#10

56 7 2
                                    

yere düştükten sonra yerde sürünerek ilerlemeye devam ettim taa ki kapşonumdan birinin tutup ilerlememi engellemesine kadar bir yandan ağlayıp bir yandan beni çekiştiren adama karşı gelmeye çalışıyordum ne kadar zormuş be benim düşüncem başıma bir şey geldiğinde erkekliğine vurup kaçmaktı ama olmuyormuş onu anlamış oldum bu denememde neyse saçmalamayı kesmeliyim diye düşünürken konuştukları ses kulaklarımdan girip beynimde bir milyon kez tekrarlandı "arabayı getirim şu minik yavruyla biraz eğlenelim garaja gideceğiz" ne dediğini idrak etmeye çalışırken iç sesimin bana söylediği şeyler de aklımdan geçiyordu 'bağırsana be salak dilini mi yuttun belki sesini duyanlar yardım eder' diyen iç sesime uyarak çığlık atmaya ve bağırmaya başladım bazen gerçekten doğru şeyler söyleyen iç sesimi seviyordum  "imdaaaaattt yardım edin help meeee" diye bağırdığım sırada yanağımda hissetiğim acıyla birlikte susmuştum tokat atmıştı dayak yemiştim o pislikten artık başka çarem yoktu hiç bir şey yapmamaya karar verip susmuştum beni arabanın içine koyduklarında inmek için elimden geleni yapmaya çalıştım ama o da işe yaramamıştı en sonunda gerçekten pes etmiştim beni hiç görmediğim bir yere getirdiklerinde sakince arabadan indim ve arkalarından gitmeye başladım şimdi gene diyeceksiniz kızın sen salak mısın neden  kaçmıyorsun kaçacak delik yoktu ki kaçayım karanlık bir ormandaydık ki ben kaçsam kesinlikle ölürdüm bunu göze alamazdım ama arkalarından gittiğim için aklıma telefonum gelmişti hemen telefonumu alıp mesaj atmayı denedim ama sadece denedim yazabildiğim şeyleri yazıp gönder butanonu basmam an meselesi olmuştu 

