1.Bölüm

71 2 1
                                    

-Eve ne kadar kaldı anne?
-Yarım saat kaldı Alice'cim
Güzel bir günün ardından Alice ve ailesi eve dönüyorlardı.Babası Alex araba sürüyor,annesi Lice Alice için elma kesiyordu fakat yarım saat sonra olacaklardan haberdar değillerdi.Alice arabanin yan koltuğuna oturmuş dışarıyı,sonbaharın getirdiği yaprak yığınlarını izliyordu.Gün batımının ardından esen o hafif rüzgarı,uçuşan yaprakları görebiliyordu.Yolun bir kaç metre ötesinde trafik ışıklarından kırmızı rengin yandığını gören Alice bilgisini anne ve babasına göstermeye çalıştı bu arada araba yavaşlamıştı.
-Bu dur demek değil mi baba?
-Evet kızım bu dur demek ve bizde trafik kurallarına uyan bir aile olduğumuz için duruyoruz.
-Yaşasın!Trafik kurallarına uyan bir aileyiz.Ama ben bir şeyi anlamadım.Trafik kuralları ne demek?
-Trafik kuralları insanlar trafikteyken kaza yapmasın diye konulan ku-
Bir anda silah sesleri Alice'nin kulaklarını doldurdu.
-Anne ne oluyor?
Cevap gelmemişti.
Alice korkudan ve olayın şokundan ağlayamıyordu.Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki,kalbi acıyordu olayları anlamaya çalışıyordu.
-Anne baba noldu?
Alice koltuğundan kalkıp anne ve babasına baktığında gördüğü şey ile daha ne kadar şok olunabilecekse o kadar şok olmuştu.Anne ve babası kanlar içinde koltuklarında yatıyorlardı.
-Bir dakika size ne oldu niye her yerinizde kan var?
Alice olanları anlamaya çalışırken dışarıya sessizlik çökmüştü.Daha demin kinin aksine arabalardan gelen müzik sesleride yoktu her yerden duman çıkıyordu.Ortalıkta savaştan sonra ki sessizlik vardı.Bir araba belirdi kurşunlarla boyanmıştı sanki içindeki insanlar her kimse kanlar içindeydi.Arabanın kapısı açıldı ve içinden küçük bir kız indi.Bulundukları yere polisler gelmeye başlamıştı polis arabalarından polisler indi ve küçük kızın yanına geldiler.Küçük kız korkmuş ve bitkin görünüyordu ama bir sorun vardı,küçük kız ağlamıyordu.
-İyi misiniz küçük hanım,ha?
Cevap yok.
-Gel,hadi ablaların yanına geç onlar senin bileğine bir baksınlar.
Cevap yok.Yandaki kadın.
-Hadi gel senin bileğine bakalım.
Kadın küçük çocuğun elinden tuttu.
-Senin adın ne?
Küçük kız bekledi ve omuz silkti.
-Alice.
-Benimde Daniel memnun oldum.
Alice'nin elini hafifce sıktı ve ambulansa götürdü.

