4/"Bu senin imzan Em."

69 6 0
                                    

Yağmur damlaları boynumu iyi korumayan ceketimden kayıp içime akıyor, bedenime dokunuyorlardı.Okul çıkışı yolu uzatmak istemiş, ve diğer yoldan eve doğru yürümeye devam etmiştim.Yolun yarısında düşüncelerim ve aklım,sinirimi bozmuş, şimdi ise ellerimi cebine soktuğum bordo ceketimle bir bankta oturuyordum.Düşünmek istemedim,Bugün olanları düşünmek istemedim, dün ailemle yaşadıklarımı düşünmek istemedim, eve gitmek istemedim ben.Kendimle burada, bu bankta kalmak istedim.Bir düğüm olmuştum ve kendimi sadece ben çözebilirdim.Kafamı kaldırıp damlaların özgürlüklerine ulaşarak terk ettikleri gökyüzüne baktım, bir rüzgar yüzümü yalayıp geçti.Ben o ders de sadece kendimi tanıtmıştım, ondan sonra olacakların hiçbirini bilmiyordum, belki kimse bilmek istemezdi.. 

Nedense çok garip hissediyordum.Sanki üzerimde bir çift renkli göz geziniyormuş gibi..Yeni öğretmenimiz pencere kenarındaki son sırayı tanımaya geçtiğinde bile üstümdeki heyecanı hala atamamıştım belki 5-10 dakika öncesinde konuşma yapmıştım ama olmuyordu üstümden o garip duyguyu atamıyordum.Kafamı sıraya koyup arkaya doğru baktım.Hayır bana bakmıyordu.Elindeki kalemle oynamaya devam ediyordu ve sınıfı umursamıyor gibiydi.Sonra birden gitti.Bedenimdeki garip heyecan gitti.Bana bakmıyordu.Rahatlama gibi serin bir nefes geldi bedenime.Zil çaldığında sıramdan kafamı kaldırdım.Miller yanıma gelmişti, kafamı yukarı kaldırıp yüzüne baktım, tek elim sıramın üstündeydi diğer elimse bir kalemle aşağı doğru sarkmıştı.Miller gülümsedi "Kantine gitmeliyim, bir şeyler ister misin Em?" dedi.Gözlerimi kırpıştırdım, bir şeyler oluyordu Miller'in beensiz kantine gideceğini sanmıyorum yoksa. "Sanırsam canım birşey istemiyor.Teşekkürler Mily." dedim.Üstüme birden ağırlık çökmüştü, aşırı bir hüzün gibi.Ruh halim aniden değişmişti.Haziran ortasında ocağı yaşarmış gibi, mutlu ve heyecanlıyken, şimşekler çakmış, yağmurlu bir gün oturmuştu üzerime.Miller'in kapıdan çıkışını ve Soluty'le kapıdan yok oluşunu seyrettim.Kafamı tekrar sırama gömdüm.Aniden bir koku burnumu delip geçti, tanıyor gibiydim bunu, henüz çok tazeydi sanki dersin başında duyulmuşcasına.Kafamı sert sıramdan kaldırdım.Bu oydu, Jean.Seri hareketlerle Miller'in sırasından çantayı kapıp en arkada onun oturduğu sıraya attı, ne yaptığını anlamaya çalışırken biraz daha hızlanıp çantasını sıraya bırakıyordu ki, Ayağa kalktım ve ona dönerek, "Ne yapıyorsun sen, orası başka birine ait ve izin almadan böyle birşeye hakkın yok." dedim.Önce gözlerini çevirdi, sanki sesin nerden geldiğini tahmin etmeye çalışırmış gibi.Sonra kafasını pis sırıtışıyla bana doğru kaldırdı."Ah, yoksa bana karşı gelmeyemi çalışıyorsun? ama bunu yapamazsın değilmi Em." dedi.Ne diyordu bu çömez, nerden geliyordu bu özgüven peki? "Bunu neden yapamayacakmışım, orası arkadaşıma ait, ve sen yeni geldiysen kurallarımıza uyacaksın bay Roller." dedim ellerimi kucağımda birleştirip, dilimi yanaklarımda gezdirirken.-Bu ortaokul sıralarında çürümüş hareketi yaptığıma inanamıyorum-.Onda etki bırakacağımı zannediyordum, ama sadece kafasını yere eğdi ve sonra gözlerini benimkilerle buluşturdu, "Bunu neden yapamayacağını ikimizde gayet iyi biliyoruz Em." dedi, yavaş ve vurgulu ses tonuyla, anlamadım.Herkez bizi iziyordu bense boş gözlerimi ona doğru çevirdim, bu değişikti gözlerimiz buluşunca bir şeyler hissettim."Hadi bay Roller, söyleyin neden bunu yapamayacakmışım?" dedim sinirleniyor ve hala boş gözlerle ona bakıyor, anlamaya çalışıyordum.Ve o müthiş aksanıyla konuştu, "Çünkü seni etkiledim."

Sadece sustum iyice sinirlenmiştim, bana baktı güldü ve rahat adımlarla sınıf kapısından çıkıp gitti.Biçimli sırtı siyah tişörtünün altından giderken bana göz kırpıyordu sanki.Sınıfa göz gezdirdim, gerçekten rezil olmuştum, bu çocuk nasıl oluyorda bu kadar özgüvene sahip oluyordu.Yerime oturdum.Rezilliğimin geçmesini beklerken zil çaldı, artık sınıflar dördüncü ders için dolmaya başlıyordu.Sadece çok güçtü.

Sıkıcı, edebi bir dördüncü dersden sonra çıkış zil çalınca sınıf boşaldı.Normalde edebiyat derslerine bayılırdım ve kulaklarım sonuna kadar hazırda beklerdi, ama bugün farklıydı yan sıramda Miller değil Jean oturuyordu.Ders boyunca bana bakıp yarattığı rezil kızı görerek zevkin doruklarına varacağını sanmıştım ama hiçbir şeye bakmayıp, koyu bordo kalemiyle oynayıp durdu.Zil çalıncada yavaşca kalktı ve gitti.Bilmiyorum bu çocuk neden dikkatimi çekti, ama birşey vardı.Normalde insanlara o kadar dikkat etmem.Miller yanıma geldi zil çalıpda sınıfın yarısından fazlası dışarı çıkınca."Şey, Em..Bizim Soluty'le bu teneffüs fotokopi çektirmemiz lazım, seni bu teneffüste yanlız bıraksam bana çok kızar mısın?" dedi Miller gülümseyerek."Bence benim için pek fazla sorun olacağını sanmıyorum." dedim gülümsemesine karşılık.Onunla mimiklerle bile anlaşıyorduk.Acayip olumluydu, ve eğer onun yanına ağlamak için giderseniz enerjisiyle size herşey unutturabilir.İşte bu yüzden benimdi, bana ait olan şeylerden.Bu teneffüste rezilliğimi pekiştirmek için sınıfta kalmak istemedim, koridora çıktım.Duvardaki panolar yeni yeni dolmaya başlıyordu, kulüpler geçen hafta kurulduğu için panolarının düzenlemelerini ayarlıyorlardı hep.Alt kata indim, oradaki koridora girdim, çünkü burda sevdiğim bir kulübün panosu bulunuyordu.Bu okulda herşey için kulüp açabilirdiniz, sadece yönetim size bir pano veriyor ve projelerinizi onlara danışıyordunuz.Hiç bir tane açmayı düşünmemiştim.Koridora doğru ilerledim ve 'Gitar ve Müzik grupları kulübü'nün panosuna göz attım.Orda her zaman konser zamanları yazardı ama pek gitmezdim, sadece bakmayı seviyorum.-Afişleri harika oluyor.- Bir sesle irkildim.Koridorun sonunda yaklaşık iki-üç adım ilerimde Jean duruyordu."Hiç konserlere gitmez misin Em?" dedi.Elinde bir sigara vardı ve bu okulun sınırları içinde tüttüremezdiniz."Bu okulda sigara içemezsin yeni çocuk." biraz korkmaya başlamıştım, eğer engellemezsem ve biraz daha tüttürürse duman sistemi çalışacak, bütün okulu su basacaktı.Gözleri gözlerime bakıyordu."Endişelenme bu kadar, Bu benim seçimim, benim kararlarım." dedi."Endişeli değilim ben ve şunu yapmayı kes." diye cevap verdim.Hala bakışıyorduk."Gözlerinde görebiliyorum." dedi.Elindeki sigarayı ağzına götürdü, çekti ve kafasını kaldırıp havaya üfledi.İşte bu kokuya dayanamıyordum, nefes borum tıkanıyordu, babamda içiyordu ve bu sürece onda uzak duruyordum."Sen...Sen nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyorsun! Beni rezil ettin, ve şuan herkes..herkes..Aman Tanrım." dedim kafamı eğerek."Emma." dedi keskin bir sesle, kafamı kaldırıp ona baktım ve yine göz göze geldik.Durduğu pencerenin önünden hareketlenerek yanıma geldi.Aramızda az bir mesafe vardı.Sonra işte o an dünyanın en mazoşiztçe şeyini bana karşı kullandı.Elindeki sigarayı aramızdaki mesafenin tam ortasında yüzüme yakın bir yere doğru getirdi, ve zarif elleri arasında ince uzun şekliyle duran zehir onun vücuduna nüfuz etti, köprücük kemiğine..Neredeyse o bölgedeki bütün hücreler yandı ama o hiç bir tepki vermedi.Önce bastırdığı yere baktım şaşkınlıkla, sonra kafamı yüzüne doğru kaldırdım ve göz göze geldik.Son söyleyeceği cümleden sonra yanımdan geçip koridorun sonuna doğru geçip gidecek hatta sigara izmaritinide yere atacaktı.Ve o konuştu.

"İşte bu senin imzan, Em."

TEENAGER.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin