Liar Liar | Verkwan

drei

Hansol arıyor...

(00.01)

"Selam."

Gülümseyen yüzüyle, Hansol söyledi.

"Selam... Nasılsın, Hansol-sshi?"

"Ben iyiyim seni sormalı."

"Ben de iyiyim... gördüğün gibi yalnız ve kederli bir akşamın tam ortasındayım."

"Neden kederli ki?"

"Biri yüzünden."

"Kim bu biri?"

"Siteden bir çocuk. Ben--- ondan hoşlanıyordum. Ama sanırım nişanlıymış."

"Oops... bu kederli bir akşam geçirmek için yeterli bir neden. Ama yine de senin bu kadar üzülmene değecek bir şey değil. Hiç kimse insanın kendisini yıpratabileceği kadar değerli değil."

"Lâkin, ben insanlara ettiğinden fazla değer vermeyi alışkanlık hâline getirmişim galiba... Ayrıca, biliyor musun? Sadece iki kere konuşmuştuk ve o benim adımı bile bilmiyor muhtemelen."

"Sana daha komik bir şey anlatayım mı?"

"Hmm.."

"Bundan bir-iki sene önce arabada arkadaşımı beklerken uyuyakalmışım ve bir rüya gördüm. Rüyamda bir kadın, saçlarımı okşamış, benimle ilgilenmişti. O kadar etkilendim ki. Uyandığımda o kadından çok hoşlandığımı ve bulmam gerektiğini düşündüm. Bir iki ay böyle geçti. Deliler gibi aradım. En sonunda--- onun aslında bir telefon reklamında oynayan yabancı biri olduğunu fark ettim."

Seungkwan gülmeye başladığında Hansol da ona katılmıştı.

"Bu daha iyiymiş."

"Sanırım büyükler bu yüzden dışarıda gezerken kimsenin gözlerinin içine uzun uzun bakmayın demiş."

"Yanlışlıkla gönlümüz kayar diye..."

"Gönlümüzden sonra da hayatımız kayar diye."

Bu sohbetin ardından Seungkwan'ın düşük pil uyarısı ekranda belirivermişti.

"Gitmem gerek... şarjım bitiyor."

"Eve geç, lütfen. Hava karanlık ve bu saatte tehlikeli dışarılar."

"Sohbet için teşekkür ederim. Şu an kendimi fazlasıyla iyi hissediyorum."

"Ne demek~ Her zaman."