Şans

4K 288 162
                                    

İthaf kime yapsam bilemedim, isteyen buna  yazsın :)

Medya :  bölüm şarkısı, sadece  güzeldi  diye koydum jgfıkrtıuh 😍

Bu bölüme bolca yorum ve şöyle bir 10-15 oy gelsin lütfen 💚 *dilenci yazar işbaşında* 

Önümdeki bu mesaja bir süre baktım. O an Matrix'teki Neo gibiydim, önümde yeşil ve kırmızı hap yerine, kabul etmek ya da etmemek vardı. İki yolunda beni nereye götüreceğini bilmiyordum, bugün olanlar yüzünden de zaten düşünecek halim yoktu.  Her zamanki gibi ani bir karar verdim. 

Asu: Varım. 

X: Güzel :)

Asu: Nereden başlıyoruz?

X: Tam olarak ne yapmak istiyorsun? Yani ne istiyorsun? 

 Dürüst ol, laf cambazlığı yapma ve benim o güzel nöronlarımı yorma lütfen. 

Asu: Ay aman göt. Neyse tamam Sadece ne düşündüğünü bilmek istiyorum yani o ne hissediyor sence? 

X: Anladım, o zaman Asucum dediklerime harfi harfi yapacaksın. 

Şimdi, yarın gidiyorsun Ömer ile konuşuyorsun. Bugün olduğun kadar dürüst bir şekilde. 

Asu: Çok yaratıcısın 

X: Daha iyisini biliyorsan  sen yap.

Asu: Merak etme yarın en iyisini yapıcam :) 

X: İddialıyız sevdim :) 

Bu mesajdan sonra daha fazla konuşacak halim kalmamıştı, telefonu kapattım ve uyudum. 

Sabah ise Esra'dan önce uyandım ve hızlı bir şekilde banyoya gittim. O klasik ayna sahnesi her gün ben de oluyordu ama bugün daha da beterdim. Gözlerim şişmişti ve topuz olan saçlarım dağılmıştı, yolunmuş tavuk gibi duruyordu. Bir kız uyandığında güzelse her zaman güzeldir, diye bir söz görmüştüm bir yerde  düşündüm de o kız kesinlikle ben değilim sanırım.  Hem zaten sabah uyandığı hali ile güzel olan kız uzaylıdır. Kıskançlıktan bok atmak temalı, konuşmayı okudunuz. 

Banyodan çıktığım gibi Esra'nın odasına daldım. Esra yatakta Rahat Koltuk'taki kızın yaptığı hareketlerden bile daha değişik bir şekilde uyuyordu. Bu arada o hareketleri denemeye çalışıp başarısız olan tek kişi ben olamam. Esra'yı uyandırmak için yaptığım tek şey kulağına tüm gücümle "ESRAA!" diye bağırmak oldu. Direkt kalkıp bana sert bir bakış attığında sinsi sinsi güldüm, bana yastık fırlattı. 

Kalkarken bile hala söyleniyordu. "Ya bu nedir, milleti sevgili uyandırır beni bu ibibik," deyip bana nefretle baktı. "Yani ne bileyim, bir Cameron Dallas, bir Shawn Mendes tarafından uyandırılabilirdim," diye kaderine söverken onu zorla evden çıkardım ve beraber okula gittik. 

O sınıfa gittik,  bense arka bahçede sahaların orada oturmaya başladım. Burada tek başıma oturmaktan sıkılmaya başlasam da tuhaf bir şekilde sessizlik iyi geliyordu. Tabi, bu sessizlik kafama sert bir top yememle sona erdi. Gerçekten bu bahçe ve bu toplar benim ölümüm olabilirdi. En son neler olduğunu hatırlayasım bile gelmiyordu, aslında şu an başıma geleceklere kadar bakarsam o baya iyi sayılırdı. 

Yediğim topla direkt "Yuh öküz, oradan kaleye mi benziyorum!" diye söyleniyordum ki karşımda Boran'ı görmemle bir anda sustum istemsizce. Başıma top yerine gök taşı düşeydi de görmez olaydım bu yüzsüzü.  Boran. Keşke yüzsüz dediğimiz insanların yüzünü gerçekten görmeseydik.  Böyle karşılaştığımız zaman filan televizyondaki gibi mozaik eklenseydi suratlarına. Neden bu kadar sövüyorum bilmiyordum.  Beni sevmek zorunda değildi ama içimde tuhaf bir nefret vardı ona karşı. 

Anonimim Olur Musun? || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin