0.0 | Vefeyat

132 15 14
                                    

0.0  |  VEFEYAT

5 NİSAN 2014
İstanbul,,

Atlas Artagan

Kırık dökük parçalar etrafa dağılmaktaydı. Gezinmekteydi zihninin odalarında, ardında minik ayak sesleri bırakarak. Sessizliğe boğulduğunu umduğu yer aksine çığlık çığlığaydı. Çığlıklarının kulaklarında yer bulması ruhundan birer parçayı daha götürürken tepkisiz kalmak için direndi. Zifiri karanlıktı. Gözlerinin açık olduğuna tereddüt etti. Ruhu gibi bedeninin de karanlığa sürüklenmesine göz yumarak adımlarını hızlandırdı. Bir ses yankılandı tam o anda, boş olduğunu hissettiği yerde. İsmini o sesten duymak onu tarumar etti. İsminin harfleri boğuldu sanki o acı yüklü ses tonunda. Derin bir sessizlik baş kaldırdı ardından. Karanlık yerini loş bir ışığa bıraktığında gözyaşlarının tuzlu tadı dudaklarındaydı. Loş ışık, dağınık ve kimsesiz bir kütüphane ortamını sundu önüne. Duvarların lacivert rengi soyulmuş, yılların onu eskittiğini avaz avaz bağırıyordu. Raflar koyu kahverengiydi, yıkıldı yıkılacak halini gizleyemiyordu. Kitap sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Eski bir sandalye, artık kullanılamayacak tahta bir masanın hemen yanında devrilmiş vaziyetteydi. O yöne doğru adımladığında gözleri duvardaki çivi izlerine çarptı. Çivi izlerinin altında, birkaç adımlık uzağında ters dönmüş birkaç çerçeve ve çerçevelerinden çıkmış birkaç resim vardı. Ona en yakın olan resme uzattı çelimsiz, tir tir titreyen parmaklarını. Resmi çevirdiğinde gözlerinden beynine sızan görüntüler nefesini kesti. Küçük Atlas, karşısında onu bozguna uğratacak kadar gerçekçi gülümsüyor, zihninde yeri olmayan hatırayı hafızasına kazıyordu. Bu gülümseme o kadar yabancıydı ki, aklının ona oyun oynadığını düşündü. Acılarla bezenmiş geçmişi bu fotoğrafı ölesiye reddederken, büyümeyi unutan çocuk yanı inanmak için çırpınıyordu. Fotoğrafı taklit edercesine gülümsediğinde birkaç damla yaş gözlerinden kendini bıraktı. İntihar eden damlalar yanağından süzülerek sonsuzluğa karıştı. Ayağa kalkmak için bir hamlede bulunduğu esnada yüksek bir ses işitti. Bu bir erkek sesiydi ve sesin sahibinin ona çok yakın olduğuna yemin edebilirdi. Loş ışık yerini zifiri karanlığa, zifiri karanlık yerini tekrar loş ışığa bıraktı ve bu birkaç kez kendini tekrarladı. Sonunda zifiri karanlık galip geldiğinde nefesi ciğerlerini zorlamaya başladı. Ses git gide yaklaştı, yaklaştı. Birkaç dakika boyunca nefesini kontrol edemez vaziyette öylece durdu. Ardından loş ışık tekrar kendini gösterdi. Yerinden kalkmak için tekrar bir atak yaptığı sırada bir adam fark etti. Ufak bir çığlık koptu dudaklarından. Duvar kenarındaki rafın hemen yanında durmuş onu izliyordu. Kalbi boğazında atmaktaydı. İsmi dilinden birkaç fısıltı olarak döküldü. Çok geçmeden de yanında durduğu raf şiddetle devrildi, üzerindeki kitaplar yere saçıldı. Loş ışık tekrar gittiğinde nefes alamaz halde güçsüz adımlarımla karanlık odada ilerledi. Yine bir fısıltı kulağına tırmandığında kendi etrafında döndü. Fakat onu koca bir karanlık karşıladı. Bu kez bir kadın sesiydi. Sesi tıpkı adamınki gibi aşina olduğu bir sesti. Karanlık tamamen gömüldü, gür bir ışık kendini gösterdi. Etrafına bakındığında bir kadını fark etmesi zamanını almadı. Nefesi ciğerlerini iyice zorlarken yanındaki rafın devrilmesini bekledi fakat beklediği gibi olmadı. Kadın ona yalnızca gülümsedi. Gerçekten delirdiğini düşündü. Tekrar bir çığlık koptu, kendi çığlığı, küçük Atlas'ın çığlığı. Artık dayanacak gücü kalmadı. Buğulanmış gözleri tavana asılmış halatı zar zor seçtiğinde titrek adımlarını hızlandırmaya çabaladı. Devrilen sandalyeyi yerden kaldırdı ve tereddüt etmeden üstüne çıktı. Ona en layık anlardan birindeydi. Oda aniden soğudu. Teninin buz kestiğini hissetti. Çığlıkları artık duymuyor, seçemiyordu. Halatı boğazından geçirdiğinde gözündeki bir damla yaş daha onu taklit etti. Ve ışıklar tekrar gitti.

25 MAYIS 2016
İstanbul,,

Ecmel Ekim

Açık kahve saçları rüzgara direnmeye çalışıyor, her seferinde mağlup düşüyor ama pes etmiyordu. Dalgındı. Zihninde dönüp duran düşünceler kendi içinde bir girdap oluşturmuştu. Gözleri açıktı, fakat etrafını göremeyecek kadar düşüncelerine gömülmüştü. Zihnindeki girdap gözlerine bir perde indirmişti. Birkaç parça ses ulaştı kulaklarına, girdaptan yükselen gür bir ses. Yüzünde tek bir mimik dahi oynamadı. Hissizliği adım adım yayıldı tüm benliğine.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Manolya MezarlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin