Bu iki gün nasıl geçti bilmiyorum. Demircan'la fazla konuşmamıştım. O kadar zoruma gitti ki anlatamam. Çigerlerime giden nefes artık benden şikayet ediyordu. Öyle bir his varili içimde sanki bana küfrediyor, Demircanı neden orda bıraktın diye. Burnumda tütüyordu kokusu. O gülüşü gözlerimin önünden gitmiyordu. Ne yapsam aklımdaydı. Özellikle birlikte yaptıgımıza şeyler. Unutamıyordum. Bu iki günde azda olsa kafamı dinlemek için başka şeylerle ilgilenip kafamı dagıtmak istedim. Dışarı çıktım en çok sevdiğim şey motobisiklet sürmek (yarışlara falan katılıyorum motosiklet benim için bir tuttu) onuda yaptım. Ama ne yazik ki aklım hayla Demircan'daydı. Nalet olsun çıkmıyordu aklımdan. Onu yaptığımı düşündükçe kendimi suçluyordum. Ona bunu yapmamalıydım. Onu bırakıp gitmemeliydim. Yarın okullar açılıcaktı ve benim yarın Demircanla birlikte olmam gerekiyordu. Ama ondan uzaktayım ne yazik ki. Plan aklımdaydı ama yapsam mı yapmasam mı konusunda hiçbir fikrim yoktu. O akşam babamla denizi almaya gittik. (Deniz kardeşim konuşma terapisi görüyor) onu aldıktan sonra alışveriş merkezi, marketler, parklara ugraya uğraya eve gitmiştik. Deniz benden 10 yaş küçüktü o kadar masum o kadar tatlı ki anlatamam daha hayat hakkında hiçbir tecrübesi olmadığı için çok mutluydu. Onun yanında mutsuz durmak imkansız o ne yapar ne eder bütün şebeklikleriyle herkezi güldürmeye başarabiliyorudu. Sadece onun yanında mutluydum beni ablası olarak görüyodu zaten öyleydim. O akşam evdeki dadıyı evden gönderip babam yemek yapmıştı. Babam yemek konusunda mükemmeldir. O yemek yaparken bizde Denizle jamge boom oynuyorduk arada bir sıcak çikolatadan birer yudum alıyorduk. Dedim ya onun yanında mutsuz olmak imkansız. Bende mutsuz degildim. Babam mutfaktan seslendi(mutfakla misafir odası birleşik) kızım oğlum yemek hazır en sona kalan çürük yumurta. Biz denizle koşuşturmaya başladık. Birbimiz tuvaletin lavabosuna bildirmiş banyonun lavabosuna koşup ellerinizi yıkadık. Deniz ben mutlu olim diye oyalanıyordu. Bunu anlayabiliyordum. Ben yemekleri soğutmamak için koşarak gittim. Masaya oturdum. Ardından sorguya çekilir gibi babam sorguya çekti. Neden mutsuz olduğumu sordu diyemedim bişey. Demircanı söylicektim. Ailemden kolay kolay bişey saklamam sadece annemden degil. Ama sadece yeniydik. Birazda olsa çekiniyordum. Yemek yedirken sonra babam konustu baya son lafı ise:
-Nerde mutlu olucaksan orda yaşa, sen burda mutsuz olduktan sonra yanında yaşamışsın ne anlamı var ben seni mutlu görmek istiyorum. '
Demişti. Uzun bi sessizlikten sonra yemek bitmişti. Kahve içmek için teras kata çıktık(ev 3 katlı içten merdiveni var mutfak oturma odası mutfak 1.katta babamın benim denizin odası 2.katta ve Moskova merkezine doğru bakan bi teras kat). Kahveleri yudumlarken zil çalmıştı. Gelen Denizin arkadaşı luue Denizin çok yakın arkadaşıydı. Birçok sosyal etkinliği birlikte yapöaya bayılıyordu. Kaykay sürmek, bisiklet sürmek, kord tenisi ve bunun gibi birçok sey. Denizle kort tenisi oynamaya bayılıyorum. Benden küçük olmasına ragmen bana hep 'sahada akraba, abla, kan bagı olmaz sen rakibimsin' demiştir. Küçük olmasına ragmen baya iyi oynuyordu. Denizle arkadaşında ya çıktılar. Bizde babamla belirli sessizlikten sonra ben dayanamayıp sessizliği bozdum. Babama yarın için bi miktar para bırakmasını rica ettim. Babam istediğim miktarın biraz üstünde bi para bırakmıştı. Kahveleri içtikten sonra dışarı çıkmaya karar verdik. Yolda yürürken bisiklet sürmek istediğimi dile getirdim. Son kız olduğun için babam için biraz fazla değerliydi. Kıramayıp bisiklet kiraladık. Ardından kilitler parkına gittik. Burada genellikle sevgililer geliyordu. İstedikleri diledikleri herşeyi bi kagıda yazıp kitliyolardı. Bisiklet pisti çok güzeldi. Biraz bisiklet sürdükten sonra eve gectik. Saat 11 gibiydi. Babam işten geldiginde yorgun olduğun için izin isteyip odasına çekildi. Dadı gelmişti denizle ilgilenmek için. Fazla sevmiyordum ama ona ihtiyacım vardı. Türkiye'ye geri dönmek için. Evet okuduğunuz doğru Türkiye'ye kaçıcaktım. Ne yapmak istediğimi dile Getirdim İnes'e. İnes beni kırmayıp endişelensede izin vermişti. İnternete girip bilet aldım saat 12.25 bilet vardı. Hazırlandım karar vermiştim gidicektim. Herkez yani babam ve deniz uyuduktan sonra onları öptüm evden cıktım. Çıkmadan önce babama not bıraktım. Not'da:
-'Baba özür dilerim ben daha fazla dayanamam Türkiye' de beni canından çok seven biri var ve ben onu yüzüstü bırakamam bidahaki gelmeme birlikte geliriz artık. Herşey için hem teşekkür ederim hemde özür dilerim'
Yazmıştım. Babamın kızacagını biliyordum. Ama benim kalbim orda atarken benim canım onunlayken benim burda durmam saçmaydı. Belki şu anda bana ihtiyacı vardı. Belki sırf ben üzülmim diye bana bişey diyemiyordu. Babamı ve denizi öpüp yola çıktım. Uçak yoktu direk ilk önce Sabiha Gökçen ordanda Demircanın yanına gidicektim. İnesle vedalaştıktan uçağa bindim. Sonunda özlem,hasret, hüzün, biticekti. Saatler sonra kalbimin ritmini değiştiren kişinin yanında olucaktım. Saat 5.45 gibi Sabiha Gökçendeydim. Gece hava rahat olduğu için hızlı gelmiştik. Sonunda Demircanın yanına gidiyordum. Geri dönmüştüm. İlk olarak kendi okula gittim. Sonra Demircanın okuluna gidicektim. Demircan ile 2 gün önce konuşmuştum güzel bi şekilde ne okursa olsun okula gitmesi gerektiği söyledim. Çünkü okulda karşısına çıkıcaktım. Saat 11 gibi Demircanın okuluna gittim. Ama o okula gelmemişti. Birkaç arkadaşını tanıyordum. Okulda onları arayıp okulda mı degil mi diye kontrol etmesini istemiştim. Kalbim hızla çarpmaya başlamıştı demircan dakikalar sonra yine ilk günki gibi kollarımda olucaktı. Yaklaşık bi 5 yada 10 dakika sonra arkadaşları yanıma geldi ve Demircanın okulda olmadığını söylediler. Aradım telefonu kapalıydı. Arkadaşına telefon numaramı bıraktım okula gelir gelmez beni araması gerektiğini söyledim. Şimdi aklımda sorular düşmeye başlamıştı. Demircan ua onu kendi istegimle bıraktığımı düşünürse. Okulunun ordan ayrıldım. Yaklaşık bi yarım saat sonra telefonum çaldı. Arayan Demircanın arkadaşıydı. Kalbim durucak tı. Açtım
- 'Aşkım'
Dedi heyecanlı bir ses ile ardından nefes bile almadan- 'Duyduklarım doğrumu'
Dedi
- 'Evet'
Dedim kahkaha atarak. Biraz konuştuktan sonra nerde buluşucagımızı ögrendim ve yanına gitmek için harekete geçtim. Özlemiştim onu ama ne yapıcagımı bilmiyordum. Ya beni suçlarsa gittiğim için, ya bana karşı sevgisi azalmış ise aklımı kurcalayan yine bir sürü soru ile karşılaşmaktaydım. Ne olucakdı peki??
HİKAYENİN DEVAMINI MERAK EDİYORSANIZ BEYENMENİZ YETERLİ OLUCALTIR ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM. ALEYNA KARAKOL
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül Aşkı Bizimkisi
Lãng mạnKüçük bir merhaba ile baslayan sonrada koskoca bir aşka dünüşen bi hikaye. İnşallah beyenirsiniz iyi okumalar.