BÖLÜM 1

29 2 0
                                    


Evren... Milyarlarca gezegen ve sayısız yıldızın hiçliğin ortasında görünmeyen bir ip ile asılı durduğu sonsuz karanlık...

Evrenin tam merkezinde bir gezegen bulunurdu. Bu gezegen öylesine karanlıktı ki bir kaza eseri burayı keşfedenler onu Afrika'nın uçsuz bucaksız ormanlarında yaşayan ve tehlikelerden korunmak için bulunduğu ortamın rengine bürünebilen bir yaratığa; Bukalemuna benzetmişlerdir. Bu benzetmenin nedenini de şöyle açıklamışlardır:

"Evrenin tam ortasında kocaman cüssesiyle asılı durmasına rağmen, bu gezegen kendisini öyle güzel gizlemiştir ki onu fark edebilmeniz için uzay mekiğinizi kazara ona çarpmanız gerekmektedir. Sanki tüm yaşamdan uzak kalmak ister gibi bir hali vardır. Kendini yaşamın kendisinden soyutlamıştır. Kazara onu fark edenlerin anlattıklarına kulak verilecek olursa, gezegenin öylesi korkunç bir aurası varmış ki onu görenler bir saniye sonra öleceklermiş gibi bir hisse kapılır ve uzay mekiklerini derhal aksi yöne doğru çevirirlermiş. Bu nedendir ki gezegenin topografyası hakkında her hangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Gezegen bundan tam bir milyon yıl önce ilk kez dönemin ünlü tacirlerinden Boruha tarafından keşfedilmiş ve onun söylemiyle; "Evrenin Kalbi" olarak adlandırılmıştır. O tarihten beri de bu isimle anılmaktadır.

Kadim Olayların Kayıtları Cilt 305"

Gassal, macerasının ikinci bölümüne başlamadan önce okumuştu bunları yasaklı oda da. Yasaklı odaya girmek isminden de anlaşılacağı gibi kesinlikle yasaktı. Üyesi olmak için uzun uğraşlar ve çetin sınavlara katlanmak zorunda kaldığı tarikatın tek ve kati kuralı buydu: Yasaklı odaya girmemek. Gassal, tarikata bağlılık yemini ettiğinde bu kuralı da kabul etmiş sayılıyordu fakat o elim günden sonra başka bir çıkış yolu bulamamıştı. Ölümden kaçmanın bir yolu olmalıydı ve aradığı soruların cevaplarının da bu odada olduğuna inanmış, yahut kendini inandırmıştı.

"Ölüm... Yani bilinen yaşamın sonu... Evrendeki her canlının tatması gereken bir meyve... Adem'in yediği yasaklı elma gibi... Acaba ağızda nasıl bir tat bırakıyor? Tatlı... Acı... Belki de mayhoş... Şimdilik öğrenmeye niyetim yok bu yüzden de beni yakalamasına izin verecek değilim...

Gassal'ın Hatıratı"

Demişti Gassal, görevini yerine getirmesi için kendisine tahsis edilen uzay mekiğinin içinde, konsolun üzerine düşen yazıyı görüp dehşete düştükten kısa bir süre sonra. O bir Gassal'dı, bu yolu kendisi çok uzun zaman önce seçmişti. Bir zamanlar küçük bir çocuktu, Dünya adı verilen gezegende yaşıyordu. Mutlu bir ailesi, sıradan bir yaşamı vardı. Hayatın kendisine sunduğu yahut zorunlu tuttuğu şekilde sabah erkenden kalkıyor, üniformasını giyip okula gidiyor, okul çıkışında önce eve gelip ödevlerini bitiriyor, daha sonra dışarıda hava kararana kadar arkadaşlarıyla oynuyor ve sonunda hava kararmadan önce eve dönüyordu. Hava kararmadan önce eve dönmesi gereği de bir zorunluluktu; Hayatın değil annesinin koyduğu bir zorunluluk, bir kural.

Sonra bir gün geldi ve daha önce hiç karşılaşmadığı bir olay vuku buldu; Bu bir ölümdü. Ölümü sadece televizyondaki veya gazetelerdeki haberlerde görmüştü. Lakin hayatında hiç karşılaşmadığın kişilerin ölümleri insanları etkilemezdi ta ki kendilerine yakın hissettikleri biri ölene kadar.

Evrende bulunan her canlı az ya da çok ölüm korkusunu içinde barındırır. Yaşama isteği, canlılar için doğuştan gelen bir dürtüdür. Yaşamak isterler. Hatta en zor anlarında bile, hayatın üzerlerine tüm karanlığıyla çöktüğü, artık her şey bitti denilen o anlarda bile insanın yaşama olan isteği bir anda alevlenir. Kısacası bazen yaşamak istemeseler bile yaşamaya mecburiyetleri varmış gibi hissederler. Canlılar çevrelerinde bulunan her şeyi yaşamlarını devam ettirebilmek için kullanırlar. Doğayı kendi yaşamları doğrultusunda şekillendirir, yaşamlarına son vermemek için kendilerine tanrılar edinirler. Yarattıkları tanrılardan korkuları onları ölümden uzaklaştırır, yaşama bağlar.

Kozmik Olayların KayıtlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin