Mektup
( mektubu yazacağım. Ama önce anlamanız için, durumu hikayesini anlatmalıyım. Bu ufak yaşta evlenen, bir kızın, sezeniş bitişi)
Kadının biri ufak bir köyde yaşarmış. Aile durumları iyiymiş. Hataya düşüp ailesini dinlemeyip; 6 ay konuştuğu birine varmış. Varmışta, hem kendi kocasından hem kocasının ailesinden çok çekmiş. Kızları engelli doğmuş. Sonradan bir evlatları daha olmuş. O da biraz büyüyünce kasabaya taşınmışlat
Kocası alkol bağkmlısıymış başa çıkılmaz sargınlığı şiddeti ve eve bakmaması, su gibi alkol içişi onları mahkemeye ve kamuya kadar taşımış. Boşanma yok çünkü arada büyü var.
Kadın bu tempodan ağır yükten ziyade kocasını kalbinde 40 yaşındayken bitirmiş. İşinden ayrılmadan eşi vardiyadayken iki çocuğunu da alıp gitmiş. Kimseye tek kelime etmemiş. Birikmiş parasını da almış. Yanında tek bir eşya götürmeden, yola koyulmuş ardında masanın üzerine, 3 mısralık bir not. Onu da anlayan anlar. Komşusu görmüş giderken. Onada çarşıya datura ödeme ye demiş.Arkasında bıraktığı o not şöyle.
Sevmek nedir? Sen bilmedin. Elinde ki her hikmeti parça parça yitirdin. Artık bizsizsin. Sen böyle bu kafayla hayatına devam et.
Ne derseniz deyin. Ama, bu gün aşk mektubu paylaşmak istemedim. Hayat gerçekliğini, iliklerinize kadar hissedin istedim.
Bir tarafta evi için emek veren çocuklarının eşinin üzerine titreyen geçim derdinde bir kadın.
Diğer tarafta alkolik düşüncesiz boşa doluya konuşan, buz dolabı gibi bir koca.
Hayata bakın. Bu kadın, neyle sınanıyor?
YOU ARE READING
Bir ışık busesi
PuisiBirlikte gülüp birlikte ağlamaya. Kimsenin hayatı güllük gülistanlık değil. Bunda hemfikiriz. Ve ya kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Herkes hafifleyebilmek. Mutlu olabilmek ister. Kendi içinde huzuru arar. Bazen hiç kolay bulunmaz. Kimi zaman çab...