*bəş*

201 51 5
                                    

Devamsızlıklarım yüzünden idarenin amcamı aramasını istemediğim için okula gidecektim. Yaralarım henüz yok olmamış olsa da bana sorun çıkarmıyordu.

İçeri girdiğimde odak noktası olmayı beklerdim ama eskisi gibi kimse beni umursamamıştı. Garip biliyorum ama hoşuma gitmişti.

Sınıfa girdiğimde yine birkaç fısıltı duysamda eskisi kadar çok değildi. Bir hafta gelmemem bir şeyleri yoluna sokmuş olmalıydı.

Kulaklıklarımı takmış dışarıyı izlerken yanımda bir hareketlilik hissettim. Normalde yanımda kimse oturmazdı. Kim öğretmenin bile görmediği gay bir hayaletle otursun ki?

Kafamı yana çevirdiğimde Taehyung'u gördüm. Hiçbir şey söylemeyip müzik dinlemeye devam edecekken kulaklıklardan birini aldı ve kulağına taktı.

"Vay Khalid mi dinliyorsun?"

Kare gülüşüne karşı yüzümde boş bir ifade vardı.

"Ne istiyorsun?"

Yüzü düştü.

"Bir şey mi istemem gerekiyor? Seninle normal bir şekilde sohbet edemez miyim?"

"Pek sanmıyorum."

Aniden bütün bedenini benim olduğum yöne çevirdi ve omuzlarımdan tutarak benim de tam karşısına geçmemi sağladı.

"Özür dilerim. Gerçekten özür dilerim."

"Özür dilemek... Bence güzel bir şey değil, biliyor musun? Hele ki samimi değilse."

"Samimiyim, çok samimiyim. Belki Jungkook olmasa yakın arkadaş da olabilirdik."

Histerik bir gülüş yolladım.

"Bir homofobik ve bir homoseksüelin yakın arkadaş olması mümkün mü?"

"Ben homofobik falan değilim!" diye çıkıştığında anlık ürkmeyle biraz geriledim.

Sesini alçaltarak "Sen inanmasan bile özrümde samimiydim." dedi.

Tam yanımdan kalkacakken Jungkook ve Jin'i içeri girerken gördü ve çantamı eline aldı. Ne yaptığını anlamaya çalışırken çantamın içindeki her şeyi yere boşalttı.

Başka ne olabilirdi ki zaten. Yere eğilmeden önce gözlerinin içine baktım ve " Özüründe samimisin, öyle mi? Komik." dedim.

Eşyalarımı toplarken bir el bana yardım etmeye başladı. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda Jungkook'u gördüm.

Bu üçlü kesinlikle çoklu kişilik bozukluğuna sahipti başka açıklaması olamaz.

Elindeki kitabı da alarak ayaklandığımda "Yardımın için teşekkür etmeyeceğim." dedim ve yerime oturdum.

Bir süre boş boş bana bakmış ve o da yerine geçmişti.

$$$

Kafamı sıraya gömmüş uyurken nöbetçi öğrenci tarafından uyandırıldım. Müdür beni çağırıyordu.

Müdürün odasından içeri girmeden önce dikkatlice bana bakan Jungkook'u görmüştüm. Eminim bunun altından da o çıkacaktı.

İçeri girdiğimde sinirli bir müdür ve müdür yardımcısı vardı. Bilmeden ne yapmıştım acaba...

Müdür ayaklanarak yanıma geldi ve "Bay Kim'in flaş belleğini çalan öğrenci senmişsin. Şimdi hemen o flaşı veriyorsun. Yarın senin için disiplin kurulu toplanacak." dedi.

"Pardon?!" diye sesimi yükselttiğimde müdür yardımcısı da ayaklandı ve öfkeyle konuşmaya başladı.

"Onun içinde ne kadar önemli bilgiler olduğunu biliyor musun, velet?!"

Velet? Bir de bunu müdür yardımcısı yapmışlar. Tanrım...

Derin bir nefes aldım ve "Benim yaptığıma dair bir kanıtınız var mı?" diye sordum.

"Birkaç öğrenci seni onu çalarken görmüş." dedi müdür.

Birkaç öğrenci? Tabi ya Jungkook, Taehyung ve Jin'den başka kim olabilir ki?

Müdür yardımcısına döndüm ve "Beni suçlayamazsınız. Odanıza güvenlik kamerası takmamanız sizin sorununuz. Ama tabii matematik öğretmeni ile odada yaptıklarınız bilinsin istemezsiniz, değil mi?" dedim.

Müdür bir kaşını havalandırarak "Ne yapıyorlarmış?" diye sordu.

"Ahlaksız şeyler." dediğimde müdür yardımcısı deliye dönmüştü. "Ne diyorsun sen terbiyesiz? Bay Kim'in sana inanmasını beklemiyorsun herhalde!"

"Gözlerimle gördüm ve kulaklarımla duydum. Yoksa kanıt niteliği taşıması için birkaç kişi daha mı gerekiyor?" dediğimde her ikisi de bir süre sustu.

Ardından müdür "O flaşı sen almamış olsan bile bu asılsız ithamlarından dolayı suçlusun Park Jimin." dedi.

"Asılsız olduğuna nasıl inanabiliyorsunuz? O öğrencilere inanıyorsunuz ama bana inanmıyorsunuz, öyle mi?"

Müdür yardımcısı bir kez daha söze daldı. "Öyle küçük bey. Onlar en azından normal öğrencilerdi."

"Ben anormal öğrenci miyim?"

"Erkeklerden hoşlandığını biliyorum."

"Cidden beni anormal yapan şey bu mu?"

"Evet." dediğinde iğrenerek bana bakıyordu.

Tam odadan çıkacakken Jungkook ve o gün bana saldıranlardan birkaç tanesi içeri girdi.

Jungkook içlerinden bir tanesini öne doğru itti.
Flaşı çalan oymuş. Flaşı geri verdiğinde müdür yardımcısının yüzünde rahatlarcasına bir ifade oluşmuştu.

Kim bilir ne vardı o flaşta. Pis herif. Dışarı çıkmadan önce Jungkook'un müdüre söylediğine kulak misafiri oldum.

"Babam yakında sizi ziyaret edecek."

Tabi ya. Jungkook'un babası okula fazlasıyla bağış yapan biriydi. Bu yüzden Jungkook her zaman okul yönetimi için öncelikliydi. Her anlamda...

Sınıfa gitmeden önce Jungkook'u bekledim. Tam dışarı çıktığında kolundan tuttum ve peşimden sürükledim.

Müdürün odasından epey uzaklaştığımızda durdum ve kolunu bıraktım.

"Bana iyi davranma Jungkook. Bu iğrenç, tıpkı benim gibi." dedim ve bir şey söylemesine müsaade etmeden oradan ayrıldım.

💙💙

Abhor || Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin