Beğenmeniz dileğiyle...Votelemeyi ve yorumlamayı lütfen unutmayın !
Her zamanki gibi yine sıradan bir akşam yemeğinde annem , babam ve ben birlikteyiz. Şu an bir şeyler konuşuyorlar fakat ne konuştukları beni hiiç mi hiiç ilgelendirmediği için konuşmayı dinlememiştim.
“Marie?”
“Hı?”
“Kızım yarım saattir konuşuyoruz dinlemedin mi?” dedi hafif sitem dolu bir sesle.
“Pardon anne dalmışım da. Ne oldu ki?” Tam annem konuşacaktı ki babam lafa girdi:
“Aslında bu fikri uzun süredir konuşuyorduk fakat nasıl bir tepki vereceğini bilemediğimiz için sana sormaya çekiniyorduk…Ama şimdi bunun gerekli olduğunu düşünüyoruz…”
Ben anlamamış olduğumun verdiği şaşkınlıkla cevap verdim:
“Neyinnn???”
”Los Angeles’e gitmenin…”
İç sesim: ‘WTF???’
Dış sesim:”NEEEEEEEE???”
“Bak kızım , arkadaşlarından ayrılmanın zorluğunu biliyoruz ama eğitimin için şart. Hem orada Pattie Halanlarda var biliyorsun.”dedi babam.
Tabi ben de mal mal suratına baktım.Cidden bunu mu demişti ya ???Pattie Halalarmış. ‘Olm o kadın senin üvey kardeşin’ diye bağırmak istedim. Ama şöyle de bir bakınca Pattie Teyzeye haksızlık ettiğimi düşündüm çünkü kadım çok iyi niyetliydi ve KESİNLİKLE güzel biriydi. Şimdi ‘Kanka sen ne diyon kadın kaç yaşında başında?’ diyeceksiniz ama kadın artist napayım? Neyse geri dönelim:
“Hayır , benim için zor değil. Hatta gitmek isterim ama ne zaman?” deyince suratıma bön bön bakma sırası onlara geçmişti. Ben de içten içe gülüyorum.Tabi şu hallerine çaktırmayın.Annem şok olmuş bir şekilde:
“Gitmeye pek heveslisin galiba…” diye mırıldandı.
“Ne alaka ya , eğitimim için bunlar” dedim içten içe piç smile yaparak.
“Öyleyse hemen yarın gidebilirsin…” deyince babam neye uğradığımı şaşırdım.Bir kere ben blöf yapıyordum ama adam bildiğin olayı kıçından anlamış ve bana postayı koymuştu.Tabi bende battı balık yan gider düşüncesiyle “Tamam” demek zorunda kaldım.
“Kıııızıııım çantanın içine bisküvi koydun mu? Bak cüzdanını sakın unutma!”
“Ya anne hapsini aldım” dedim gözlerimi devirerek. Özellile de , evden gizlice yürüttüğüm petito kutusu. Telefonumu almıyordum , babam orada yeni bir hat ve telefon alacağımı söylemişti.
En sonunda evden çıktığımızda saat 9.10du. Uçağın kalkmasına 2 saat var diye geçirdim içimden.
Bir süre kulaklığımla müzik dinledikten sonra sıkıldığımı fark ettim ve arabadaki sessizliği bozmak için:
“Ben gidince bana yeni bir kardeş yapmaya kalkışmazsınız degğil mi?”
İkisi de bu sorumla afallayıp yapacakları bariz bir şekilde ortaya çıktı.
“Ayyyyy inanamıyorum size yaa! Beni bunun için mi gönderiyorsunuz yoksa?”diye cırtladım.
Babamın kızgın bakışlarıyla karşılaşınca yavru köpek bakışı atıp:
“Ne yaparsanız yapın ya ., ama döndüğümde o bebeyi bana baktırtmayın.”
-1 saat sonra-
Havaalanına uçak kalkmadan bir saat önce geldik. Güvenlikten geçme , pasaport kontrolü zartı zurtu derken yarım saat de kaynayı verdi .Tam dış kapının olduğu yere gelip vedalaşacağımızda annemin ağladığını gördüm.
Ama şimdi hiç yakıştı mı beybisi ?
‘ ya anne ağlama' deyip boynuna sarılınca bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
“ ya bak ben gidince küçük Marie yapacaksınız , sevinsene sen “ dedim ve yanaklarını sıktım. Bu sırada istemsizce gülümsemişti.
Babama da sarılıp , vedalaştıktan sonra uçağa binmek için dış kapıdan geçtim. Bu sırada da anaonslar yapılmaya başlamıştı. Görevlinin yardımıyla uçağımı buldum ve kendimi koltuğa attım. Üzülerek söylüyorum ki koltuk cam kenarında değildi. Daha da kötüsü ortadaydı. “Yaa benim klostrofobim var , ortada kalamam” diye çığlık atmak istiyordum. Babam da niye ortadan almış ya, diye homurdanacaktım ki son gün bilet aldığımız için tek bu koltuğun boş olduğu aklıma geldi ve koltuğa daha bi çöktüm. Belki yanıma kimse gelmez falan diye dua ederken taş bi bebelak geldi ve cam kenarındaki koltuğa oturdu.
Allah’ım sana geliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
.COUSİN.
FanfictionLos Angeles'a gitmemle hayatımın değişmesi , neredeyse aynı anda oldu... Yeni okuluma alışmak bir yana evde beni bekleyen bir çocuk vardı.KUZENİM!!!