10 dakikalık bir yağmur yürüyüşünün ardından Leyla sonunda evine ulaştı. Her ne kadar sırılsıklam olsa da bu yürüyüş onu rahatlatmış, içinde hissettiği atalarının ayinlerini anımsatmıştı. Yağmurlu günler duyuları açmak için mükemmel olurdu. Leyla içinse bu biraz rahatsız ediciydi. Ne zaman yağmur yağsa içindeki tehlike çanları çalardı. Bunlar genelde insanların göremeyeceği kadar silik ruhlar olurdu ama bazen bugünki kız gibi diriltilenler de olabiliyordu. Ruh diriltme bu şehirde sık rastlanan bir olay değildi. Bir kaç cadı vardı fakat onlar başlarına dert almak istemezdi. Bir kaç aşk büyüsü satar etrafta gezinirlerdi. Nadir de olsa bazen bir cadı isyan eder bir ruhu uyandırır ve beden kazanmasını sağlardı. Fakat ruh güçlü değilse ki çoğu zaman değildir sadece insanlara zarar vermeye meyilli, kafası karışık bir şey yaratılmış olurdu. Genelde Leyla ruhtan kurtulur ve bu durumu göz ardı ederdi çünkü ne bir daha tekrarlanır ne de ölümle sonuçlanırdı. Bir haftada iki ruh daha önce görmediği bir şeydi. Ve bir ruhun bir insanı öldürmüş olması Leyla'nın bu durumun peşine düşmesini zorunlu hale getiriyordu. İçinden bir ses bu ikisinin diriltilen tek ruhlar olmadığını söylüyordu. Keşke bir kez bile olsa bu tehlike çanları yanlış alarm olsaydı ama böyle bir yağmurlu günde yanlış olmasının iki kat imkansız olduğunun farkındaydı. Şimdi yapabileceği tek şey biraz ruhlar alemine göz atmaktı.Leyla bu işi en çok küvette yapmayı seviyordu. Su onu rahatlatıyordu ve daha iyi düşünmesini sağlıyordu. Küveti doldurdu ve içerisine biraz lavanta koydu. Her zaman lavantanın kendisini koruyacağına inanmıştı. Etrafa yolunu bulmasında yardımcı olacak bir kaç mum yaktı ve çırılçıplak bir şekilde küvete girdi. Önce ılık suyun vücudunu rahatlatmasını bekledi. Stersli olursa bu işi hiç bir zaman düzgün yapamazdı. Bir kaç dakika geçtikten sonra konsantre olmaya başladı ve gölgelerin arkasındaki boyuta odaklandı. Bunu daha küçücük bir kızken, K hayatına girmeden önce yapabiliyordu ama o zaman bunun sadece rüya olduğunu zannediyordu. Daha sonra bu rüyalarda hareketlerini kontrol edebildiğini fark etti ve 10 yaşına geldiğinde de K ile tanıştı. K bir profesördü. İnsanlar onun iş yaramaz olduğunu düşünse de o hayatı boyunca paranormal olayları araştırmış ve bunlara inanmıştı. Bu işe ne zaman girdiğini ya da neden girdiğini Leyla ona hiç sormamıştı. İç güdüleri ona K'nin bunları hatırlamak değil, unutmak istediğini söylüyordu ve Leyla onu sokaklardan kurtarıp bunca şey öğreten bir adama saygısızlık yapmak istemiyordu.
Leyla kendini bildi bileli sokaklarda parazit gibi yaşamıştı. Bebekliğine dair hiç bir anısı yoktu ama hatırladığı en eski anıda dahi sokakta manavdan elma çalıyordu. 10 yaşına kadar çöplerde yemek arayıp, manavlardan, fırınlardan çalıp, muşambaların arasında uyuyarak yaşadı. İnsanlar bir şeyi görmek istemediği zaman görmüyordu ve hiç bir zaman Leyla'yı görmek isteyen olmamıştı. O da hayatını görünmez bir parazit olarak devam ettirdi taa ki K ile karşılaşana kadar. Yine yağmurlu bir gündü ve muşambaların arasında uzanıyordu. Yağmuru oldum olası rahatlatıcı bulmuştu ve orada yağmur sesini dinleyerek uzanmak onu mutlu ediyordu. Bir anda içine bir his doğdu. Hemen gözlerini açtı ve yolun karşısında duran adamı gördü. Adamın uzun saçları ve sakalları vardı. Üzerindeki kıyafetler yırtık pırtıktı ve kirden simsiyah olmuştu. Ayakları çıplaktı ve ayak bileğince koparılmış paslı bir zincir vardı. Adamı diğer insanlardan ayıransa bu tuhaf hali değil gözleriydi. Daha doğrusu gözleri olması gereken iki siyah boşluktu. Leyla arası böyle ruhlar görürdü tabii o zamanlar onların ruh olduğunu bilmiyordu. Ve içindeki tehlike alarmı sebebiyle bu ruhlardan her zaman saklanırdı. Ama o gün içinde farklı bir şey daha vardı. Ve birden karşısında onu gördü.
K elinde ince bir zincirle yavaş yavaş ruha doğru yürüyordu. Ruh yavaş yavaş kafasını ona doğru döndürdü ve çığlık atmaya başladı. Ağzından solucanlar ve böcekler yere dökülüyordu ama ruh hiç kıpırdamıyordu. K yavaş yavaş yürümeye devam ediyordu ve ustalıkla kement haline getirdiği zinciri sallıyordu. Yüzünde bir gülümseme vardı. Etraftaki insanlar kaçışmaya ve çıplık atmaya başlamıştı. Oysa ki ruh çığlık atmaya başlamadan önce kimse onun orada dikildiğini fark etmiyordu.
K bir anda koşmaya başlayarak zincirden kementi ruha attı ve boynundan geçirdi. Bir kaç adımda yanına gelip zinciri bütün vücuduna sarmaya başladı. Ruhun çığlıkları artmış, can çekişiyor gibi bir hal almıştı. K bu sefer kahkaha atmaya başladı. Ruh onunla savaşıyor ama gücü altında eziliyordu. Bir yandan da küle dönmeye başlamıştı. Ruhun küle döndüğünü gören Leyla çığlık atmaya başladı ve bu çığlıklar K'nin dikkatini çekti. Kafasını çevirdi ve çöplerin arasında saklanan doğrudan ona bakan küçük kızı gördü. Ruhun tamamiyle küle dönmesiyle K yerden kalktı ve kıza doğru gitti. Leyla'nın içindeki bir ses güvende olduğunu söylüyordu ama aklı çok karışıktı, kaçabileceği bir yer yoktu. Şimdi adam tam da önünde duruyordu. "İşte seni buldum!" dedi ve Leyla'yı kucakladığı gibi götürdü. Leyla'nın karşı çıkacak ne vakti ne de cesareti vardı. O gün yeni hayatının başladığı ilk gündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH AVCISI
ParanormalKüçük yaşta kimsesiz kalan Leyla K tarafından büyütülmüş, iç güdülerini dinlemeyi öğrenmişti. Şimdi Şehrin Ruh Avcısı olma ve atalarından kalan kahin kanıyla masum insanları kurtarma sırası onda. Geçmişinden gelen hiç beklemediği yabancıyla yüzleşme...