DREAM WORLD - Snamione - One Shot

Mad About You -2-

Bekleyen başka hikayeler olduğunu biliyorum ama Narmin Malik'in korkusundan buna öncelik veriyorum. Bu arada, bölüm kapağı yine ona ait.

***

CADILAR BAYRAMI PARTİSİ -1998

Hermione karşısına dikilip de dans teklif ettiğinde Severus'un zaten karışık olan kafası hepten dağılıp gitmişti. Bir kaç aydır bu cadının yaptıkları hayli tuhaftı. Amacını ne kadar düşünse de bulamıyordu; aslında aklında bir ihtimal vardı ama hesaba katmıyordu. Eğer karşısındaki Hermione Granger değil de, başka biri olsaydı, kesinlikle kur yaptığını düşünürdü. Severus'un iksir ve karanlık sanatlar ustası olması, sözsüz iletişimi bilmediği anlamına gelmiyordu, bilakis, beden dilini kullanma ve başkalarının beden dilini yorumlama konusunda neredeyse kusursuzdu. İkili ajan olarak geçirdiği sürede bir nevi bu konuda ustalık mertebesine ulaşmıştı, o dönemde hayatta kalmak için elzemdi ne de olsa. 

Öğrencilerinin ya da mezun ettiklerinin kendisine asılmasına yabancı değildi. Bir öğretmen her zaman için otoritenin ve bilginin simgesiydi ve Severus kadar suratsız olanları bile kendine özgü bir karizma taşırdı. Ergenlik çağındaki, kızlardan yüz bulamayan oğlanların, olgun öğretmenlerini hayal etmesi epey sık görülüyordu. Erkek çocuklardan daha çabuk olgunlaştığı için yaşıtlarını beğenmeyen kızların öğretmenlerine hayranlık beslemesi ya da baba figürü sorunlu olan kızların öğretmenlerine duyduğu sevgi/saygıyı aşk zannetmesi ise daha sık görülürdü. Ancak Hermione Granger bu profile uymuyordu, özgüvensiz bir kız değildi. Okul yıllarında başını belaya sokmamış olsa da, ümitsiz aşıklarının hayal kırıklıkları Severus'un binasına kadar ulaşmıştı. Viktor Krum'la ilişkisi ise hala basına malzeme veriyordu. Sevgi açlığı kısmı ise, tamamen alakasızdı çünkü savaştan sonra tam bir yıldız muamelesi görüyordu. Üstelik hayatındaki insanlar 'hayranlar'dan ibaret değildi, kendini korumaya hayli muktedir olsa da, tek bir sözüyle etrafında etten duvar örecek kadar sağlam bir ailesi vardı.

Üstelik Hermione Granger, gerçekten belalı bir tipti. Tipik okul zorbalarından olmamıştı hiçbir zaman. Ama bu cici kız olduğu anlamına gelmiyordu da. Her ne kadar Severus hiç suç üstü yakalayamamış olsa da, okul kurallarını epey ihlal etmişti. Her şeye burnunu sokup ukalalık etmek onda, dolabından malzeme çalmak onda, gizli geçitlere dalıp okuldan sıvışmak onda, yasadışı örgüt kurmak desen onda, zaman döndürücüyü amacının dışında kullanmak onda, kimsenin görmediği zamanlarda kavga çıkarmak onda, sivri diliyle söylenen her sözü misliyle iade etmek onda... Okul sonrasını saymaya gerek bile yoktu, cici kızlar çok özlü iksir kullanıp deli bir cadının kılığında banka soymazdı. Ejderha sırtında seyahat etmek ise ayrı bir mevzuydu, meşhur ejderha olayından sonra uçuş korkusunu yenip süpürge kullanmaya da başlamıştı. Sınav sonrasında okulda geçirdiği sürede, Potter ve ekürisiyle beraber süpürgelere atlayıp, muggleların araba yarışlarına (*) benzer hayli tehlikeli aktiviteler düzenlemişti. Neyse ki, bu kez Minerva devreye girmişti de, bu olaya son vermek ona kalmamıştı. İşin kötüsü, diğerlerini de kışkırtıyor olmasıydı, şimdiye kadar Hogwarts bir sürü manyak görmüştü ama bu cins yeniydi. Neyse ki FYBS'lerini almıştı da, bütün yılı bu baş belasıyla geçirmek zorunda kalmayacaktı. Bu yıl Potter ve Weasley epey sakindi, yaşadıklarından sonra olgunlaştıkları için mi, yoksa kız artık yanlarında olmadığı için mi, Severus emin değildi. Ama içinden bir ses, ilk yıldan beri iki salak oğlanı fiştekleyenin Hermione olduğunu söylüyordu. 

Evet, bu kızın insanları kışkırtmak konusunda doğal bir yeteneği vardı. Üstelik, fazlasıyla akıllıydı da, nerede, nasıl davranacağını biliyordu. Sinirlerini zıplattığı anlar hep yanında yeterince tanık olan ortamlardı. Samimi görünmeye çalışır gibi davranıp cilveli cilveli konuşması ne anlama geliyordu? Gözünü dikip bakmalar? Hele o voleybol saçmalığına davet? Bunlar tipik kur davranışlarıydı belli ki. Ama Hermione Granger'ın ondan hoşlanmasına imkan yoktu. Okul yıllarında ona berbat davrandığını biliyordu Severus. O sebeple, kızın bu baştan çıkarma çabalarını kendisini komik duruma düşürerek bir nevi intikam almak istemesine bağlıyordu.