Sabah yanındaki boşluğu ve kendisine sarılan siyah saçlı kedicigini -aslında uke olan Jimin olmasına rağmen şu son birkaç aydır işler değişmiş her iki bedende birbirinin isteklerini yerine getiriyordu- göremediği için sızlanarak ayağa kalkıp altına boxer giydi.
Merdivenlerden aşağı inip mutfağa doğru ilerledi. Mutfakta çalan yüksek sesli müziğe rağmen Yoongi'nin mırıltılarını duyuyordu.
Omlet yapan Yoongi'yle bakışıp kenara geçmesini işaret etti. Siyah saçlı ona itaat edip tezgahın üstüne oturdu.
Jimin omleti havaya atıp tekrar tava ile buluşturdugunda siyah saçlı Jimin'i alkışlamaya başladı.
Jimin kahkaha atarak tezgahın üstündeki Yoongi'yi kucaklayıp kulağına fısıldadı "dün gece canımı çok acıttın Min Yoongi-shi"
Yoongi kıkırdayıp "Benimde hala canım acıyor Min Jiminnie~" min kelimesini bastırarak söylemişti. Jimin kıkırdadı.
Jimin kucağındaki bedene rağmen omlet tavasını alıp masaya Yoongi'yi sandalyeye bıraktı.
Kendiside sandalyedeki yerini aldığında herşeyden parmakları ile tırtıklamaya başladı.
Yoongi kısık kısık öksürüdügü sırada telaşla ceplerinde peçete aradı ama bulamadı.
Koşarak banyoya gidip klozete kan kusmaya başladı.
Jimin ağlamadan edemiyordu her seferinde böyle oluyordu.Yoongi ağzını havlu ile silip dikleşti."Hadi Jiminnie kahvaltımızı yapalım."
Jimin kahvaltıya gitmeden önce yine defterine yazı yazdı.
Ama ikiside biliyordu ki bu dileklerini tanrı gerçekleştirmeyecekti.
Sadece bu dilegin gerçekleşecegini sanmış gibi yaptılar.