"Sonunda geldin oğlum, babanla tanışma vakti..."
İnsanlar dış dünyada pamuk ipliğine asılı gibi yaşıyorlar bana göre. Tek dertlerinin dünyaya gelip bir amacı olduğunu düşünerek soy devamlılığını ilerletmek olduğunu düşünüyorum. Yapmacık ruh gibi insanların her sene her mevsim her ay her hafta her gün aynı şeyleri yapmaları saçma geliyor. Bir zamanlar bende böyleydim, hayatın ne kadar sıradan bir olay olduğunu düşünür boş yaşardım. Geldiğimden beri çizim defterimi elime almadığım aklıma geldi. deri çantamın üzerine sarmaladığım iplerini çözdüm ve defteri elime aldım. Sayfaları karıştırıp çizdiğim siluetlerden sonra çizdiğim zambaklara geçtim. Zambak resimlerinin arasında bir siluet vardı. Elime aldığımda bunu benim çizmediğimi farkettim, imzası farklıydı karalama gibi. Hemen defterimi alıp Fabio'nun odasına koşar adımlarla gittim. Durup bir saniye düşünseydim daha önce Fabio'nun odasına gitmediğimi hatırlayabilirdim. Aklıma bu geldiğinde olduğu gibi yönümü değiştirip merdivenlerden aşağı koşup çalışma odasına gittim, tahmin ettiğim gibi orada oturup önündeki kitabın ara sayfasına bir şeyler not ediyordu. Benim koşar adım yaklaştığımı görünce ayağa kalktı, yanına vardığımda çoktan masanın arkasında çıkmış benim yanıma gelmişti.
Fabio: Ne oldu Felix neden koşuyorsun sarayın içinde deli danalar gibi?
Felix: Çizim.... yapmak için ......
Fabio: Anlayamıyorum birazcık nefeslen al suyu iç.
dediğinde elime tutuşturduğu bir bardak suyu mideme indirmek için dik oturup elinden aldım. Suyun ilerlerken ki soğuk izi içimi rahatlatıp adeta 'cız' sesi çıkardı. Bardağı eğilip onümdeki masaya bıraktığımda Fabio'nunda yerine geçmiş olduğunun bilinciyle ona dönüp anlatmaya başladım.
Felix: Odamda sıkılıp çizim yapmak için defterimi elime aldığımda sayfaları arıştırıp eskileri yad ediyordum. Defterimdeki düzene göre çizdikten sonra deldiğim sayfayı sırasına göre bölüm bölüm koyardım. Genelde zambak ve siluet çizimlerim olduğu için en başa siluet sonrasına zambak diziyordum.
dedim ayağa kalkıp defteri masasının üstünde bıraktığı boş alana yavaşça bırakırken. Tek tek sayfaları çevirirken istemeden de olsa çizdiğim bu şekillerin sebebini sormayı aklıma yazıp devam ettim zambakların arasında ilerlerken resmi bulduğum yere parmağımı vurarak
Felix: İşte tam burada bu adam resmini buldum. Fakat bunu ben çizmedim. Üstelik dün yüzük denemek için gittiğimde yüzüğün bana gösterdiği görüntülerde babam olduğunu bildiğim adama çok benziyor. Bunun anlamı ne?
soruyu bitirdiğimde göğüs kafesimin çatlayacak gibi hareket etmesine aldırış etmeden dik durmaya çalıştım.
Fabio: Felix dün yüzüğünü taktığında John sana gücün hakkında ne dedi?
Felix: Annem ve babam gibi düşünce grubundan olduğumu fakat bunun onların farkında olmadan daha ileriye gitmiş olduğunu söyledi. Herkes iki mi üç mü bilemiyorum o evrelerdeymiş.
Fabio: Peki sen kaçıncı evresin?
Felix: Yanlış hatırlamıyorsam 5 evre.
dediğim anda elime saldırır gibi davranışı beni korkutmuş ve ne yapacağımı bilemeyecek hale getirmişti. Amacına ulaşıp geri çekildiğinde ise yüzüğümü çıkardığını gördüm. Bunu neden yaptığını ona soracakken o benden daha hızlı davrandı.
Fabio: Dün John olarak tanıştığın adam nasıl biriydi?
Felix: Uzun sakalları olan, siyah gözlü, zayıf, kısa boylu bir amcaydı. Açıkçası beni korkuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK ADASI
Teen FictionBir gün uyandığınızda hayal bile edemeyeceğiniz bir hayata atılmış olsaydınız? Peki ya hiç düşünmediğiniz anda koruyucu meleğiniz sizin etrafınızda olsaydı? Karlar arasından doğan güneş aşkına.. Gizemli meleğin ateşine kapılmanız dileğiyle iyi okuma...