TAE: TAE YARDIM EDİN KAÇIRILDIM BENİ BİLMEDİĞİM BİR YERE GETİ-" yazdığım anda telefonumu elimden alıp parçalayan adama ateş püskürten gözlerle bakıp "lanet olası ne yapıyorsun elimdeki tek varlığımı parçaladın" diye bağırdığımda gıcık ama korkmama sebep olan bir kahkaha fırlattı ve " hey, yavrum bana böyle karşı gelip bağırması kes aksi takdirde birazdan canın daha çok yanacak" dediğinde ne yapacağını çok iyi tahmin edebiliyordum bir de diğer oğlanların dedikleri yankılandı "eeee güzelim artık bizim olacaksın" dediğinde diğer adam "kes sesini be şimdilik bende siz gidin" dediğinde bir nebze rahatlamıştım diğer 2 adam arabaya binip gittiklerinde garaj gibi olan yerde sadece ikimiz kalmıştık ve ben tırsmaya başlamıştım adam bana doğru yaklaştığında ayaklarım geri geri gitmeye başladı ta ki arkamdaki duvar durmama engel olana kadar adam aramızdaki mesafeyi kapatıp tam önümde durduğunda kulağıma doğru eğilip fısıldadı "korkma sana zarar vermeyeceğim sadece eski sevgilime çok benziyorsun o yüzden onunla yaşayamadıklarımı seninle yaşamak istiyorum ama öncesinde seninle konuşmamız lazım" dedi ve geri çekilerek kendini neredeyse kırılmak üzere olan bir koltuğa attı "otursana" deyip yanındaki koltuğu işaret ettiğinde dediğini yapıp oturdum "seni dinliyorum her şeyi anlat" dediğimde iç sesim kahkaha atmama neden olacak bir şey söyledi 'ahh salak hae birazcık iç sesin gibi akıllım olsa manyak mısın kızım  sen seni kaçıranla sohbet ediyorsun istersen sana bir de kahve yapsın çocuk' dediğinde kahkaha attım adam bana boş gözlerle bakarken korkmuşa benziyordu ki bana uzak kalmaya çalışarak koltuğun diğer tarafına doğru kaydı bu da benim hoşuma gitmişti tabi "bak güzelim amacım sana zara vermek değil ama seni ne zamandır takip ediyordum bir gün tam yanına gelip seninle konuşmak için kolundan tuttuğumda sen biber gazı sıkıp kaçtın sonrasında da zaten tanımadığım bir çocuk gelip bana vurmaya başladı" dediğinde yoonginin anlattıkları aklıma geldi annemin bizi bastığı gün dayak yemişti demek ki şuanda karşımda oturan adamla kavga etmişti bu harika sevgilimi döven adamla konuşuyordum hatta bir dakika artık o benim sevgilim değildi çünkü o başka birisini öpmüştü hemde gözlerimin önünde acaba bilerek mi öptü?? "biliyorum bahsettiğin kişi sevgilimdi" dediğimde gözlerini kocaman açarak cevapladı "sevgilin mi şuan birlikte misiniz yani inanamıyorum hae sen kimseyle birlikte olmazdın" dediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü o an onu kim olduğunu anlamıştım 'JOON' dedim sesli bir şekilde anlamış olacak ki kafasını önüne eğip ensesini kaşıdı ve "artık gitsem iyi olacak görüşürüz" dediğinde onunla birlikte bende ayaklanmıştım "sen otur yoksa kötü şeyler olur dediğinde sözünü dinleyip tekrar yerime oturdum adam gittiğinde 5 dakika da olsa düşünme fırsatı bulmuştum her şey bir oyundu beni kandırmıştı hatta beni eski sevgilisine de benzetmiyordu sadece onun yalanlarına kanmam için öyle demişti her şey joon un oyunuydu ben bunları düşünürken arkamdan gelen ayak sesleriyle joon un bana doğru yaklaştığını anlayıp sakince yerimde oturdum karşıma geçip sırıtarak oturduğunda gözlerimi devirdim ve sordum "ne istiyorsun benden be adam" çok rahat bir şekilde verdiği cevapla gene gözlerimi devirdim "seni hae , seni istiyorum" iç sesimin söylediklerini dışa doğru aktararak sesli bir şekilde dile getirdim "yeter joon ben seni istemiyorum ayrıca sevdiğim var rahat bırak beni herkesi her şeyimi elimden alıyorsun ben bıktım senin bana yaşattıklarından beni ağlatmandan bıktım bana acı çektirmenden bıktım" dediğim sırada ayağa kalkıp kendisine doğru yürümeye başladım "beni üzmenden bıktım , beni rezil etmenden bıktım, korkutmandan bıktım" dediğimde dizlerimin üzerine çöküp gözlerinin içine bakmaya başladım konuşma sırası ondaydı "bende sensizlikten bıktım hae, seninle ilgili hayaller kurarken senin başkasını sevmenden bıktım , senin canını acıtıyorum diye içimdeki acıyı ağlayarak dışa dökmekten bıktım , lan ben okulu bıraktım sırf sen orada bana bakarken canın acımasın diye ama ben gittikten sonra yerimi başkaları almış hae ben bunu bugün şuan fark ettim sen buraya geldiğinden beri sizi dinliyorum başkasıyla birliktesin farkında mısın ve ben onu bile dinlemeden seni sevmeye devam ediyorum" dediğinde gözlerinin yaşarması beni de etkilemişti gözleri dolmaya devam ederken konuşmasını da sürdürüyordu "her şeyin farkındayım hae ve bugün yoongiyi bir kızın öptüğünü de biliyorum ama artık seni rahat bırakıcam çünkü seni sevmeye devam ederken canım daha çok acıyor ve sana son kez şunu söylemeliyim ki sen benim yaşadıklarımı yaşamadan anlayamazsın hae" dediğinde gözünden akan yaşı elimle sildim ne yapıyordum ben ama canımı yakmıştı böyle demesi yanımda ağlamasına da göz yumamazdım yanımda ağlayan birini görünce ben de kötü oluyordum çünkü şaşırmış olacak ki elimi tuttu ve şaşkın gözlerle bana baktı bu sefer de söze ben girmeye hazırlanıyordum "babamı öldürdün joon nasıl yaptın joon benim halimi hiç düşünmedin mi herkes babasına sarılıp koklarken ben mezarına sarılıp toprağı kokluyorum hiç mi düşünmedin beni hemde gözümün önünde öldürdün ama senin kafan o sıralar beni kazanmaktaydı dimi ben o gün bitirdim seni hem içimde hem de sana karşı bitirdim joon" dediğimde kafasını sallayıp "haklısın özür dilerim al bu da kırdığım telefonun yerine" deyip bir telefon uzattı bana "istemiyorum joon" dediğimde "lütfen" deyip ayağa kalktı aynı şekilde bende ayağa kalktığımda "senden son kez bir şey isteyebilir miyim hae" dedi evet der gibi kafamı salladığımda "bana bir kez sarılıp seni seviyorum der misin en azından hayallerimin birisini gerçekleştireyim ?" dediğinde ona doğru yaklaşıp sarıldım ve ağzımdan istemesem de dökmem gereken kelimeleri söyledim " seni seviyorum joon" bunu dediğim esnada omzumda hisettiğim ıslaklıkla ağladığını anladım hemen geri çekilip "ağlama lütfen" dediğimde elinin tersiyle yanağına düşen yaşları silip "üzgünüm" dedi o sırada elimi açıp avucumun içerisine bir tane hafıza kartı koydu "kırılan telefonunun içinden aldım kullanılır durumda yeni kart almana gerek yok" dediği sırada garajın kapısı hızlıca açıldı ve içeriye 3 tane polis eşliğinde tae ve yoongi girdi .


