naegahosh 2 saat önce
---
"Hansol, bu bu ay kaçıncı bir araya gelişimiz ben sayamıyorum yani. Hayır- Jihoon'dan çok sizi görüyorum fazla enteresan bir durum değil mi sizce de?"
"Seungkwan... özlüyor herkesi. Kendimi onu ait olduğu yerden koparmış gibi hissetmekten kendimi alamıyorum."
İçeride Daebak ile oyun oynayan Seungkwan ve Jihoon'un seslerine odaklanmıştı bir süre. Daebak, Jihoon'un yeğeniydi ve bir süre onlarla kalması gerekiyordu. Seungkwan bu uslu çocuğu sevmişti- yani susup yerinde oturan ve size hiçbir sorun çıkarmayan sakin bir çocuğu kim sevmezdi ki? İçeri koşuşturan bebek, peşinden diğer ikiliyi de sürüklemişti.
"Amca burada oturalım, Soonyoung ağabey ve Hansol ağabey yalnız kalmasınlar."
Hansol uzanıp çocuğun saçlarını okşadı. Seungkwan onu izlerken derin bir nefes verdi.
"Tina noona ve Hyelim'in bir kızları olmuş."
"Ciddi misin? Benim bundan neden haberim yok?"
Jihoon ona söyledi.
"Onlar da sizin gibi, Yoojung denen sizden bir şeyleri koparsa da iki muazzam hayatı bulmanıza neden oldu."
"Evet- olumlu tarafından bakarsam bana Hansol'u armağan etti. Hyelim'e de Tina'yı."
Hansol o adamın adı geçince yumruklarını sıkmıştı. Seungkwan'a ulaşmayı deniyor diye numaralarını değiştirmiş, tüm adreslerinden kurtulmuşlardı. Takıntılar- insanları kör ederdi. Gereğinden fazla. Hansol ayaklanıp yatacakları odaya giderken uyumak istediğini mırıldandı. Seungkwan ise onun neden bu hâlde olduğunu öğrenmek için Soonyoung'a baktı.
"Kendini suçluyor."
Dedi Soonyoung, onu anlamışcasına.
"Kore'yi özlediğini biliyor ve- seni oradan kopardığını düşünüyor."
Seungkwan gülümsedi. Hassas bir sevgilisi olduğundan bunu düşüneceğini biliyordu. Ayağa kalktı ve odaya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında yatakta oturan Hansol'u görmüştü. Hansol onu görünce geriye doğru kendini atıp uyuma taklidi yapmayı denedi. Konuşası yoktu şimdi bu ciddi konuları.
"Gördüm bile, hiç boşuna deneme."
Hansol muzip bir gülümseme ile bir gözünü açtı.
"Buraya gel, sarılacağım."
Sevgilisinin kucağına oturup onu kendine çekerken derin bir nefes almıştı. Hansol, Seungkwan'ın beline sarılıp boyun girintisine gömdü. Konuşmuyorlardı. Zaten ciddi bir konu konuşası olmayan Hansol, sessizliği sevmişti.
"Dinle, Hansol. Seninle buraya gelirken her şeyi göze aldım. Yalnızlığı, özlemi, acıyı... her şeyi. Şükürler olsun, bana bir kere bile ne yalnızlığı ne de acıyı tattırdın. Seninle olduğum için mutluyum. Evet, özlüyorum. Ailemi özlüyorum, arkadaşlarımı özlüyorum, memleketimi özlüyorum. Ama her sabah senin gülüşünle uyandığımda bunlar uçup gidiyor."
Hansol'un saçlarını okşayıp burnuna bir öpücük bırakırken burukça gülümsemişti. Diğerinin ondan aşağı kalır yanı yoktu. Sevgilisinin dokunuşları altında eriyip gidecek gibiydi.
"En ufak bir zorlukta senden vazgeçecek olsam seninle bu yola en başında baş koymazdım. Bunu sen de biliyorsun."
"Biliyorum."
"Seni çok seviyorum, Hansol. Seni gerçekten çok seviyorum. Bırakmaya da niyetim yok."
"Ben de seni çok seviyorum, Seungkwan. Özür dilerim- sadece düşünmekten kendimi alamıyorum. Seni boğmak istemiyorum. Evin içinde sadece ikimiz varız ve sen belki- benden bunalırsın-"
"Bu cümleye devam etme. Isırırım burnunu yoksa. Hadi uzan ve dinlen. Başın ağrıyor öyle değil mi?"
"Nereden anladın?"
"Nereden mi? Bilmem..."
Güldü ve dudaklarına hafif bir öpücük bıraktı.
"İyi uykular, sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liar Liar | Verkwan
ФанфикYanlış kişiye atılan bir snap, nelere yol açabilirdi ki? Seungkwan yalanlara ve onun daha da beterlerine yol açabileceğini düşünememişti.