** ** ** **

Kısa bir muanenin ardından Alice'si karakola götürdüler.Alice korkuyordu çünkü anne ve babası yoktu ve bir daha da olmayacaklardı...
Alice dar bir koridorda,oturduğu sandalyede anne ve babasını düşünüyordu onlarla geçirdiği güzel anları babasını onu yaprak yığınına atışını hatırlıyordu.Annesini,onu mutfaktan sıcak çikolatasını içmesini gereken çağrışını.Bütün bu anı düşüncelerinin içinden çıkmasını sağlayan koridoru dönen polislerin konuşmasıydı Alice başını kaldırıp polislere bakmaya başladı.Konuştukları dikkatini çekmişti.Çünkü onunla ilgili konuşuyorlardı.Yani onun tahminine göre
-Çok garip.
-Ney?
-Hiç ağlamaması.
-Neden ağlıcakmış ki?Ne oldu?
-Kızın ailesi gözünün önünde öldü,bir de daha 5 yaşında kız ya.
-Yapma bee.
-Aaa Alice nasılsın?
Polisler Alice'i görmüştüler ve hemen işi dalgaya vurarak yüzlerine gülümseme getirdiler.Alice'in yanına gittiler.Yapılı olan biraz sarışın bir polis.
-Nasılsın Alice,ha?
-Sana çikolata almamızı ister misin?
Alice hayır anlamında başını salladı.Şu anda hiçbir şey yemek istemiyordu çok yemediği halde bütün yediklerini kusacakmış gibi hissediyordu.
-Tamam, peki dışarı çıkmak ister misin?Hava almak ister misin?
Alice başını salladı ve ayağa kalktı sanki her an bayılacmış gibi bir hali vardı.
-Hadi gidelim o zaman dedi sarışın polis.
Alice'in elinden tuttu ve yürümeye başladılar.Sarışın olan polis Alice'e samimi gelsede elini tutmadan önce diğer polise kaçamak bir bakış attığını görmüştü.
Tertemiz bir hava,alıp etrafını yeşillik sarınca Alice bütün havayı içine doldurmayı ihmal etmedi.Etrafındaki güzelliği izlerken.
-Ne kadar güzel bir ismin var Alice.
Alice yalancı bir gülüş atarak.
-Senin adın ne?
-Max
Alice başını öne eğdi tamam anlamında salladı.
-Hava çok güzel değil mi? Dedi Max.
Alice omuz silkti şu anda havanın güzelliği onun için önemli değildi.Ailesiyle soluyamadıktan sonra.
-Nasıl hissediyorsun?
Diye sordu Max sanki her an konuşmak istiyormuş gibi bir hali vardı.
-Nasıl hissedebilirim? Diye sertçe yanıtladı Alice.
Max şaşırmışa benziyordu bu kadar sert bir cevap beklemiyordu.
-Aaa bilmem.Bana nasıl hissettiğini söyler misin?Yüz ifadesinden hem sorgulayıcı bakış hemde endişeli bir bakış olduğu netce belli oluyordu.
-Annem ve babam öldü nasıl hissedebilirim?
Alice çok olgun bir şekilde konuşuyordu.Ama bu onun umrunda değil gibiydi.Çok sert bir ifadesi vardı.
Aralarında bir sessizlik oluştu.Max'ın sorduğuna pişman olmuş bir yüz ifadesi vardı.Aralarında sessizliği uzaktan gelen bir polis sesi böldü.
-Max Alice'i al ve gel!
Max çömeldiği yerden ayağa kalkarken iç geçirdi.Alice'e elini uzattı ve.
-Hadi gel içeriye gidelim.
Max'ın yüzünde Alice'in yüz ifadesinden dolayı mı anlaşılmaz ama bir endişe vardı.
İçeriye girdiler.Alice etrafına bakıyordu.Daha önce hiç karakol görmemişti.Çok sert bir havası var diye düşündü Alice.
Bir kapının önüne geldiklerinde Max Alice döndü ve yere doğru çömeldi.
-Ben içeriye girecem sen burda bekle.
Max'ın yüzündeki her neyse endişe ifadesi Alice'i korkutmuştu."Şimdi bana ne olacak."diye düşünmeye başlamıştı.
-Tamam.Dedi Alice.
Max içeri girdi ve kapıyı kapattı.
Alice duvara yaslandı düşünüyordu ben niye burdayım?Annem ve babam nerde?Sonra kendi kendine cevap verdi."Onlar öldü."Böyle düşüncelerden beynini arındırmaya çalıştı yoksa az sonra ağlıyacağını hissediyordu.
Alice yerdeki parkelere dalıp gitmişti.Yine düşüncelere dalarken yandaki odadan bağırma sesi duydu.
-Müdürüm emin misiniz?O daha çok küçük daha dün ailesinin yanındaydı uyum sağlayamaz.
-Yapacak bir şey yok Max.Onun için en iyisi bu.
Max iç geçirdi.Diğer adam ikna edici bir ses tonuyla.
-Bak kız zaten akıllı bir çocuk.Eminim ki bunu anlayabilir.
Bir sessizlik oluştu.Kapı açıldı.Max çıktı Max'ın yüz ifadesinde savaştan çıkmış bir yorgunluk ve endişe vardı.
-Opss.Alice.
Alice Max'e sorgulayıcı bakışlar atıyordu belli ki içeride olanlardan haberdar olmak istiyordu.
-Hadi gel çikolata alalım.
Alice göre Max konuyu değiştirmeye çalışıyordu.Max ise yüzünde duygusuz bir ifadeyle Alice'e bakıyordu.
-Ne yapacaksınız?
Alice kararlı ve sert bir ifadeyle Max'e bakıyordu.
-Ne?
Max şaşırmıştı Alice ise gözünü Max'e dikmiş bakıyordu.
-Beni ne yapacaksınız?
-Ne diyorsun Alice?Neyden bahsediyorsun?
Alice'in kaşları dikilmişti.
-Diyorum ki beni o çocukların yanına mı bırakacaksınız?
Max'in artık endişeli olduğu anlaşılıyordu.
-Bak yanlış anlamış olabilirsin
-Olamam,çocuk olabilirim ama sağır değilim.Dediklerinizi duydum.
Max kaşlarını kaldırdı sesi titriyordu.
-Ne duydun?
Alice iç geçirdi.
-Beni yetimhaneye bırakacağınızı...

BUGÜN DEĞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin