"subat Hatice YAVUZ görev yerin Güney Kore ilk görevin hayırlı olsun"
"Emredersiniz komutanım"
Allaaah yaşasın rabbimm sen ne güzel şeysin Koreye gidiyorun yaaaa müthiş bir şey bu kafayı yiyeceğim Allaaah bunu kutlamam lazım yaşasın ben Kore'ye gidiyorum ben ben ya ben.
Komutanın kapısının önünde kafayı yerken askerlerin bana salak salak bakmasıyla kendime geldim hemen odama gidip kıyafetlerimi hazırlamam gerektiği geldi aklıma koşar adımlarala odaya girip Kore'deki kızenimi aradım
"Kankaa görev yerim Kore çıktı yaa uçuyorum bildiğin yaa kanka kafayı yiyeceğim"
"Ne diyon kızom valla de ohaaa yaaa gerçekten mi ne zaman geliyorsun"
"Bilmiyorum iki gün içinde orada olurum"
Kapının çalmasıyla kendime gelip
"Gir" dedim
"Komutanım uçak biletiniz albayım gönderdi"
"Sağol çıkabilirsin"
Uçak biletine baktığımda bugün saat 20.00 da uçağın kalktığını gördüm ve telefonda beni bekleyen bir adet kuzenim olduğunu hatırladım ve telefonu elime aldım
"Kanka bu akşam saat sekizde uçak kalkıyor"
"Oo iyi kanka hayırlı olsun"
"Sağ ol kanka neyse şimdi kapatalım benim hazırlanmam gerekiyor"
"Tamam hadi bay"
"Bay"
Aslında Kore'ye gittiğim için mutluyum ama ilk görevimi Türkiye'de yapmak istiyorum olsun görev görevdir....
Uzun uzun düşüncelerle valizimi toplamıştım ve birden aklıma annemler geldi onları aramalıydım demi ve elime telefonu aldım
"Alo baba nasılsın"
"Sağol kızım iyiyim sen nasılsın"
"Bende iyiyim annem ne yapıyor"
"Oda ne yapsın ev işi filan derken iyi işte"
"Hmm iyi, baba ben görev için Güney Kore'ye gidiyorum"
"Ne Kore mi niye orası Türkiye'de görev yeri bitmiş mi"
"Baba yapabileceğim bir şey yok sende gayet iyi biliyorsun"
" Ne zaman gidiyorsun"
"Akşam sekizde"
"Hemen mi bi yanımıza uğrasaydın"
"Evet hemen bende yanınıza uğramak isterdim ama"
"Neyse annene veriyorum telefonu"
"Peki"
Babam ve annem Kore'yi sevdiğim için durmadan bana kızarlardı ama ben yinede severdim. Anemin sesiyle düşümcelerimden kurtuldum,
"Kızım nasılsın"
"İyiyim anne sen nasılsın"
"Bende iyiyim nasıl gidiyor işin çok yoruluyor musun? "
" Hayır anne yorulmuyorum iyi gidiyor"
"Dikkat et kalın giyin hasta olma" sanırım bu klasik anne cümlesiydi.
"Tamam anne giyinirim anne ben görev için Kore'ye gidiyorum"
"Ne Kore mi"
"Evet"
"Ne koresi kızım elin memleketinde ne işin olur senin"
"Anne görev yapıcak bir şey yok"
"Ne yapıp ettşb yine gittin ya oraya daha ne diyim ben sana"
"Anne"
"Tamam tamam git ama ara hergün bizi habersin bırakma kalın giyin üşütme aç da kalma o pis şeylerden de yeme"
"Tamam"
"Rümeysa ve Betüllerlemi kalıcaksın"
"Evet"
"İyi"
"Annem kapatmamlazım görüşürüz selam söyle herkese"
"Aleyküm selam"
HAVALİMAN'INDA
"Seni orada alıcaklar görev hakkında daha detaylı bilgi alıcaksın. Albay Yılmaz seninle ilgilenecek dikkatli git."
"Emredersiniz Komutanım"
Uçağa geçip koltuğa oturdum ve uçağın kalkmasını bekledim telefonumla biraz oyalandıktn sonra uçak kalkmıştı. 6 Saatin sonunda hele şükür uyumuştum.
Uyandığımda uçak iniş yapıyordu, kemerimi çıkarıp uçağın kapısına doğru ilerledim. Uçaktan indiğimde valizimi almak için içeri doğru ilerledim ve valizimi alıp beni almaya gelen askerleri aramaya başladım. Bana doğru yürüyen iki tane badigart gibi adamlara bakarak onlara doğru adım attım. Tam karşımda durduklarında yüzündeki sert tavırla çok çekici duruyorlardı, hemen kendime gelmeye çalıştım Allah'tan zor olmadı kendime gelmek.
"Subay Hatice ÜSTÜNDAĞ"
"Evet benim" Evet benim ne ya salak Hatice!
"Yüzbaşi KİM" Uzattığı elini sıkarak kafamı salladım.
"Bende astsubay kıdemli çavuş Lee"
Kafa mı yanındaki askere çevirerek onunda elini sıktım."Bizi takip edin"
Valizimi sürerek onları takip ettim beraber arabaya binerek Alay Komutanlığı'na gittik.
1 SAAT SONRA
Görev hakkında bilgi edindikten sonra askeriye de boş boş dolaşmaya başladım ve üç saatlik dolaşmamdan sonra bir banka oturdum elimdeki kahveyi yudumlamaya başladım. Kafamı sesin geldipi yöne çevirerek hemen ayağa kalkıp Albay Yılmaza selam verdim.
"Bugün izinlisin eve git dinlen yarın sabah gelirsin"
"Emredersiniz komutanım"
"Git hadi"
Albayın git emrinden sonra taksiye binip eve doğru yol aldım. Aa daha geldiğimi kızlara söylememiştim hemen zile basıp Rümeysa'nın kapıyı açmasını bekledim ve bir dakika sonra kapı hızlı bir şekilde açıldı,
"Kankaa" Rümeysanın pis cırlamasından sonra kulaklarım tıkandı sanırım
"Kanka Allah sesini kısmasın "
" Amin kanka amin geş içeri çabuk oha yaa bildiğin Koredesin"
"Evet kanka Kore deyim ama biraz daha böyle cırlatsan burayı terk etmek zorunda kalıcam"
"Tamam tamam sakin"
"Getçekten salaksın yaa açım ben aç yemek getir"
"Gitte kendin al lan"
"Anlamdım" derken belimdeki silahı önümdeki madaya bıraktım
"Ohaa o senin mi? "
" Yes bebeğiiim"
"Bu havalı silaha karşı sana iki tabak yemek getiriyorum canısooo"
"Salak yaa"
Bu kızın bazen beyninin olmadığından şüphe ediyorum gerçekten. Rümeysa ve Betül buraya geleli 1 aya yakın olmuştu Betül doktoru Rümeysa ise iç mimardı o yüzden zengindiler nihaha... Gelsin paralar....
AKŞAM SAAT 21.30
.....Devam edecek. Umarım beğenirsiniz....