Kaygılarım var.
Salıncak gibi sallanan hayatımda kaygılarım...
Ellerim sımsıkı sarılmış salıncağa
Ellerimin ucunda ailem, dostlarım ve kalbim var
Kayıyor ellerim yavaş yavaş
Bak düştüm en sonunda
Üstümde kir vardı
Cebimde buruşuk bir peçete
Tozunu aldım yavaşça
Ama izi hala kaldı...
Arada kıyısız bir uçurum var. Koşuyorum ardıma bakmadan. Bak orada! Yol arkadaşım beni bekliyor. Sessizce yaklaştım kalbine. Duymadı beni. Duymadı sessiz çığlıklarımı. Duymadı... Bitmeyen dertler vardı galiba. Duyar mıydı beni? Duyar mıydı dertlerimi? Duymadı... Buz tutan bedenime tuz olacağını zannettim. Olmadı... Aşk, kaybedilen her şeyi geri almaktır aslında. Çocukluğun en güzel anını onunla yaşayabilmektir. Özlemektir. Gözyaşı dökmektir. Sırılsıklam bir halde onu beklemektir. Bazen "aşkından kör oldum" derler ya hani. Aslında öyle midir? Aşk seni bilmediğin yollardan geri döndürmez mi? Bazen kaygılar vardır. Sabaha kadar yatamazsın, başını o yastığa yaslayamazsın. İçinde uhde kalan bir şeyler vardır. Yanağından iki parça yaş süzülür. Kalbin paramparça olmuş bir şekilde... Kırıklarını topların yerden. Eğilirsin. Onla göz göze gelirsin. Anılarıyla... Cam kırıkları gibi... Her bir tanesi canını yakar.