******************

TAEHYUNG ' UN GÖZÜNDEN 

haenin mesajını gördüğümde anında yoongiyi aradım çünkü yoongiyle haenin buluşacağını biliyordum iki çalışta telefonu açan yoongiye "yoongi hae" dediğimde "nolmuş haeye tae konuş" dedi "hae kaçırılmış yoongi senin yanında değil miydi hani yanına gidecektin" dediğimde ilk başta sustu "cevap ver yoongi neden susuyorsun" dediğimde "hae gitti koşarak gitti yanımdan...neredesin tae ?" dediğinde "kes sesini bir sahip olamadın ben tek başıma bulurum haeyi" dedim ve telefonu kapattım ama unuttuğum bir şey vardı konumum açıktı ben hazırlanırken kapımın çaldığını duyunca kapıyı açmaya gittiğimde dürbünden yoongi olduğunu görünce açıp "ne var neden  burdasın" diye çıkıştım "kes sesini tae şuan konumuz bu değil hazırlan birlikte aricaz" dediğinde sinir kat sayım yükseliyordu ama sinirimi dışa dökmeyi haeyi bulduktan sonra yapacaktım "peki geliyorum" deyip montumu giyip çıktım  arabaya bindiğimizde "heyy bu araba da neyin nesi nerden buldun çaldım deme nolur bu kadarına bünyem hazır değil" dedim "ne çalması tae babamın eski arabası" dediğinde rahatlamıştım "yoongi telefonu kapalı büyük ihtimalle adamlar kırdı ya da elinden alıp telefonu kapattı nasıl bulacağız" dediğimde derin bir nefes alış verişinden sonra "sakince düşünelim nereye gitmiş olabilirler ki" dedi o an aklıma joon un planı olabileceği aklıma geldi bir aralar joonla gittiğim bir yerin olduğunu yoongiye söylediğimde son sürat hızla oraya gitti orada ikisini de bulamayınca ikinci şık olarak joon un evine gittik kapıyı açan olmadığı için kapıyı kırdık ama orada da yoklardı yoongi mutfağa gittiğinde "tae çabuk buraya gel" diye beni yanına çağırdı "noldu yoongi bir şey mi buldun" dediğimde olumlu şekilde kafasını sallayıp işaret parmağıyla buzdolabının üstündeki  kağıdı gösterdi bir yerin adresiydi ve altında seni seviyorum hae yazıyordu yoongi kağıdı hızla alıp dışarıya çıktı ve arabaya bindi yarım saatlik bir yolculuktan sonra adresin tarif ettiği yere gelmiştik karanlık bir ormanın içerisinde olan bir garajın önündeydik hızla içeri girdiğimizde gördüğümüz manzara tahmin ettiğimiz gibi değildi 'açıkçası ben daha kötü şeyler bekliyordum' diyen iç sesime gülmemek için yanağımın içini ısırdım o anda olan olmuştu zaten keşke gelmeseydik.




always love me min yongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin