2. Bölüm: TARDIS

124 12 1
                                    

Sonuncu katta sıkışıp kalmıştık pencereden atlama şansımız yoktu. Ama.. Bi dk.. Sonuncu.. Kat.. Bi dk.. Jeton düşüyor..

                       ***

Ve düştü! Işte bu kadar! Burası sonuncu kat yani mutlaka üstümüzde bir çatı olmalıydı. Kafamı pencereden çıkardım ve yukarıya baktım. Evet yukarıda çatı vardı. Yanında da su boruları vardı.

"Doktor! Beni takip et! Hadi!"

"Ne! Nereye! -Ben pencereye tırmanırken- Hey in o pencereden aşağı atlamayacaksın değil mi?!"

"Ne! Hayır tabii ki. Sen sadece beni takip et!"

Pencereden dışarı çıktım. Eskimiş su boruları beni taşımayabilirdi belki ama yapacak bir şeyim yoktu. Borulardan tırmanmaya başladım ve sonunda çatıya çıktım. Evet beni taşımıştı. Sıra Doktor daydı. Bu arada kafasını pencereden çıkarmış ağzı açık beni izliyordu.

" Melissa. Harikasın!"

"Evet. Daha öncede söyledin. Bi arada Doktor kapa ağzını Ağlayan melek kaçıcak." göz kırptım ve elimle gel işareti yaptım.

"Don't blink Melissa.(Göz kırpma Melissa.)" Doktor da boruları tırmandı ve yanıma geldi. Işık hızıyla çatıya açılan kapıyı sonikledi.

"Ee.. Şimdi plan ne patron?"

"Kim? O ne yeniyor mu? Ayrıca niye hep planları ben yapıyorum ya."

"Sen harika olabilirsin ama espiri anlayışın berbat kusura bakma."

"Neyse senin plan yapmayacağını bildiğim için ben yaptım."

"Napıyoruz o zaman?"

"Kafanı kullan doktor ya.. Aman.. Bende seni akıllı zannettim ha. Borulardan geri inicez napcaz başka."

"Şimdi sen aklını kullan Melissa bu borular çok eski. Ikimizi de taşımaz. Birimiz inene kadarda melekler ötekini ele geçirir."

Lanet olsun. Bütün fiyakamı alt üst etti ve de haklıydı. Borular çok eskiydi. Çatıdan eğilip baktığımda çıktığımız su borusunun yanında bir tane daha vardı. Zafer kazanmış gibi doktor a seslendim. "Noldu?" diyerek yanıma geldi. Su borularını göstererek "Bir tanesi ikimizi taşımaz evet. Ama ya iki borumuz varsa?"

Direk piç sımaylımı yaptım.

"Melissa harika olduğunu söylemişmiydim?"

"Evet. Ayıptır söylemesi iki kere. Hadi inelim."

Boruların birinden ben birinden doktor inmeye başladık. Aşağı ya çok yaklaşmıştık ki üzerinde olduğum borunun yukardan yıkılmaya başladığını gördüm. Hızla aşağı indim. Sağsalim aşağı inmiştik. Birden doktor beni yoldan çekti ve üstüme düştü. Daha sonra ise su borusu tamamen aşağı düştü. Kılpayı kurtulmuştum. Eğer doktor olmasaydı ölmüştüm belkide.

"Doktor. Saol."

"Bir şey değil. Sen bizi meleklerden kurtardın." Yaklaşıp bana sarıldı. Belki onu daha tanımıyordum ama içimde ona karşı garip bir güven oluşmuştu. Bu.. Bu.. Gerçekten garipti. Doktor dan ayrılıp ana caddeye doğru yürüdüm.

"Hey nereye gidiyorsun?"

"Polise gidiyorum doktor nereye gidicem?"

"Hadi ya. Ne diceksin? Kaldığım otel uzaylılar tarafından işgal edildi. O uzaylılarda melekden heykeller onlara ağlayan melek deniyor mu diceksin. Deli damgası mı yemek istiyorsun?"

Arkamı döndüm gözlerim dolmuştu. Akmalarına izin vermeden "Yemediğimi kim söyledi? Sence Türkiye'den niye postaladılar beni?" dedim. Daha sonra ne kadar dirensem de bir damla bana karşı zaferini alıp yanağımdan aşağı süzüldü. Doktor bana doğru gelip akan gözyaşını sildi.

After RegenerationHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin