Mad About You - 3 -

1.7K 68 111
                                    

Kötü bir haberle başlıyorum. Bilimkurgunun kraliçesi, fantastik edebiyatın Tanrıçası, bilge feminist, ejderhaların babaannesi Ursula Kroeber LeGuin aramızdan ayrıldı. Öteki Rüzgar'da Kalessin ile uçtuğunu hayal ediyorum, nur içinde yat yüce kocakarı.

***

Severus Snape elindeki paketi sallayarak odasına giderken aklından bin tane soru geçiyordu. Bu deli cadı gerçekten hediye mi almıştı acaba yoksa paketin içinden bir tür eşek şakası mı çıkacaktı? Gryffindor tonlarındaki kırmızı ve altın kağıda bakılırsa ikinci ihtimal daha olasıydı. Paketi koridorda açarak riske girmek istemediğinden odasına ulaşana kadar bekledi, gereksiz sorulara maruz kalmamış olurdu böylece.

Paketi açtığında içinden çıkan çalar saat, zaten karışık kafasını iyice allak bullak etti. Kızmakla gülmek arasında saati inceliyordu. Elinde kendi kendisinin bir tür kuklasını tutuyordu. Kuklanın karın kısmında saatin kadranı vardı ve alarmı çalmaya başlayınca kafasına sertçe vurmadan susmuyordu. Alarmı da normal zil sesi değildi, Hermione'nin sesiyle "Aç gözlerini. Aç gözlerini. Severus, aç gözlerini" diyerek çalıyordu. Snape'in haberi yoktu ama Hermione fikri bir muggle filmi olan Vanilla Sky'dan (*) almıştı. Ve tıpkı filmdeki kadın sesi gibi, hayli cilveli bir tonda konuşuyordu. 

Severus, koca kafalı, patlak gözlü kopyasını bir süre inceledikten sonra kurup baş ucundaki konsola koydu. Ertesi güne doğum günü hediyesiyle başlamak nasıl olacaktı bakalım. Uykuya daldığını bile fark etmeden tuhaf rüyaların içine gömüldü. Kabul etmek istemese de, Hermione gittikçe içine işliyordu. 

Severus... Aç gözlerini.

Hogwarts'ın asık suratlı profesörü uzun zamandır ilk kez gözlerini gülümseyerek açtı, güne bir kadın sesiyle uyanmak güzeldi. "Saatten gelen ses bu kadar hoşuma gittiğine göre, belki de müzmin bekarlıktan vazgeçmemin zamanı gelmiştir" diye düşündü kendi kendine. Gün doğmuştu doğmasına da, Severus'un pek yataktan çıkası yoktu. Kahvaltıyı atlamaya karar verdi. Saat "Severus, kalkma vakti geldi!" derken, adam sırtını dönmüş, yastıklarına gömülmüştü ki, az önce kulaklarını okşayan cazibeli sesin hayli itici tondaki "Severus Snape! Geç kaldığın için Slytherin'den yüz puan!" çığlığıyla yerinden zıpladı. Saatin kafasına, dolayısıyla kendi kafasına, bir tokat patlatıp "Merlin aşkına Granger, kilometrelerce öteden bile sinirimi bozabiliyorsun" diye homurdanarak yataktan çıktı. Saati sinirle dolaplardan birinin dibine tıkıp üstüne en kalın cübbelerini yığdı ki, tekrar çalışmaya başlarsa sesini duymasın. Aceleyle üstünü değiştirip Büyük Salon'a gittiğinde, baykuşlar posta dağıtmaya başlamıştı bile. Kestane rengi tüyleri olan tombul bir baykuş, tabağına oturmuş, kahvaltısını didikliyordu. Oldukça değişik bir baykuştu, tüyleri bir kuş için epey uzun ve pofuduktu. Ve hayvanlara insan özellikleri atfetmeyi her ne kadar saçma bulsa da, hayli küstah bakışları vardı. Gitmeye de niyeti yok gibi duruyordu. 

Baykuşu ayağına bağlı mektubu vermeye ikna ettiğinde, hayvan uçup gitmedi, bir cevap beklediği belliydi. "Nice senelere Severus, umarım hediyeni beğenmişsindir. Hermione Granger." yazan kısa bir parşömendi. 'Tahmin etmeliydim' dedi kendi kendine, evcil hayvan olarak turuncu tüylü bir kaplan besleyen birinin, sıradan bir baykuşu olmazdı herhalde. Baykuşun yargılayıcı bakışlarının altında, kısa bir cevap karaladı. 

"Doğum günümü hatırlama nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ederim Bayan Granger, size borçlandım; en kısa zamanda karşılığını vermeyi diliyorum. Her ne kadar özel günleri hatırlama konusundaki inceliğinizi takdir etsem de, aynı nezaketi hediye seçiminizde de göstermiş olmanızı tercih ederdim, güne kulaklarımın kanamasıyla başlamak alışkın olduğum bir şey değil. Severus Snape."

DREAM WORLD - Snamione - One ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin