"Saygıdeğer Oktos, benim hocam oluyor. Bundan dünya zamanıyla 45 yıl kadar önce aynı benim seninle karşılaşmama benzer bir şekilde tanışmıştık kendisiyle. Biraz önce yaşadığın şaşkınlıkla karışık korkuyu çok iyi anlayabiliyorum zira ben de boyut kapısından çıkıp gelmiş sekiz uzuvlu kocaman bir ahtapot gördüğümde senden çok daha fazla korkmuştum. Kendisi 3500 yaşındadır, bu da tahmini 500 Kosmos'a eşit sayılabilir. Kosmos, senin bildiğin tabiriyle yıl ile aynı zaman ölçü birimidir ve bir kosmos yaklaşık yedi dünya yılına eşittir. Buradaki zaman kavramını daha iyi anlayabilmen için sana şu şekilde açıklayayım:
Kosmos'u yıl ile aynı değerde görürsek, Bir Kosmos eşittir Yedi Yıl'dır. Bir Kosmos on dört Kronos'dan oluşur, kronos da senin bildiğin tabirle ayın karşılığıdır. ARIA-F gezegeninin uydusu olan Kronos'tan ismini alır. Kronos, ARIA-F etrafındaki dönüşünü on dört kronos zamanında tamamlar. Bir Kronos, 4 aya eşittir. ARIA-F, Dünya'nın yaklaşık 12 katı büyüklüğünde bir gezegendir. Diğer ölçü birimlerini de zamanla öğreneceksin, tabi eğer burada uzun süreli kalmaya karar verirsen..."
"Ne kadar uzun bir zamandan bahsediyoruz?" diye sordu Gassal.
"Eğer, Saygıdeğer Oktos'un da dediği gibi çırağım olmayı kabul edersen çok uzun bir zaman diyebiliriz. Şöyle ki bundan böyle bir daha eski hayatına bir daha geri dönemeyeceksin. Aileni, akrabalarını, arkadaşlarını kısacası dünyevi hayatını geride bırakacaksın. Bundan gayri tüm hayatın evrenin dört bir yanında dolaşıp görevini ifşa etmek olacak. Tabi, senden kararını hemen vermeni istemiyorum. Düşünmek için bolca vaktin var, artık öğrendiğin üzere burada zaman senin geldiğin yere göre biraz daha yavaş akıyor yani sana tüm gezegeni gezdirdikten sonra eğer hala geri dönmek istersen senin dünyanda sadece birkaç dakika geçmiş sayılacak. Şimdi turumuza devam edelim ve kararını vermeni bekleyim."
Gassal ve Vecihi, bir yandan gezegenin katmanları arasında geziniyor, bir yandan da buradaki işleyiş üzerine konuşmalarını sürdürüyorlardı. Bu diyalog genel itibariyle Gassal'ın soruları ve Vecihi'nin bunlara verdiği cevaplar şeklinde devam ediyordu.
"Peki, siz burada tam olarak ne yapıyorsunuz? Hala bu konuyu aydınlatmış değilsin. Mesela, mekiğin içinde topladığın o cesetler kimdi? Onları neden topluyorsunuz? Bir de şu bilgisayar işi var tabi, ekranda ölecek kişinin ismini, öleceği yeri ve zamanı yazıyordu? Bir bilgisayar bunları nasıl bilebilir? Bu bilgisayarı programladı? Ve en önemlisi kim kontrol ediyor?"
"Tüm bu sorularının cevabını birazdan alacaksın, küçük dostum. Önce, seni bir yere götürmem gerekiyor. Aradığın soruların cevaplarının çoğu orada, olmayanlar içinde ben sana yardımcı olacağım. Şimdi sessiz olmanı öneriyorum."
Vecihi, bunları söyledikten sonra aniden sustu. Dar bir koridora girmiştik. Koridorun iki tarafı plazma ışıklarıyla aydınlatılmıştı. Koridor öylesine uzundu ki girişten bakıldığında sonu gözükmüyordu. Koridor boyunca ikili hiç konuşmadı. Gassal, çevresinde her zaman çok konuşan biri olarak görülmüştü. Hatta bazen o kadar çok konuşur, o kadar çok merak ederdi ki bu çevresindekileri özellikle kendisinden büyükleri çileden çıkarırdı. Her çocuk belli bir yaşa kadar çevresini keşfetmek, neyin nasıl olduğunu bilmek ister. Bu gayet normaldir. Fakat, sorulan sorular büyüklerin cevaplayamayacağı, bilmedikleri şeylerse şayet, işte o zaman sinir bozucu olabilirler. Çünkü büyükler, kendilerinin bilmediği ya da öğrenmeyi merak etmediği şeyler sorulduğunda cevap veremez ve bu durum onları kendilerinden yaşça oldukça küçük bireyler karşısında küçük duruma düşürebilir.
"Bir gün babamla yeni yapılan bir ormana fidan dikmeye gitmiştik. O an fidanın nasıl oluştuğu sorusu kafamı kurcaladı ve babama, bu fidan nasıl oldu? Diye bir soru yönelttim. Babam bana, tohum ekildi, büyüdü ve fidan oldu, diye yanıt verdi. Benim hala kafamı sorgulayan başka bir soru daha vardı; Peki, o fidanın tohumu nereden geldi? O da başka bir fidandan alınmıştı, dedi babam. Peki, dedim, o fidanın tohumu nereden geldi? Sorular bu şekilde sürüp giderken babamın cevabı ise hiç değişmedi ve sonunda verecek bir yanıt bulamayıp suratıma şaplağı yapıştırdı. O günden beri, ilk tohumun nasıl oluştuğunu merak etmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik Olayların Kayıtları
FantasiaGassal, dedesinin öldüğü gün boyut kapısından çıkagelen yaşlı adamla tanışır ve onunla evrenin derinliklerine, daha önce hiç görmediği gezegenlere doğru bir maceraya çıkar. Gassal, bu macerası sırasında kendisini kovalayan ölümü alt edebilmek için e...