İnsanlar artık bu kadar basit yalanlar mı söylüyorlar yoksa artık ben mi insanların yalanlarını daha çabuk yakalar oldum? En ufak bir mimiğinden, göz hareketinden hepsinden yalan söylediği söylediği anlaşılıyor. Hani en iyi yalanı yalancı anlar sözü varya ondan mı kaynaklanıyor orası meçhul.
Yalanları anlamak her zaman o kadar güzel bir şey değil. İnsanın yalanları duymaya da ihtiyacı var. Bazen yalan olduğunu bile bile dinler, inanırlar. Hepsi biraz daha iyi hissetmek içindir fakat bu bende yok. En ufak yalanlar da hemen yakalayabiliyorum insanları ve bundan sonra o insana ne saygım kalıyor ne de güvenim.
Güven. İki hece, beş harf. Ne kocaman bir kelime. İçinde ne kadar anlamı biriktiren tek kelime. Sadakat. Ağlanacak omuz. Seni belki kendisinden koruyacağını bilmek kadar güvenmek birine. Çekinmeden, utanmadan söylemek bazı şeyleri, benim hakkımda ne düşünecek diye düşünmeden. Güvenmek istiyorum. Kendimden daha fazla güvenmek istiyorum. Ona tutunmak istiyorum. Bana hissettirdiği güvene tutunmak. Belki çok şey istiyorum, belki imkansızı istiyorum ama hayal etmek parayla değil, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Fısıltı
Non-FictionYazıyor, psikolojisi yerle bir olmuş genç kız yazıyor. Anlık düşüncelerini, hayal kırıklarını, acılarını yazıyor ve haykırışlarını duymanızı istiyor. (Keşfedilmemiş Cevherler '15 En İyi Non-Fiction Hikâyesi)