~2 KURŞUN...~

81 7 3
                                    

Anne ve babanızın kıymetini bilin, Bir gün yanağını değil toprağını öpersiniz!

Iyi okumalar...

Saat sabahın yedisiydi, gece boyu uyumamış ve durmadan ağlamıştım. Bugün babamın annemi öldürüp sonrada kendini öldürdüğü o lanet gündü. Aradan dokuz yıl geçti ve ben o zaman onbir yaşındaydım. Babam kadın ticaretiyle uğraşıyordu. Annem babamın ticaret amacıyla kaçırdığı kadınlardan biriymiş fakat aşık olunca işin yüzü değişmiş. Anneme zarar gelmesine kıyamamış ve annemi kaçırdıkları yere geri götürmüş. Yıllarca annemi uzatan takip etmiş en sonunda annemin karşısına çıkmış fakat kendini öğretmen olarak tanıtmış. Annem gerçeği evlendikten sonra öğrenmiş. Babam anneme söz vermiş ve kendini bu işlerden sıyırmak için elinden geleni yapmış, uzaklaşmaya çalışmış. O sırada annem bana hamile kalmış ve yedi aylık hamileyken babam ortadan kaybolmuş. İki yıl boyunca eve gelmemiş, babamdan hiçbir şekilde haber alamamış annem. Tabii o sırada ben doğmuşum. İki yıl sonra döndüğünde ise evin içindeki huzur mutluluk hiçbir zaman eskisi gibi olmamış. Ne geldiyse başımıza o iki yıl yüzünden geldi...

9 yıl önce...

"Anne kim geldi? " diye anneme seslendim. Annem salona girerken "Baban geldi kızım" demesiyle sorduğum soruya cevap verdi . Babam eve girer girmez evi içki kokusu sardı. Yine içmişti, gerçi içmediği bir gün bile yoktu. Anneme bakıp yinemi dermişcesine bir bakış attım annem de başını aşşağı yukarı sallayarak onayladı beni. Babamı sevmiyordum ve ona baba demek bile istemiyordum. Ne babalığını gördüm ki ona baba diyeyim. Pis işleri bakanı, pislik herifin tekiydi. Beni birçoğu kez öldürmeye falan çalışmış fakat bitanecik annem hep engel olmuş. Bunları bana bay pis işleri bakanı kendi anlatıyordu 'Anana dua et yoksa sen çoktan öldüydün merak etme ama güzel kızım artık sana birşey yapmam senin üzerinden para kazanırım nasıl olsa kocamam kız oldun değil mi? ' der pis pis gülerdi. Bana bir kere olsun sarılmadı, bir kere olsun beni öpmedi, bir kere olsun saçlarımı okşayıp 'canım kızım' demedi... Yani anlayacağınız sizi istemeyen ve öldürmeye çalışan birinden ne beklersiniz ki! Sevgi mi, şefkat mi? Elbette hayır.

O sırada babamda salona geldi ve annemin yanına oturdu. Annemin dudaklarına kısa bir öpücük kondurduktan sonra işaret parmağını kaldırarak bana gel işareti yaptı. Görmemezlikten geldim ve kafamı hemen televizyona taraf çevirdim. Korkuyorum o piskopattan, hem de çok. İçimdeki korkunun devasa bir hâle bürünmesiyle olduğum yerden kalktım ve odama gitmek için başım önümde koşar adımlarla ilerledim. Tam o sırada babam kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çevirdi. Sonra nefret ettiğim o yüz ifadesini suratına takınarak " kızım seni bu akşam bir yere götüreceğim ve çok güzel bir süpriz seni bekliyor olacak. " dedi. Kolumu elinden kurtarmaya çalışırken "Hiçbir yere gelmiyorum ödevlerimi yapacağım! Hem kim demiş senin kızın olduğumu. Şimdi bırakır mısın kolumu!? " dedim. Kolumu daha çok sıktı ve " Aa kızım sen babana karşımı geliyorsun senin gibi bir kıza hiç yakışıyor mu? Bidaha asla babana laf yetiştirmeyeceksin. Baban olarak bunu sana yasaklıyorum." dedi şuanda canımın acıması umrumda değildi sadece yapmadığı babalığıyla bana böyle bişey nasıl söyleyebiliyordu. Nasıl bu şekilde rahat rahat babalık taslaya biliyordu! Sinirle soluyarak "Sen benim babam falan De-Ğil-Sin. Yapmadığın babalıkla bide karşıma geçip babalık mı taslıyorsun !" dedim değilsin kelimesinin her hecesine vurgu yaparak. Ayağa kaktı ve "Ulan dua et seni bu akşam sağ sağlim göndermem gerekiyor yoksa gebertmiştim seni! " diyerek bağırdı. Ne! nasıl yani? bu kadarıda fazla ama.

Yok ya olmaz hayır bunu bana yapmamıştır yapmaz yapamaz. İçinde azda olsa babalık duygusu vardır heralde babalar kızlarına böyle birşey yapmaz ki, gözlerimden süzülen yaşlara karşın, ben tam ağzımı açmış bir şey diyecektim ki annem benden önce davrandı. "Ne diyorsun sen ya! Kızımızı nasıl bu işlere bulaştırırsın! Sattığın kadınlar yetmiyor mu sana Allahın cezası! " diye bağırdı. Babam "Sanane lan kızım değil mi ister satarım ister atarım bu seni ilgilendirmez! Hem ayreten o kadınlar kartlaştı onlar zevk vermiyor tazelere talep daha fazla." diyerek anneme karşılık verdi. Sanki çok normal birşeymiş gibi davranması beni de annemi de deliye döndürdü."Nasıl sanane lan nasıl! ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu! O benim kızım, canım, herşeyim ne demek seni ilgilendirmez! " dedi annem. Babam hiç tınlamadan beni kapının olduğu tarafa doğru çekiştirmeye çalışınca bende koltuğun köşesini tutup "Bırak beni! " diye bağırdım. O sırada annem kapıya doğru yöneldi ve kapıyı kilitleyip anahtarı camdan fırlattı. Kendini hemen kapıya siper etti. Daha fazla dayanamadım, parmaklarım sızlıyordu resmen. Koltuğu bıraktım. Kapının önüne gelince annem "Cesedimi çiğnemeden kızımı şuradan şuraya götüremezsin. ! "Dedi bunun üzerine Babam olacak o adam "Yeter lan " diye bağırarak anneme var gücüyle tokat attı. Anneme nasıl el kaldırır " Anneme nasıl tokat atarsın sen pislik herif Allah belanı versin Bıraak!" dedim. Beni umursamadı bile boşta olan kolumla ona vuruyordum. Kapının kulpunu tuttu ve aşağı doğru çevirdi kapıyı açamayınca snaki açılacakmış gibi tekrar tekrar aynı hareketi yaptı ve "Anahtarları ver çabuk daha benim güzel kızıma gidip ciciler alıcaz" diye bağırdı anneme. Annem "Anahtarlar yok, attım." dedi en sakin ses tonuyla. "Sana ver diyorum sınırlarımı zorlama yoksa öldürürüm seni." dedi babam fakat annem oralı bile olmadı ve "Ya öyle mi?" diyerek dalga geçti. Babam beline silahı çıkartıp yarı oturur yarı uzanır pozisyondaki anneme doğrulttu ve "Ben sana aç kapıyı diyorsam açacaksın!" dedi. Annem alaycı tavrından ödün vermeyerek "Silah tutmayı dahi bilmeyen sen beni öldürecek misin? Çok korktum." dedi. Babamın Ciddi ciddi sıkacağını anlayınca "Ha ha hayır baba bak gelicem ben yapma nolur vallaha ge-" babam tetiğe basmıştı bile. Annem kaşlarını masumca havaya kaldırıp babamın gözlerinin içine baktı ve "Zafer..." diyip yavaş yavaş uzanır pozisyona geldi, ağzından kanlar gelmeye başladı.

Karanfil KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin