Sitem dolu bu cümlelerden sonra anladı ki mutluluk öyle kolay elde edilen bir şey değildi. Tek taraflı olmamalıydı hiçbir şey. İki kişilik bir kayıkta tek taraflı kürek çekmek sadece o kişiyi yorardı çünkü.Yol almayı umarken eline sadece kendi etrafında döndüğü manzaranın mide bulandıran kısmı geçecekti. Bilmek yetmezdi, olabildiğine yıpranacağını bilerek umutsuzca mücadele ederek gelinebilecek en son noktaya gelmeye çalışmak... Bunu yaparken her gün biraz daha eksilmek...
Kitabı aldığı rafa bırakıp kapıya doğru yöneldi Ergün. Artık vazgeçmenin huzurunu yaşamak istiyordu. Her vazgeçiş bir kabulleniş değil miydi? Kabullenmişti her şeyi. Buse'nin gidişini, yalnızlığı...
Geldiği gibi sessiz sedasız çıktı kapıdan. Alışmaya başlamıştı belki de. Yanımda olduğun sürece hep yanında olacağım diyenler en önce gidenlerdi. Bunu anlamıştı ama çok acı olmuştu.
Rastgele alınmış bir kitapta okunan sıradan bir cümle o kadar da sıradan gelmemişti Ergün'e. Belki de hayat felsefesi haline getirecekti o satırları. Umursamaz bir tavırla yürüdüğü yol ona evine kadar eşlik etmiş yol arkadaşlığı yapmıştı. Gelirken etrafına dahi bakmamış kendini bir anda evinin salonunda bulmuştu.
Üzerinde ne varsa olduğu yere çıkardı. Buse'den kalan hiçbir şeye tahammülü de kalmamıştı zaten.O küflü hançeri saplandığı yerden çıkarmanın zamanı gelmişti. Kendini sıcak suyun altına atmıştı. Gözlerini kapatıp Buse'den temizlenmenin tadını çıkardı bir müddet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN SON VEDASI #Wattys2017
RomanceGit benden. Yarım bıraktığın ne varsa yanına kat. Öyle vedalar etmeye de gerek yok. Hakkını helal etmeden git.