içime çektikten sonra içeriye girdim. Annemleri aramaya çıktım. Nerede olduklarını tahmin edebiliyordum.

Hızlıca merdivenlerden indim ve bahçeye çıktım.

Bahçe ikiye ayrılıyordu. Bir tarafında çimenler vardı. Orası oturma alanıydı. Hatta bir tanede bank vardı.

Diğer tarafında ise ben koskocaman bir toprak alanı görüyordum orada domates, biber, patlıcan ve daha sayamayacağım bir sürü meyve ve sebzeler dikiliymiş.

Annemle babaannem tahmin ettiğim gibi çimenli olan tarfta çaylarını yudumluyorlardı.

Babam ve dedem ise kocaman toprak alanında yeni bitkiler dikiyordu.

Annem bana doğru " Melis, prensesim hadi sende bize katıl "dedi.

Ne katılmakmı! Hiç büyük kadın dedikodusu dinlemek istemem heralde diye içimden düşündüm.

Pek içimden düşündüm demek doğru olmaz yüz ifademi değiştirince annem anladı zaten.

Ah!

Buralar hiç bana göre bir yer değil. Halbuki kız arkadaşlarımla yaz için birsürü plan yapmıştık.

Büyük alış veriş merkezlerinin altını üstüne getirecektik. Sonra beraber tatile gitmeyi bile düşünmüştük. Ama olmadı.

Kaç defa söyledim anneme ve babama ben kasabaya gitmek istemiyorum. Aslı ile birlikte onların evinde kalırdım dedim ama kabul etmediler.

Neymişte Aslı ' yı hergün görüyormuşum ama babaannemleri yılda bir defa.

Annemin yanına giderek " anne ben sahil kenarında biraz dolaşacağım"

"Tamam kızım çok gecikme ama"

Ahh! Klişe laflar işte."Gecikme"

Üstümü değiştirmek için yukarı çıktım. Odamın kapısını açtığımda içerde bişey fark ettim.

Komidinin üzerinde bir erkek saati vardı. Ama ben bu saati odaya yerleşirken görmemiştim.

Saati koluma taktım belki babamındır ve benden ister diye.

Dolabımı açtım ve kot şortumu giydim. Üstünede saks mavisi bir salaş gömlek giydim ve tabiki kombinimi tamamlaycak olan şapkamı taktım.
Bir çift parmak arası terlikle kombinimi tamamladım.

Güneş gözlüklerimi alıp sahile doğru gitmeye başladım.

Hâla kol saatini düşünüyordum. Çok tuhaf odaya yerleşirken öyle bir şey görmemiştim.

Yürüdüğüm yerde bunu düşünürken biran kendimi yerde buldum.

Yerlerde hep taş olduğu için taşlara ayağım takıldı ve düştüm.

Hemen etrafıma baktım acaba rezilliğimi biri gördümü diye etrafta kimse yoktu neyseki, ama sokak lambasının olduğu yerde siyah deri ceketli içinde gri bir tişört ve gri bir pantolonlu bir genç çocuk bana doğru bakıyordu. Bir an kendimi kötü hissettim.

Hemen ayağa kalkıp üstümü silkeledim ve bişey olmamış gibi yoluma devam ettim.

Arkamı döndüğümde çocuk hâla aynı yerden bana bakıyordu.

Bakışları hiç iyi gözükmüyordu. Koşar adımlarla yolumu geri çevirip eve doğru yöneldim.

Eve doğru giderken arkama bakıyordum acaba beni takip ediyormu diye ama arkamı döndüğümde kimseyi göremiyordum.

Eve ulaştığımda annem bana " Melis neden bu kadar erken geldin kızım , erken gel demiştim ama bu kadar da dememiştim" dedi gülerek.

Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Korku dolu bakışlarımı üzerimden atmaya çalıştım.

Yüzümü annemden çevirerek hiç birşey olmamış gibi yoluma devam ettim.

Hemen odaya doğru koştum. Yatağıma uzanarak bugünkü , gözlerini benden ayırmayan çocuğu düşündüm.

Acaba iyi niyetlemi yoksa kötü niyetlemi bakmıştı.

Hava yavaş yavaş kararıyordu.

Akşam yemeği için mutfağa gidicektim.

Tam odamdan çıkıyordum ki bir ses geldi.

Olamaz!

Odamda biri vardı. Ahşap parkelerin gıcırdama sesiydi bu. Üstelik bu ses benden gelmemişti.

Komidinin üzerindeki vazoyu hemen elime aldım ve sesin geldiği yere yani dolabımın yan tarafındaki boşluğa doğru gittim.

Tam dolabımın yan tarafındaki boşluğa bakıyordum ki

Aman Allah' ım o da ne!!

Maskeli bir çocuk!

İmdat diye tam bağırıyordum ki maskeli çocuk ağzımı eliyle kapattı ve odamın terasına doğru koştu.

O koşarken ben de imdat diye bağırdım.

Bir an halüsinasyon gördüğümü sandım ama gerçekti o.

Gece-24Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin