Her yerim sızlıyordu,kalkmaya çalıştım ama başıma öyle bir ağrı girdi ki yerime mıhlandım.Etrafa bakmaya çalıştım her yer bembeyazdı. Kapının biraz yanında bir koltuk vardı. Yatağımın yanında da bir komodin ve üzerinde de vazoya konulmuş bir buket çiçek. Solumdaysa bir sandalye ve üstünde çok şık pahalı bir siyah çanta vardı. Acaba kimindi bu çanta.
Hastanedeydim ama niye burdayım bilmiyorum. Dilim damağıma yapıştı. Sonra kapının açıldığını duydum. İçeri uzun boylu, orta yaşlı, gözlüklü ve bıyıklı bir doktor, arkasında da karamel rengi düz saçlı, ela gözlü, orta boylu elinde dosyası olan bir hemşire girdi. İkisi de bana dişlerini gösteren bir gülümsemeyle yaklaşıyorlardı. Neydi bu şimdi. Doktor bana "Uyandın sonunda, nasıl hissediyorsun bakalım " dedi. Uyandın sonunda derken, ne zamandır uyuyordum ki . "Her yerim sızlıyor, bir bardak su içebilir miyim ?" Doktor hemşireye başıyla işaret etti. Hemşire yanımdaki komodine uzanıp suyu doldurdu ve bana içirdi. İçer içmez bir rahatlama geldi. Doktora döndüm "Ben ne zamandır burdayım " dedim. Doktorun yüzündeki gülümseme hala duruyordu. "3 aydır buradasın canım ama artık daha iyisin bir iki gün daha misafirimiz olacaksın sonra taburcu ederiz seni" dedi. Gözlerimi börtlek börtlek açmış şaşkınlık içerisinde doktorun yüzüne bakıyordum. 3 ay ne demek, noldu bana ya niye hiçbir şey hatırlamıyorum ben. "3 ay mı ama neden?"diyebildim sonunda. Doktor anlamış bir ifadeyle bakmaya başladı. "Hafızanı kaybettiğin için bir şey hatırlamıyorsun ama birkaç hafta sonra her şeyi hatırlayabileceksin. Bundan 3 ay önce bir yangından kurtarılarak getirildin. Ama şimdi çok iyisin merak etme" dedi.
Yok artık ne yangını lütfen aileme bir şey olmamış olsun. "Peki annem babam kardeşim neredeler, iyiler mi ?"telaşla sorduğum soruya üzülmeyeceğim bir cevap vermesini bekledim ama doktorun yüz ifadesi gerginleşti. Kalbim daha hızlı atmaya başladı. Doktorun cevabı bekletmesi hiç hayra alamet gözükmüyordu. Tam söyleyeceği sırada içeri başka bir hemşire girdi ve alelacele doktora acilden beklendiğini söyleyip gitti. Hay senin zamanlamana... Doktor "Sen şimdi bunları düşünme dinlenmene bak tamam mı."dedi. İçim bi tuhaf oldu. "Tamam ama..." doktor çoktan hemşireyle beraber hızlı adımlarla odadan çıkmıştı.***
Başımın ağrısı biraz daha şiddetlenmişti. Doktor gittiğinden beri kendimi zorlayıp yangınla ilgili bir şeyler hatırlamaya çalışıyorum ama başımın ağrısını daha da şiddetlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Oflayıp puflayıp başımı yastığa iyice gömdüm. Topuklu ayakkabıların parkeli zemindeki seslerini duyunca irkildim. Başımı kaldırdığımda siyah rugan stiletto, bacaklarını sarmalayan siyah bir pantolon, salaş duran V yaka beyaz bir T-shirt ve üstüne de kalçanın tam üstünde biten bir deri ceket giymiş olan Leyla ablayı gördüm. Allah'ım bu kadın her zaman benim idolüm olmuştu.
Leyla abla benim 10 yıl önce ölen tek teyzemin ilk çocuğuydu. Teyzem ikinci çocuğunu doğururken vefat etmişti. Annesinin ölümüyle Leyla ablam da Levent eniştemde mahvolmuşlardı. Her ne kadar üzülselerde yeni doğan Emre'ye bu durumu yansıtmadılar. Emre daha çok küçük olduğu için annem Emre' yi emzirmek istedi zaten o zamanlar benden küçük kardeşim emreden 4 ay büyüktü bu yüzden de annem sütten kesilmemişti.
Leyla abla annesinin ölümüyle çok dağıtmıştı. Her gece geç saatlerde eve geliyor, sürekli siyah giyiniyordu. O günden sonra onu renkli giyinirken görmemiştim. Ama şimdi eskisine göre çok iyiydi. Şimdi Leyla abla 26 Emre 10 ve ben de 17 yaşındaydım. Aramızdaki yaş farkına rağmen hep arkadaşım , sırdaşım, dostum ve ablam gibi olmuştu. Onu çok seviyorum. Levent eniştemin de bir holdingi var ve ünlü bir market zincirinin sahibi yani İzmir' in sayılı zenginlerinden biri. Zaten bu dünyada tek akrabamız da onlar.İşte bizim sülalemiz anca bir geniş aileyi oluşturacak kadar uzuyor.Leyla ablamın yüzüne bakınca fark ettiğim bir diğer şey ise beline kadar inen yumuşacık siyah saçlarını çenesinin altında bitecek şekilde kestirmesi oldu. Hafif çekik gözüyle korelilere benziyordu. İncecik küçük bir buruna, hafif dolgun dudaklara ve yuvarlak bir yüze sahipti. Çok güzeldi.
Leyla abla yatağımın yanına oturdu, elimi eline alıp sıktı. "Arjin canım iyi misin?"dedi. Gözlerinin etrafı kırmızılaşmıştı. "İyiyim" dedim. Ailemin iyi olup olmadığını çok merak ediyordum. "Leyla abla annemler nerede?"dedim. Gözlerini kaçırdı, sonra kapatıp tekrar açtı. Bu sefer bana baktığında gözleri doluydu. İşte birşeylerin ters gittiğini biliyordum. "Leyla abla n'olur söyle, doktora da sordum ama cevap vermedi kötü bir şey mi oldu?"dedim. Bir damla yaş düştü gözünden. "Arjin bak... " Artık benim gözlerim de dolmaya başlamıştı, boğazım düğümleniyordu. "Leyla abla ne olur söylee!"dedim. Yanıma biraz daha yaklaştı elini omzuma koydu. "Arjin tamam canım lütfen sakin ol anlatacam."dedi. Gözlerini silip derin bir nefes aldı anlatmaya başladı.
"Bundan 3 ay önce sizin evde bir yangın çıkmış . Annen, baban ve kardeşin evin içindeymiş. Ama sen bahçede bulundun. Baban hastaneye yetişemeden ölmüş."ağlamaya başladı, yutkunduktan sonra devam etti. "Sizi hastaneye getirdiklerinde diğerlerinin durumu çok kötüydü. Annenin de birçok yerinde ağır yanıklar vardı. 1 hafta yoğun bakımda kaldı ama ondan sonra dayanamadı. Kardeşinin de vücudunda çok ağır yanıklar vardı ve yangının dumanından akciğerleri de çok zarar gördüğü için 1 gün yaşayabildi. " Hayır olamaz onlar benim ailem her şeyim ölemezler, beni bu dünyada bir başıma bırakmazlar. "HAYIIIIRRRRRRR!!! Ölmedi kimse, bırakın beni ailemin yanına gidecem ben. Yalan söylüyorsunuz siz, bırakın beniii! Anneee, babaaa!!! Hayııırrrr!" Yataktan kalkmaya çalışıyordum ama leyla ablayla hemşire bırakmıyorlardı beni. Bağırışlarım feryatlarım tüm hastaneyi ayağa kaldırdı. Doktor elinde bir iğneyle yanıma geldi ve koluma iğne yaptı.. Sonrasında etraf yavaş yavaş bulanıklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LADY AGRESİF
Teen FictionHer şey bir yangınla başladı. Ve bu hayattaki en değerli varlığını kaybetti.Ailesini... Ailesini kaybettikten sonra Arjin çok değişir. O eski mutlu, neşeli, pozitif kişi yerine tamamıyla agresif biri olur.Yeni hayat, yeni ev, yeni okul, yeni...